- 44125 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ROMAN ÖZETİ: NANA
ROMAN ÖZETİ: NANA
YAZARI :Emile ZOLA
1840-1902 Paris’te doğdu.Babasını küçük yaşta kaybedince genç yaşta hayata atıldı.Eğitimini tamamlayamadı,liseden ayrıldı.1862 de bir kitapevinde işe başlayınca şansı döndü…
Sayfa Adedi: 442
TÜRÜ :Deneysel roman
Olayın Geçtiği Mekan: Paris
Olayın Geçtiği Zaman: 1870 yılları…
KAHRAMANLAR:
NANA: Romanın baş kadın karakteri.Sarışın uzun saçları ve mavi gözleri,çekici endamıyla erkeklerin hayran kaldığı güzel bir kadın.
FRANCOİS: Nana’nın özel kuaförü,erkek.
FAUCHERY: Gazeteci.
KONT MUFFAT: İmparatordan sonra gelen asil,soylu kişilerden.
KONTES SABİNE: KONT MUAFFAT’IN EŞİ.
BORDENAVE: TİYATROCU VE TİYATRO SAHİBİ AYNI ZAMANDA
STEİNER: BANKACI BİR YAHUDİ
GEORGES VE PHİLİPPE: İKİ KARDEŞ
ÖZET
Paris’in Varietes Tiyatrosunda “Sarışın Venüs” oyunu altı aydır gösterimdedir. Bu oyunun kadın oyuncusu Nana,Fransız halkının gönlünde taht kurmuştur. Oyundan ziyade Nana’yı izlemek için gelinmektedir. Bütün kadınlar,Nana’yı kıskanırlarken aynı zamanda ona imrenmektedirler.
Nana, çamarşı bir kadının sarhoş bir babanın kızı olarak dünyaya gelmiş olup,çocukluğu yoksulluk içinde itilip kakılarak geçmiştir. Sarhoş babasının annesini sürekli dövmesi,beynine korkunç bir şekilde yerleşmiş olup,babasına karşı içindeki öfke; erkeklerden nefrete dönüşmüştür.
Genç yaşta evlenip ayrılmış,bu evliliğinden de Louiset adında bir erkek çocuğu olmuştur.Çocuğunun bakımını,para karşılığında halası üstlenmiştir.
Çektiği onca sıkıntıdan sonra Tiyatroda işe başlar.Genç ve güzelliğini, yeteneği ile birleştirerek oyunculuğunda da hızlı adımlarla zirveye yükselir.
Paris’in bütün erkekleri peşindedir.Soylular,asiller,bankerler,at yarışlarındaki para babaları velhasıl bütün katmanlardaki erkeklerin rüyasını süslemektedir.
Nana,ünlü bir kadındır artık.Erkeklerle para karşılığı yatmaktadır.Hiç birinin gözünün yaşına bakmaz.
Kont Muffat,Nana için servetini harcar.Eşi Kontes Sabine’den ayrılma noktasına gelir.Nana’nın defalarca aşağılamasına rağmen yine onunla birlik olmaya can atar.Nana’nın tek isteği vardır: binlerce frank getirilmesi.
Bankacı Yahudi Steiner de Nana ile birlikte olur.O da servetini Nana2nın uğrunda harcar.Sıfırı tüketir.
Nana,artık erkek ayrımı yapmamaktadır.Yeter ki para gelsin.Paris’in dışında bir malikane alır.Orada kraliçeler gibi yaşamaya başlar.Harcamaları hat safhasındadır.Hizmetçileri,aşçıları ve özel şoförü vardır…Gideri çok fazla olduğu için sermaye olarak kullandığı erkekleri adeta kıyma makinesinde kıyar gibi harcamaya çalışır.
Nana da ahlak kavramı kalmamıştır artık.Varsa yoksa intikam almak.
Georges ve Philippe kardeşlerle birlikte olur. Philipp,askeriyede yüzbaşıdır.Nana’ya para yetiştirmek için zimmetine para geçirir ve hapsi boylar. Geoorges ise kendisini bıçaklar.
Nana, yükselişten sonra borçları yüzünden düşüşe geçer…Yine de erkekler peşini bırakmazlar…
xxx
Nana’nın sonunu merak ediyorsanız,en iyisi mi romanı alıp okumak;ben konuşmayayım daha…
Bence “fahişeliği “ anlatan harika bir roman.Neredeyse yazılması,yüz kırk seneyi bulmasına rağmen hala aynı heyecanla okunuyor diyebilirim…
Realist romancılık akımına karşı yazılan deneysel(toplumsal olayları;işçilik,fahişelik,dilencilik…) romancılığın ilk eserlerindendir.
Yazarken okumalı,okurken de yazmalıyız diye düşünmekteyim...
Sevgilerimle...
YORUMLAR
Ayhan Bey yine çok güzel bir kitap tanıtımında bulunmuşsunuz. Emeğinize sağlık. Gerçekten rehber niteliğinde.. Teşekkürler. Saygı ve selamlarımla..
ayhansarıkaya
Selamlar.
Nana, Emile Zola'nın en güzel romanlarından biridir. Çamaşırcı bir annenin kızı olarak yoksulluğun ortasında doğmuş olan Nana aşağılanarak büyür ve bu duygu onu duygusuzlaştırır. Büyüdüğünde; şehveti, hırsı ve acımasızlığı ile intikam alır. Yani Nana'nın fahişeliğinin altında çok önemli sebepler vardır.
Çok zaman önce okumuştum. Bir daha okumaya değer. Teşekkürler Ayhan Bey. En sevdiğim konu; Kitap... Saygılar, selamlar.
ayhansarıkaya
Tabiki kitapları sevmemiz lazım.Sevelim ki ufkumuz genişlesin de mi?
Ankara'nın soğuğundan sıcak İzmir'e selamlar.
Ben aldım fakat okumaya fırsatım olmadı daha. Merak ediyordum. Ben de tam 400 sayfa bir romanı nihayet bitirdim. Gabriel Garcia Marquez, Kolera günlerinde aşk adı. Yazarın kalemine hayran olmamak mümkün değil. Akıcı, hayalperest bir tarz... Eğer vakit bulabilirsem ben de o kitabı tanıtacağım. Kitap okumanın zevkine yenice varıyorum galiba. Geçen zamanı boşa harcadığımı şimdi anlıyorum. Teşekkürler kalem arkadaşım. Tebrikler...
ayhansarıkaya
Bence daha çok okumalıyız...Yoksa yazdıklarımız harçsız beton atmaya benzeyecek!...
Selamlar.