Vakumlanan İnsan Kulesi
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İnce bir duman yükseliyordu seyrek tepelerin arasından..yangın değilse de, bir insanın ciğerini yakan asude kızıllığın diş bilemesi olamazdı.Ateş sıcaklık vermiyordu artık.Kendi derdine yananların çokluğu,körpe ellerce kazılmış çukurların mimarisini tanıtıyordu.Ateşler renk attıkça, mağma kıvılcımları tepeler ardından kaygan cüssesini gizliyordu.Mağaralardan gelen serinlik,mevsimleri kendisine payitaht ilan etmişti.İşin acı tarafı,yıllardır kapı önüne kimseler adımını atmaz olmuştu.Dişsiz canavarın tarihin belkemiğine akıttığı köpük,hâlâ betonarme hayasızlığını muhafaza etmedeydi.
Çakırkeyf müze duvarının fikir tuvaliyle kirletilmiş ekranında bekleyen düşünceli bir genç,merakın boğazına yapışmışçasına çengel arıyordu.Aradığı çengelin kendisine engel olmamasını ideal hamuru olarak benimsemişti.Caddenin titreşim halkasına zarar veren sesli kalabalığın yanı başında sayılırdı.Hayatın kavşağında olana bu bile çok sayılmamalıydı gerçi.Kavşağa oturanlar kalabalık telaşını dökedursunlar,genç kazanımlar muhtaç sineye ne zaman akıtılacaktı?Gül uzatana çirkef kalkanını uzatmak modaydı.Toprak bu gayesiz tıkırtılardan bıkmış olduğunu elbet söyleyemezdi;fakat,çember daraldıkça sıcaklığa hasret ateşler kibrit avına çıkmıştı..
Sarmaşık kapıdan örümcek yuvasına temas eden bir el sahibi,dayanamadığı günün yorgunluğunu bu dokumacıya şikayet ediyordu.Ne acı itiraf ki,akıtılan ter güneşin varlığını inkar eder cinstendi.Kendi boyuna bakamayan bir aynanın,bakıttığı göz piramidine sığmayan kalabalık mı kalmıştı?Örümcek,fısıltı hikayesini elindeki makasıyla kesmek istiyordu.Ne de haklıydı görenlerin parsel değmiş yolunda.Yıllarca aynaya baktığı halde kendisini göremeyen gence, şöyle seslendi:
-İlahi beyan bana dayanıklılığımı değil,dayanaklı olmayı öğretti.Emri,tatlı tavsiyelerden eleyerek bu yapıyı inşa ettirdi.Bende güç olamaz,doğru.Söyle Allah aşkına,sağlam düşünmeyenler ne zamandır güçlü medeniyet inşa etmişlerdir?
-Cilalı ifadeler diyemem ben bunlara,fakat..
-İçteki şüphe buharı,bir gün gelir kalp duvarını sele teslim eder.Teslim olmadan önce yakalayabileceğin sonsuz tebessümüne teslim olmalısın?
-Nasıl?
-Kainat durgunluğa izin vermiyor.Durmuş saat bile günde iki defa zemberekten fışkıran hakkaniyeti ortaya döküyor.Duracak gibi olsan dahi,devamlı hareket halinde olanları düşün.Ağlamamak için kahkaha atmak duygu keşmekeşi olduğu gibi,fidanların yeşermesi için su aramamak da bu büyüklükte cinayettir.Zindandaki mum ışığı,caddeyi her zaman aydınlatmaz!
-Yani insan, kalabalık da olsa idealine ulaşma adına bir durağanlığı varsa,onun sesi hiç hükmündedir,demek istiyorsun..
-Evet,huzur burada gizli.Dünyada rahatlığı aramak için yola çıkmaya kararlıysan,gözünle gördüğün bütün evleri yıkmalısın!
-Neden?
-Çünkü,o rahatlığı sana verecek bir ev sakinini bulamayacaksın.Evinin içine sonsuzluk tuğlalarını koyduğunu zannedenlerin,enkaz meltemleri görülmeye başladı birer birer.
-Üretken düşünmek her zaman için hayata model olabilir mi?
-Hayatı kalkındıran bir kevser musluğu olabilir.Akanlar,kuraklık boyunduruğunda sabredenlerdir.Güllerin Efendisi(sav) buyurdu ki:” Çöplükte biten gülleri koklamayınız!”.Gülü tatmak için dikenleri budamak değil,dikenden gelebilecek zararın ölçümünü yapmak gerekir.Bunun için çok endam aynası gereklidir!
-Yaman konuşuyorsun..İlahi beyan senden bahsetmekte meğer ne kadar da haklıymış!
-Hilkat elbisesini niçin giydiğini bilemeyenler,hangi elbiseyle dışarı çıkabilecekler,değil mi?Var olmak için varlığımızı muhafaza etmekteyiz.Sağlam bina inşa etme, sağlam hayatın gözbebeğinde saklıdır.Gönlü rikkat sicimleriyle halka olmuş bir insanın gözyaşlarıyla ıslattığı evde beni hiç bulamazsın.Hiç..Bu eve misafir olmaktan haya ederim.
Misafir bekleyenler,misafirlikten haya edenlerle dost olmadıkça gerçek ev sahipliği tezahür etmeyecektir.Ateşi tatmayanlar,başkasına serinlik veremezler.Yanmayan, ateşi heceleyemez.Yağan yağmurda güneşi rehber gösteren binler tercüman varken..
Gürsel ÇOPUR
YORUMLAR
Kendi derdine yananların çokluğu,körpe ellerce kazılmış çukurların mimarisini tanıtıyordu.
Bir tek cümlenizi çekip indirdim yalnızca. Çok zarif bir stiliniz olduğunu bilmelisiniz. Üstelik bu dile hakimiyetiniz çok açık. Kullandığınız kelimeler oldukça seçkin ve ifade ederken tam anlamıyla meramını anlatacak nitelikte. Yani yan anlam ya da anlam kaymalarının önüne geçecek tarzda, nokta atışlarla kurulmuş cümleleriniz.
Başarılı buldum dersem kendimi affetmem bu çalışma için. Hakikaten yeteneklisiniz hem de çok. Güne gelmiş olması elbet güzel ama gelmeseydi de değerinden kaybetmiş olmazdı. Elbette güne geldiğinde daha çok okura ulaşıyor olması önemli ama okurunuza gösterdiğiniz saygı yazı kalitenizle birlikte takdir edilmeli.
TekinSağ. tarafından 1/10/2011 10:48:56 PM zamanında düzenlenmiştir.
gurselc
Gürsel ÇOPUR
Daha önce yazılarınızı okuma şansım olmamış. Son zamanlarda sık giremiyorum ve takdir edersiniz ki yazıların hepsi de okunmuyor. Vakit yetersizliğinden dolayı. Şimdi bir kaç yazınızı daha okudum, Aynur kardeşime katılıyorum... Anlatım biraz ağır ama başlayınca " oku beni " dedirtiyor...
"Gülü tatmak için dikenleri budamak değil,dikenden gelebilecek zararın ölçümünü yapmak gerekir."
Dikenden gelecek zararı iyi ölçmek ve ona göre önlem almak... Güzeldi...Yüreğinize sağlık...
Sevgi ve saygıyla...
gurselc
Gürsel ÇOPUR
Çok orjinal cümleler. Ağır bir anlatım. Düşündürücü ama akıcı. Yanlız noktalamalardan sonra bir boşluk bırakırsanız okuması bizim açımızdan daha kolay olacak.
Ben çok beğendim. Ama hala eleştiri almamış olmasına şaşırdım. Kutluyorum. Saygılar.
aynur engindeniz tarafından 1/10/2011 9:22:22 AM zamanında düzenlenmiştir.
gurselc
Gürsel ÇOPUR