- 1056 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
YORUMLAR
Bazı yazılarına yorum yazmıyorsam bil ki hoşuma gittiğindendir. Yo yoo yorum yazmamak hoşuma gittiğinden değil yazı hoşuma gittiğindendir. Şöyle güzel, böyle güzel methiyeler dizip sinirlerini germek istemediğimdendir. Durduk yere başıma iş mi alayım seni kızdırıp ta :- )
“UMUT” ta da öyle olmuş. Verilmek istenen birden fazla mesaj var, ana fikri kardeş, kardeş pay etmişler aralarında. Şurada noktası fazla, burada virgülü eksik, de si bitişik, da sı ayrı şeklindeki dilbilgisi bilmişlikleri desen beni fazlası ile aşar, haddime mi?
Bazen sana yapılan yorumlara verdiğin cevapları okuyorum, ilginç itiraflarda bulunuyorsun yazıların hakkında. . “Aslında benim içime sinmedi”. “Çok kısa bir vakitte -tabi on dakikaya vakit denirse- yazdım.”, “Anlatmak istediğimi yansıtamadım”, “Sadece ve hiç düşünmeden yazmak istedim. Hiç ara vermeden bakalım kalem ne diyecek dedim. Bunlar çıktı.” gibi.
Doğuştan gelen bir yeteneğin oluşturduğu aşırı kendine güven mi, yoksa aşırı özgüvenin gaza getirdiği bir maharet mi? Ne dersen de, kızsan da ortada böyle bir vaka var. Yani hem yetenekli, hem zeki hem de kendine güveniyorsun.
Aşırı güven iyidir de, fazlası zafiyete sebep olur. Bu zafiyet yazı içerisinde çürük diş gibi hemen kendini belli eder. Bazen sızı verir, bazen görüntüyü bozar.
Bu yazın ile alakalı sızı vermese de görüntüyü bozan birkaç tane konuya değineyim müsaadenle.
1- “Ampulü kırık lambaya bakıyorum. O da biliyor kimin hanesine aydınlattığını. Kırık camına rağmen direniyor, sönmüyor.”
Edison yaşasaydı çok gülerdi bu cümleye herhalde. Ampulün camımı kırık, lambanın camımı.
Gelişen teknolojiye rağmen ampulün tasarruflusu, rengârenklisi, letlisi vs her şeyi icat edildi de bir kırık camına rağmen yananı icat edilmedi maalesef. Sanırım anlatmak istediğin lambanın ampulünün değil karpuzunun kırık olduğu idi.
[Meraklısına not:
Lamba: Petrol gibi yanıcı bir madde yakarak ya da elektrik akımıyla içindeki teller akkor durumuna geçerek ışık veren, ışık kaynağı. Radyo alıcılarında ve televizyon yayınlarında kullanılan, havası boşaltılmış ya da içine düşük basınçlı bir gaz doldurulmuş cam, seramik ya da çelikten ampul
Ampul: İçinde, elektrik akımı ile akkor durumuna gelerek ışık verebilen bir iletkeni bulunan, havası boşaltılmış cam şişe:
Karpuz: Lambayı korumaya, ışığını yaymaya, dağıtmaya ya da ışığının rengini değiştirmeye yarayan, saydam ya da yayıcı maddeden yapılmış kılıf.(kaynak: TDK Büyük Sözlük)]
2- “Elektrik kaçak” diyor. Kesmişler”
Hımm,
Elektrik kaçak olduğu için kesilmez, borcu ödenmediği için kesilir. Kesildiği içinde kaçak kullanılır. Kaçak kullanıldığı içindir de bırak lambayı evin her yerinde kullanılır, mutfağa üç göz elektrikli ocak, banyoya elektrikli şofben, salona da bir “ufo”. Aynı Arabın yağı bol bulduğunda yaptığı gibi. Yaşlı teyze enayiliğine doymasın.
3- “Gözlerim nasırlı tırnaklarla ağırlaşan parmaklarını izliyor ve soba kolisini görüyorum.”
Nasırlı el, ayak duydum da tırnak duymamıştım, o senin dediğin “mantarlı tırnak” olacak galiba. Soba koliye sığdığına göre muhtemelen elektriklidir, garanti çakma “ufo”dur (Demiştim ben, ha bu arada Ali ağabeyi ikaz et haybeye odun, kömür almasın, ödenmemiş elektrik faturalarını ödesin yeter)
4-“Bu parayı ona uzatmaya utanırım. Düşürmüş numarası yapıyorum.”
Sen düşürmüş numarası yapıyorsun da, ya teyze numarayı yemeyip parayı fark etmese. Veya fark ettiğini farz edelim, parayı gördüğünde nezaketen de olsa “pardon bu para sizden düşmüş galiba” demesi gerekmez mi?
5-“ Alo, kasap!”
Buradan şunu anlıyoruz, daha doğrusu anlayamıyoruz.
a- Kasabın adı yoktur
b-Adı sarı çimeli Mehmet ağadır
c-Veya kasap lakabıdır
d-Kasapla Ali abi çok samimidir, enseye tokat gidiyorlardır
e-Ali abi çok kaba birisidir
6- “adrese beş yüz kilo kömür ve beş çuval odun getir.”
Sanki beş yüz kilo yerine “yarım ton”, beş çuval yerine “bir çeki” kullanılsaymış daha kip duracakmış, sankim.
7-“ Ben de yaşlı kadını arıyorum.”
Nerden arıyorsun yaşlı kadını, cepten mi? Nee yaşlı kadının bir de cebimi var. Söylememiştin ki ama.
8- …………. :- )
Abarttım galiba, şaka, şaka tebrikler
Selamlar
Aynur Engindeniz
Sırasıyla izah edeyim. Sondan başa doğru. Kadının cep telefonu var gerçekten. Sobaları boyutu ne olursa olsun koli içinde alıyoruz. Ufo falan değil bildiğin kuzine. Yaşlı kadının elektriğini kesmişler o da kaçak kullanıyor. Ampul karpuz işini gerçekten ne yazacağımı bilemediğim için o şekil yazdım. Karpuz diye yazsam sanki kaç kişi anlayacaktı.Ben de bilmiyordum zaten:))
Nasır konusunda da haklısın:)
Para işi aynen dediğim gibi ama teyze görmedi:) O kadar soğuktu ki ve o kadar ağlamıştı ki yerleri tarayacak halde değildi.
Ali abi arkadaşı kasapa aynen öyle hitap etti. Birza Trabzonludur da. Cicili bicili sözlere gelemez benim gibi:))
Beş yüz çuval dedi adam ne yapayım. Bir çekiyi de ben bilmiyorum zaten. Ona da beş çuval dedi. Sanırım ton dememesinin sebebi parayı ortak vereceğimiz için gözümü korkutmak istememiş olmamak amacıyla..
kendime aşırı güvenim hiç bir zaman olmadı. Aksine hep güvensiz büyütüldüm. Malum kız çocuğu olunca...
Yazılarımı gerçekten çok kısa vakitlerde yazarım. Çok sabırsızımdır. Tez canlıyımdır. Hangi yazımın başarılı olduğunu hangisinde saçmaladığımı herkesten iyi anlarım ama. Çünkü kendimi eleştirirken hep acımasızımdır. Çoğunlukla şu konuda yazayım diye düşünmem. Kalem nereye götürürse gerçekten.
her insan yazdıklarını sever. Sevmese yazamaz zaten. Ama etrafındakiler ona sürekli iltifat ederse ve kişi de buna aldanıp sürekli aynı yerde sayarsa o kişinin yeteneği körelir. Ama eleştiriler insanı olumlu yönde etkiler. Ben böyle eleştirilerle karşılaşmıyorum malesef. Arkadaşlarım sanırım beni kırmak istemiyorlar.
Yazdığım bir yazıyı sevmediysem kendi çıtamın altında bulduysam yorumlara yazdığım cevapla onlardan önce kendi hatalarımı söylerim:))
Yetenek diye bir şeyin var olduğuna artık inanmıyorum. Sebebini sorma, ya da sonra söylerim. Ama gerçekten çok kısa bir vakitte çok şey yazabilirim. Bu maharet değil. Önemli olan etkileyici ve doğru yazabilmek. Şu an bitmiş bir romanım var. Allah seni inandırsın nefret ediyorum o romandan. Nerden başladım neden bunu yazdım başka konu mu yoktu diye dizlerimi dövüyorum. Genel olarak hiç beğenmedim ama, satır aralarında gerçekten çok orjinal söylemler var. Onlara kıyamadığım için hala o roman taslağını çöpe atmadım:) Sürekli düzeltme yapıyorum.
Yani anlayacağım kendime çok güvendiğim falan yok. Ben yazmayı seviyorum. Yapmacıksız ve içimden geldiği gibi. Ama elimden geldiğince kurallara uygun. Çok kitap okumam. Çok yazmam da. Ama gözlem gücümün üzerine de kimseyi tanımam:))
Emek harcayıp yazdığın çok yerinde eleştirin için teşekkür az. Sen hem çok iyi yazıyorsun hem de çok sıkı bir okuyucusun. O yüzden sana güveniyorum.
yazıyor yazıyor bir de tebrik etmiyor musun, sinir oluyorum:))
Şaka şaka ...Sevgiler saygılar...
İnsanlık ölürken can çekişen çiçeklerin çığlığını duydum gecenin ıslak sokaklarında...
Yanan ben miydim yoksa yüreğini dağa kaldıran gölgeler miydi bilmiyorum...!
Kendinin gözlerinden doya doya öp bu duyguyu kelimeler aracılığı ile cümle aleme hissettiren kalem...
Sizi okumak büyük keyif ...
Ben de yaşlılara ve çocuklara hiç kıyamıyorum. İnsan olmak bambaşka bir şey. Yazın bir kez daha bana bunu düşündürdü. Gözleri ve kulaklarını dış dünyaya kapatıp kendi bolluğunda süt banyosu yapanlar içecek süt bulamayan bebekleri hiç mi aklına getirmezler. Herkes bütçesine göre karınca karınca yardım yapmalı. Çok etkilendim. Yine duygusu ve mesajı olan kaliteli bir yazı okudum. Tebrik ederim. Sevgilerimle..
Aynur Engindeniz
Teşekkr ederim sevgili arkadaşım katkından dolayı.
Sevgilerimle.
(Aramızda olduğun için mutluyum bu arada.)
Aynur okurken ağlamamak için kendimi zor tuttum. O yüzden ben hep derim insanların dış görünüşüne göre önyargı yapılmamalı diye. Yalnız bir soru takıldı aklıma, madem bir sürü bedava kömür yıkılıyor her yere neden bu kadıncağızın sobası yanmıyor ? Bu işte bir gariplik var da ben anlayamıyorum bir türlü nedense. Kimi bölgelerde devlet elektrik parası almıyor bölgesel olarak, gelire bakılmaksızın! Bu kadının neden elektriği kesildi de kaçak kullanıyor ? Suç belki de devlette değil bizlerde. Duyarlı olmadığımız için bizde. Sadece tek şey söylüyorum. Benim vergilerimle yapılması gereken yardımlar, yanlış kişilere gidiyorsa eğer kul olarak, vatandaş olarak hakkımı helal etmiyorum. Yapılacak yardımlar, ihtiyaç sahiplerinin hakkıdır. Epey bir yaralıymışım o konuda, senin sayende de epey konuştum. Eşim de emekli olmadan giderdi ev ziyaretlerine, geldiğinde çökmüş bir halde olurdu. Sonra da şükrederdik halimize. Hatta bir iki öğrenciye para topladığını biliyorum Belediye personelinden. Çok hayırlı bir iş yapıyorsun Aynur. Sevgilerimle kardeşim. Öpüyorum yanaklarından...
Aynur Engindeniz
Eğer o yardımları hak etmeyene veren varsa Kıyamette hesap verecek. Benim en çok korktuğum şey bu. Hak yemek. Bir insan işinden de heseba çekilecek. Ama benim çalıştığım yerde her şey elimden geçiyor. Her şeyden haberim var. Öyle bir şeye şahit olmadım. Bu başka yerde de olmadığı anlamına gelmez. Kanı bozuk her yerde vardır.
Allah hepimze hayırlı bir ömür nasip etsin. İnsanlığın vasıflarını layıkıyla taşımayı nasip etsin.
Güzel yorumun için teşekkür ederim ablacığım.
Sevgilerimle.
Yürekten kutlarım değerli can kardeşimi.
Yüreği ve kalemi konuşturana nasıl yorum yazabilir ki bu garip :)))
Harika hikayeni masum, bakir duygularımla kutluyorum Aynur ablam
selam ve saygılarımı gurbet sıcaklığını sararak yolluyorum kardeşime...
Hikaye kitabını bastırsana...
direnis tarafından 1/9/2011 2:35:44 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Engindeniz
Kitaba gelince, kimsenin kitap okumadığı bir devirde sırf kitap sahibi olmak için kitap yapmak olmaz. Vakti gelince o da olur inşallah.Şimdilik bu sayfalardaki okuyucularım yetiyor. Henüz bir yazar olacak olgunluğa ulaşamadım.Neredeyse yirmi yıldır yazıyorum ama hala yeterli değil.
Teşekkür ederiyorum tekrar. Sevgiler saygılar.
Aynur Engindeniz
“ Millet uyurken biz kömür dağıtıyoruz” diyor gülerek. “Yazın da yiyecek giyecek falan. Mahallenin fakirlerini önceden belirliyoruz. Sonra gece gizlice evin önüne yıkıyoruz kamyonu. Sonra kaçıyoruz.” Söyleyecek söz bulamıyorum. Yaşlı kadının elektriğini kesen, belki de kaçak kullanıyor diye yakalar yakalamaz öldürmekten beter edecek olan sevgili devletimizin aslında o kadar “kocaman” olmadığını, ondan daha kocaman yürekli vatandaşlarının olduğunu, insanlığın hala yaşadığını, hayatta hala güzel bir şeylerin de olduğunu hissediyorum.
Sonra dikiz aynasından kendime bakıyorum. Yaşlı kadının yaşadığı sokağı bulamayınca geri dönmediğim için kendi kendimin gözlerinden öpüyorum.
...ENGİNDENİZ...
---------------------------------
Her hali ile çok güzel olmuş.
Güne geleceğine inanıyorum. Bence çok fazlası ile hak etmiş.
KUTLARIM.
SEVGİ VE SELAMLAR.
10 NUMARA.
Aynur Engindeniz
Ne mutlu böyle çıkarsız yardım eden insanı Allah rızası için seven insanlara...
Güzel cümleleriniz için teşekkür ediyorum. Yaşanmış bir olay olduğu için fazla bir edebiyat yapamadım aslında. Olayın kendisi edebiyat değil mi? Yani bu yazıda çok bir katkım yok. Güzellik olayın kendisinde.
Her zaman yüreklendiren yorumlar yapıyorsunuz. Eleştirileriniz beim için değerli. O yüzden bir kez daha teşekkür ediyorum.
Saygılar.
Aynur,yazını okudum da kafamda sıradan bir vatandaş olarak sorular belirdi?
Devlet büyüklerimiz,sağolsunlar,onlar yalan söylemezler de;acizane olarak kendi kendime soruyorum:
Kalkınmada dünyada onuncu sıraya mı ne yükselmişiz.Üretim canlanmış,falan filan... Ya diyorum ki böyle bir ülkede yaşayan insanlar bu kalkınmışlıktan neden nasiplerini alamazlar.Alıyorlar da bizler mi göremiyoruz?Yoksa alanlar villalarda mı yaşıyorlar da bizlere de öykü yazmak için hep böyle garibanlar çıkıyor karşımıza...Neden ha?.. Emekli olarak ek zam 30 ile 60 arası aldık.E,geçinmek için bu yaştan sonra cambazlık mı yapalım?
Bunları sana i sitem,intizar olsun diye yazmıyım. Valla içimi dökem dedim. Evden dışarı çıkıyorum,az ilerimde metro köprüsü altında genç kadınlarımızı fahişelik yaparken görüyorum.Haydi onların yaşamını öyküleştiriyorum...Ya bizim materyalimiz hep böyle zavallı insaların yaşamları mı olacak?..
Öykünün teması olarak içimi sızlattı.
Öykünün yazılış üslübu olarak her zamanki gibi harika...Bu sefer yanlış bir cümle bulamadım(Çok dikkat etmişsin ,ha)
Anılarından fragmanlar(!) sunman bence çok güzel olacak...
İyi pazarlar...
Sevgilerim çokça.
Aynur Engindeniz
Ben şimdi sana devletin neler yaptığını anlatmaya kalkmayacağım. Her şey devletle de bitmiyor. Bizlere de çok ama çok iş düşüyor.
Siyaset pis bir batak. Edebiytla asla bağdaştıramayacağım bir alan. Aslında çok şey söylemek isterim ama sanırım susmam en iyisi olur. Çünkü yazım ne işle ilgili ne siyasetle. Yazımda insan var. O insanları ön plana çıkartmak istedim.
İç döküşüne de ortağım.
Teşekkür ederim. Sevgiler.