- 1424 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
TULUMBACILAR…
Vatan millet konusunda yazanlar ve devletimizin milletimizin geleceğinden endişe duyan ve bir kısım tehlikeleri görenler Eski İstanbul’da yaşayan tulumbacılara benzer. En küçük bir tehlikede bile “Yangın vaaaar.” diyerek bağırırlar ki, insanlar kendisine çeki düzen versin; insanımız yangından haberdar olsun ki yangını söndürmek için çalışmaya başlasın.
Yani tulumbacılar bir bakıma toplumun felaket tellallarıdır. Beldede meydana gelen yangın felaketini halka duyurur; tedbir alınması için kendi huzur ve rahatlarından feragat ederek, görevlerinin başına koşar, yangının söndürülmesi, insanlarının zararlarının önlenmesi veya en aza indirgenmesi için hayatlarını tehlikeye atarlar.
Gazetelerin köşe yazılarını okuduğunuzda gördüğünüz, ülkedeki iktidarın yaptığı yanlışları ve neden bu yanlışların yapıldığına dair yazılar bulursunuz. Çok az sayıda ise hükümetleri öven -Her ne kadar bu gün övücü yazılar biraz fazla ise de(!?)- yazılar bulursunuz. Elbette ülkede güzel şeylerde olmakta, ancak güzel şeyler zaten milletin hakkıdır fakat kötülüklerin ve yanlışlıkların olması da milletin huzurunu, işleyişini, ahengini bozar. Bazen de gelişmesinin önünde dağ gibi durur.
Ülkemizin sözüm ona tulumbacıları mert, bilgili, vatan-millet sevdası ile dolu olmalıdır. Ülkenin maddi savunmasını milletin içinden çıkmış asker ve güvenlik güçleri yapar ve insanımıza huzur vermesi gerekirse, manevi savunmasını, milletin sosyolojik savunmasını da; bu milletin modern tulumbacıları yazar, çizer, şair ve kültür adamlarının yapması gerekir.
Ordumuz yazılan senaryonun ülkemizde oynanması neticesinde içindeki çürük incirlerin seçilip atılması yerine bir çuval incirin içindeki çürük incirlerin dövülmesi için sopalarla pestile çevrilmiş ve ne yazık ki, gölgesinden çekinir hale gelmiştir. Ülkenin savunması için yoğurdu üfleyerek yemeye başlamıştır.
Diğer tulumbacılar ise kendi aralarında ne yazık ki tesanütü, dayanışmayı kaybetmişler her birinin sesi farklı yerlerden çıkmakta, milletin yangınının üzerine benzin dökmekle meşguldürler.
Tulumbacılar, bölük, bölük ayrılmış kimi suyun yolunu kaybetmiş, kimi tulumbanın yolunu tulumbacı, su ve tulumba bir araya getirilemediği içinde yangın almış başını gidiyor. Gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindeki tulumbacıların bazıları yangını söndürmenin yolunun binayı kökten uçurmaktan geçtiğini seslendiriyorlar.
Tulumbacıların bazıları ülkenin geleceğinden o kadar eminler ki, çoluk çocuk başka mezralarda piknik yapıyor ve endişe içinde olan insanları teskin etmeye çalışıyorlar; bütün bir yanıp kül olan hanelere rağmen.
Bir sürü tulumbacı yangını daha iye görebilmek için yangına ya körükle alevlendirmeye çalışıyor, ya da alevleri yükselte bilmek için ateşin üzerine benzin döküyorlar.
Gerçekten yangını görüp, bu ateşin bütün bir milleti ve ülkeyi kül edeceğini gören bir avuç tulumbacı ise halkı, diğer tulumbacıları, kendini tulumbacı sananları(yani aydınları) uyarmaya çalışıyorlar.
Gerçekten milletin gidişinden, ülkenin bütünlüğünden ve milletin ayrışmasından endişe duyan ve gidişin sonunu iyi görmeyen tulumbacılar, aydınlar ateşi söndürmek için Hz.İbrahim’in (AS) ateşini söndürmek için ağzında su taşıyan karınca misali ateşe su taşımak için canlarını dişlerine takıyor, hem söndürmeye çalışıyor hem de taraflarını ortaya koyuyorlar.
Ülkede at izinin, it izi ile bir birine girdiği, bölünme senaryolarının hayata geçirilmeye çalışıldığı, milletin ayrışması için kalın çizgilerin çekilmeye çalışıldığı, milletin safında olduğunu zanneden bir kısım gaflet ve delalet içindeki sözüm ona gafillerin açılım senaryoları ile yangına benzin ve körük taşıdığı, bu günlerde birilerinin hem de avazı çıktığı kadar yüksek sesle “Yangın Vaaaar.” diye bağırması ve insanımızı uyanması elbette hem milli, hem de vicdani bir görevdir.
Ülkenin kaymağını yiyen, tescilli bir kısım insanlarının ülkemizde Kürt bölünüm modası başlattıkları günümüzde elbette birilerinin tulumbacıların görevini yapması ve ülkenin gazete, Televizyon ve yayın organlarında, sokaklarında;”Yangın Vaaaar.” Diye bağırması görevdir.
Elbette, Irak’ın kuzeyinden gelerek, kendi ülkesini böldüğü yetmiyormuş gibi İstanbul’un göbeğinde ülkemizin, milletimizin hakkında beyanlar veren, gazetelerimizde büyük puntolarla manşete çıkan Talabani gibi tescilli bölücülerin cirit attığı bu günlerde modern tulumbacıların milletinin ve ülkesinin savunması için;”Yangın Vaaaar.” Diye bağırması en kutsal görevlerdendir.
Yıllardır bu ülkede bu ülkenin bağrından çıkmış evlatları, helal süt emmiş evlatları, ülkenin kötü gidişinden endişe duyan ve yüreği pır, pır öten evlatları felaket tellallığı yaptılar ve yangının sönmesi için hayatlarını ortaya koydular. Koymaya da devam etmeliler.Çünkü Bakara suresi ayet 104.de; “İçinizde hakkı ve hayrı tavsiye eden azda olsa bir topluluk bulunsun.” diye emrediliyor.Yani modern tulumbacılardan bahsediliyor.
Var mısınız tulumbacı olmaya(?!)
Bizden sorması…
Mustafa Göktekin
YORUMLAR
Yazınız çok önemli ve gerekli ayrıntıları toparlamış. Benzetmeniz çok güzel.
Emin olun Mustafa Bey, aramızda bulunan "tulumbacıların" sayısı bizi bile şaşırtacak düzeylerdedir.
Ancak tarih, sabırlı bir tasarımcıdır. Bizim tarihimizde bin yılların verdiği sabırla muhakkak ki sayısız tulumbacı yaratcaktır ve yaratıyor da....
Mustafa Göktekin
VATANIMIZIN SELAMETİ UĞRUNDA HER VAZİFEYİ YADIRGAMADAN YAPABİLECEK DÜŞÜNÜRLERİMİZİN ÇOĞALMASI ÜMİDİYLE. BU TÜR IZDIRAPLARA ŞAHİT OLDUKÇA ATATÜRKÜN GENÇLİĞE HİTABESİNİ TEKRAR TEKRAR OKUYORUM. hER SENE ÖĞRENCİLERİME OKUTUYORUM. DOSTLARIMA MUHABBETLERİMİZDE ORADAN ÖRNEKLER VERİYORUM. SİZE DE TAVSİYE EDERİM.BU GÜNÜMÜZÜ DAHA İYİ ANLAYABİLİYORUZ.