Alışma!
İnsanoğlu ne garip... nelere alışmıyor ki!
İzmir’de yaşarken istisnasız her sabah ilk yaptığım şey, İstanbul haberlerini okumaktı. Yüreğim ağzımda içim titreyerek okurdum haberleri. Sevdiklerimden kilometrelerce uzaktaydım. Onlara zarar gelmesi en büyük kabusumdu.
Yine de ayrı kalmaya alışmıştım sanki, ne de olsa o şartlarda yapacak başka birşey yoktu. İnsan sevdiklerinden ayrı kalmaya bile alışıyor... Ne tuhaf... Ya da alıştığını zannediyor!
Alışma! Alışmamak lazım... Alışmamak lazımmış...
Tam alıştığımı düşünüyordum hatta yaşadığım yeri sevmeye bile başlamıştım ki, şimdi İstanbul’dayım...
İzmir’in farklı bir atmosferi var. Herşeye kolay sahip olabiliyor insan... Şu an İzmir deyince aklıma ilk gelenler; rahat insanlar, rahat ulaşım, deniz ve orada edindiğim dostlar. :) Ve bakımlı kadınlar-erkekler...
Şimdi de farklı birşey yapmıyorum aslında... Yine her sabah ilk yaptığım şey, İzmir haberlerini okumak. Hem de aynı duygularla... İçim titreyerek...
Dün akşam Körfez güzelini aradım, telefonunu açmadı. Pek şaşırmadım, muhtemelen duymamıştır. Kimbilir telefon nerdedir bizim güzel nerde. Sonradan aradığımı görüp geri dönmesini de beklemedim. Arkadaş benim gibi teknoloji özürlü olduğu için aradığımı görmemiştir bile.
Bir keresinde birlikteyken telefonuma mesaj geldi. Beni iyi tanıyanlar (hele de telefonumu değiştirdiğimi bilenler) bana hiç mesaj çekmez. Bilirler ki mesajı okuyamam cevaplayamam bulamam. Ne söyleyeceklerse açıp söylerler.
Mesaj gelince söylendim, “Liseli aşıklar gibi ne mesajı, şimdi ben nasıl okuyacağım bunu" diye... Körfez güzeli, “ver ben bakim” dedi ve baktı. Sonra da bana baktı ve gülmeye başladı. Yüzünde suç işlemiş çocuğun yaramaz ifadesi vardı.
Anladım hemen... “Beceremedin mesajı okumayı sildin dimi” dedim. Gülerek karşılık verince ikimizde dağıldık...
Düştü dilime bir kere... Ne zaman mesajla ilgili bir konu olsa, “Körfez güzeli mesajdan çok iyi anlar” derim. Eeee n’aparsınız her güzelin bir kusuru olurmuş...
İstanbul’a döneceğim son gece yani 2 ay önce bugün Körfez güzelinde kaldım. Terasta keyif yapıyoruz, tepemizde yıldızlar karşımızda deniz. Bir ara bir baktım, Körfez güzeli sandalyesini ters çevirip sırtını denize vermiş, karşı tepedeki küçük evleri seyrediyor.
Denizin yönünü şaşırmış olabileceğini düşünüp, “güzelim ters oturdun, deniz o tarafta değil, tam arkanda” deyince, “yaaa bu tepedeki evlerrr çookkk şiiiriinnn” dedi.
“İyi sen yüksek tepelerdeki şirin evlerini seyret ben de denizi” dedim... Vakit ilerledikçe sohbeti dedikoduyu koyulaştırdık. Bir ara, “Haydi Abbas vakit tamam, yatma saati geldi... sen sabah işe gideceksin” dediğimde “yok, yarın geç gideceğim dedi ve sohbet uzadı da uzadı. Kaça kadar oturduk hiç bilmiyorum. Sonra yattık.
Sabah gözümü açtığımda Arda’yı gördüm. Dolabın kapağını açmış domates çıkarıyor. “Çocuğum evladım n’apıyosun sabahın köründe” diye fısıldadım. Mert diğer koltukta uyuyor.
“Esma teyze, annem gitti ben de bana söylediklerini hazırlıyorum” dedi. Sonra muzip muzip güldü, “bana bi kağıt yazmış annem” dedi.
Pis pis sırıttım. “Ver bakim bana” diyerek kağıdı elinden aldım.
Orijinaline dokunmadan kağıtta yazanlar;
ARDA’cım
-ekmek al.
-arkadaki buzdolabından domates-salatalık çıkar.
-yumurtaları Esma teyzen pişirsin.
-Abini uyandır.
Hem gülüyoruz hem de kızıyorum bizi uyandırmadan gitmiş diye. Akşam sorduğumda geç gideceğini söylemişti. Beraber kahvaltımızı ederiz evden öyle çıkarız diye konuşmuştuk... Bugün oldu hala o gün niye erken gittiğini sormadım...
Listedeki yapılması gerekenleri Arda’yla birlikte yaptık. Kahvaltı masasını yine terasa hazırladık. O ara telefon çaldı, arayan Körfez güzeli
“Esmaaa bak gündüz işlerini hallet akşam yine bizdesin tamam mı!” dedi. “Bakarız güzelim bakarız” dedim... İstanbul’dan el salladım...
O sabah Arda’yla herşeyi hallettik de sadece Abi’yi uyandıramadık okula geç kaldı. Sonrasında o konuyu nasıl hallettiler hiç bilmiyorum...
*****
Bugün Sayın yazarım Birkan CAN’ın doğum günü. Tüm hayallerinin gerçekleşmesini diliyorum...
:) İyi bayramlar...
02.08.2009
YORUMLAR
Hanımefendi, İstanbul tabii ki güzel.Ama,İzmir de güzel. İhtiyaçlarımıza göre değerleri ayrı...Ayvalık'ta da denize arkasını dönüp oturur yerliler.Sorunca cevap DÜMDÜZ'ün dediği gibi ''kaçmıyor ya ''.Aile içi muhabbet güzeldi,Allah bozmasın.
O değil de,
Gece yarısı olmuş.Tebrikler iyi geceler.
Esma KAHRAMAN
:) Bişi farkettim, bende bi süredir internette geç vakte kadar kalıp külkedisine dönüşüyorum. :) Bundan vazgeçmeliyim.
Sevgiler Sayın Yazarım.
vega4
Örneğin: ...... Saatte bilgisayarı kapatmak gibi !
Sigarayı bırktığım geldi aklıma o da zor olmuştu. Bu da zor olur herhalde !
ALIŞMA yı okuyunca,bir an kendi kendime hayıflandım.
Eskiden bende arkadaşlarımla sık sık bacalarda otururdum ama,
sırtını ne yana dönersen dön manzara aynı.Her taraf kayalık.
İzmir'de teraslı ev.
Bir yanı deniz,biryanı dağ manzaralı..
Tabi ki denize de sırtımı dönerim,dağlara da.Kaçmıyorlarya.
Körfez güzeli!..
Akrabam yada arkadaşım olsaydı,kıyamet mi kopardı?
Gülmedi yüzüm Sayın Yazarım,gülmedi..
Teşekkürler
Esma KAHRAMAN
:) İyi olur inşallah be Sayın Yazarım. :) Sevgilerimle.
Hanımefendi, geçen yazınızda; İzmirde Atletle Lüks araç kullanan erkeklerinden bahsetmiştiniz:fikriniz değişmiş anlaşılan!
Ayrıca Esma teyzenin yazısı anlaşılıyor,hiç olmazsa bilmece gibi değil.
Esma KAHRAMAN
:) Ben hayatımızda yeterince bilmece olduğuna inanıyorum :))))bari burda olmasın.
Sevgilerimle Sayın Yazarım.