- 1968 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bebek var, heyecanlıyım
Son bahardı…
Her zaman genç kızın evinin önünden geçerdi. Güzel ve alımlı genç kız da ona karşı ilgisiz değildi…
Yola bakan pencerelerin camları temiz olduğu halde, delikanlının geçeceği saatleri biliyordu ve onunla göz göze gelmek için pencereleri silerdi genç kız.
Delikanlıya güveniyor, inanıyordu, karşılıklı bir sevgiydi onlarınki…
Erkek, genç kız ile arasındaki sevgiyi ailesine söyledi, ailesi de kız tarafına haber gönderip, müsait bir zamanda hayırlı bir iş için çaylarını içmeye gideceklerini söylediler. Zaten herkes duymuştu onların sevdalarını. Zaman belirlendi ve o gün gelince gittiler. Kız tarafı bekliyordu onları, buyur ettiler. Sohbet edildi, kahveler, çaylar içildi ve çocuğun babası biz “biz buraya hayırlı bir iş için geldik” diyerek söze başladı. Kızın babası can kulağı ile dinliyordu. Ne de olsa biricik kızıydı. Gelecek planları yapıldı. Bütün konuşmalar bitmiş, kız verilmişti. Ayrı ev tutulacak her yeni evleneceklere alınan eşyalar onlara da alınacaktı.
Düğün günü yaklaşıyordu. Soğuklar başlamadan düğün yapılmalıydı. Davetiyeler basılıp dağıtıldı, tatlı bir heyecan sarmıştı ikisini de.
Güzel bir salon düğünü olmuştu. Gelin ve damadın babası misafirlerle ilgileniyorlardı. Davetliler hayırlı olsun dedikten sonra ayrılıyorlardı birer birer.
Gelin damadın annesine bakırdı ve “iyi ki ayrı bir ev tutmuşuz” diye düşünüyordu. Hareketleri çekilecek gibi değildi. “Ama bizim sevgimiz bunun üstesinden gelir” diye geçirdi içinden gelin. Anne oğlunu çok kıskanırdı, kimseyle paylaşmak istemiyordu. Hâlbuki gelinin niyeti de oğlunu annesiyle birlikte sevmekti. Kayınvalidesinin kendisine de bir anne şefkati ile yaklaşmasını ne kadar da çok istiyordu oysa. Ama hayatta bazı şeyler insanın istediği gibi olmuyordu işte.
Aradan bir kaç ay geçmişti. Bulundukları coğrafyada kış çetin geçerdi. Her taraf bembeyazdı yine. Gelin mutluydu ama bir sorun vardı, son günlerde midesi bulanıyordu ama bunu belli etmek istemiyordu. Bir gün kararını verdi. Eşine anlatmalıydı. Fizyolojik bir değişiklik meydana gelmişti onda, olmadık şeyler çekiyordu canı. Mesela erik yemek istiyordu, ama bunu nasıl anlatacaktı eşine? Sabah onu işe uğurlarken söyleyiverdi.
“Canım sana bir şey söylemek istiyorum”
“Evet, sevgili karım seni dinliyorum”
“Benim canım erik istiyor…” Eşi çok şaşırmıştı.
“Ya bu karda kışta erik mi istenir ?” deyip işe gitmek üzere çıktı.
Genç kadın, annesiyle paylaştı sonunda bu değişikliği ve isteğini. Aşerme sürecinde bazı kadınların sigara külü, toprak vs yediğini duymuştu daha önce.
Kendisinin de canı erik istiyordu işte…
Annesinden bu değişikliğin sebebini öğrendiğinde tatlı bir heyecan sardı bedenini. Hamileydi! Erik istemesinin sebebi de bundanmış…
Genç kadın “iyi ki varsın anne” diye sarıldı annesine, akşam eşine müjdeyi vermeliydi.
Akşam eşi gelince verdi müjdeyi.
Yine şaşırmıştı eşi. “Demek ki onun için erik istiyormuş canı ha? Ben ne yaptım ya?” diye üzüldü önce. Toparlandı sonra. Zaten kötü bir şey de dememişti ki? “Bu kış günü erik mi istenirmiş?” demişti sadece. Onun da yüreğini heyecan sarmıştı. Bebekleri olacaktı!
Sevgi ile sarıldı eşine. “Bundan sonra ne gerekirse yapacaktı eşi için. Sağlıklı olmalıdır eşim, sağlıklı olmalıdır ki bebeğimiz sorunsuz doğsun. Bundan sonra eşimi üzmeyeceğim” diye geçirdi içinden. Sohbetleri bebeklerin gelişimi ve doğumu üzerineydi artık. Sevgi ile büyüyecekti bebekleri. Annenin heyecanı babaya da yansıyordu. Bebeğin doğacağı günü beklemeye başladılar.A.AKKAYA
.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.