- 1302 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Erkeklere ve kadınlara tüyolar… İtiraf ediyorum…
Ekim,25/07
Tüyolara devam ediyorum arkadaşlar… Amme hizmeti dedik bir kere…
İtiraf ediyorum: Biz kadınlar biraz karmaşığızdır! Bazen kendimizi bile anlamayız…
Durun durun!... Beyler alkışlamayın bu kadar!...
Hanımlar, çullanmayın üstüme ya… Yalan mı?
En keyifli zamanlarımızda, biz kadınlar, pek severiz “Beni seviyor musun” muhabbetlerini…
Severiz sevmesine de… Hoş, o anda adamlarda severler o hallerimizi…
Aman… Ne sevimliyizdir… Ne işveli… Ne sevecen… Hem de ne dostane…
“Hı? Hadi, söyle, seviyor musun beni?”
Ne “evet” yeter, ne de “ seviyorum lan!” sözleri…
Hele ki “Deli gibi seviyorum aşkım!” dedi mi…
Öff ki ne öfff…
Yalan söylüyor adam besbelli…
Aldatıyordur şimdi bu beni, o yüzdendir bu sevgi ifadesi selleri…
Az mı geldi “Seviyorum tabii” sesi…
Yok, sevmiyor bu besbelli… Zoraki söylüyor, sormasam umurunda bile değil zaten…
“Şüphen mi var aşkım” dedi adam… Ah… Yine kaçamak cevaplar…
Anasını satayım, ne derseniz deyin!... Yok!... Yok… Yok…
Yetmiyor!...
Yalan mıyım, hemcinsim arkadaşlar?
O an yeter gibi gözükse de… Kafamızın… Yüreğimizin bir yerlerini hep kurcalamadı mı verilen yanıtlar?
O an mutlu bile olsak yanıttan, sonrasında “acaba” larla geçirmedik mi
nice akşamlar…
Bir başka sahne…
Öyle halvet olmuşuzdur ki, öyle yakınızdır ki birbirimizle, en naif halimizle sorarız, ilk aşkın kimdi diye…
Adam, boşver der, ilk aşkımı, genellikle, sensin ya şimdiki aşkım!...
Yok deriz, herkesin ilk aşkları vardır, benim de vardı deriz, ilkokulda… Ortaokulda… Adı… Levent’ti… Murat’tı… Her ne idiyse…
Gözümün gözümün içine bakardı… Ay… Ne komikti, bir gün teneffüste, elime dokunuvermişti…
Adam da başlar o zaman, bir Aysel vardı, mahalleden, onu göreyim diye, erken çıkardım evden ben…
Sahi mi? Ay… Ne hoş…
İnanın o anda yalan değil bu ifadeler…
O anda gerçekten kulağa çok hoş…
Sonrası problem…
Aysel için güzel kızdı demişti… Benden güzel miydi? Yoksa bana sen çirkinsin ama Aysel güzeldi demek mi istemişti?
Aysel için erkenden yollara düşüyormuş, bir görmek için, geçenlerde erken gel aşkım demiştim de… Gelememişti hergele… Ama… Aysel’e gelince…
Haa… Bakın, bu konunun erkek tarafını pek bilemem… Ama… Onlar kendilerine bile ifade etmeseler, farklı bir yolunu bulup, bu konuda kadını ille de irrite ederler…
Bunun en genel tarzı şudur ki: “Sen o zamanlarda da salakmışsın, çocuk iki arada bir derede, bir teneffüste eline dokunmuş, itememişsin bile… Belki de itmek istemedin, hatta özellikle de elini yaklaştırmış da olabilirsin… Bizim sınıfta bir Zehra vardı, biraz eksik akıllydı, sınıfın tüm erkekleri onun elini tutardık, sesini bile çıkarmazdı, zavallı…”
Bir de işin fantezi boyutu vardır ki…
Yine ortam halvetliktir… Yine, kadın, en kendine güvenli… En anlayışlı… En dostane halindedir…
Sorar: Nedir senin fantezilerin?
Adam, daha temkinlidir, elbet daha deneyimlidir, yanıtlar “ var mıdır ki senin fantezilerin?”
Kadın, bir iki şey mırıldanır, elbet bunlar bir erkek için fantezi değil, nohut çekirdektir…
Adam, suskun kalıp, kadını koynunda uyutmayı ister, muhtemelen, ama kadın acaip havasındadır ve üsteler…
“Hadi anlat, ay… Bak, ben anlattım sana bu kadar!”
“Hadi, uyuyalım aşkım” der adam, kadın “Anlat ay, nedir kaçtığın bu kadar, bak ne güzel paylaşıyoruz işte!”
Adam da, havaya girer… Biliyor musun, şu Yeliz var ya, hani en yakın arkadaşın, acaip çekici bir kız…
Yaa… Der, kadın, nesini çekici buluyorsun?
Gerçi, bence de çok çekici bir kadın, göğüsleri mesela…
Adam, gaza gelir, anlaşıldım ve de paylaşıyorum zannındadır,
Hakkaten yaa der, o ne acaip göğüsler…
Efendim….
O gece hiçbir problem olmaz… Muhtemelen…
Hatta birbirine sarılarak uyur çiftimiz…
Adam, aman… Ne anlayışlı bir kadınım var modundadır, kadın, hala farkında değildir ne yaptığının!...
Uyanıldığında, her şey bambaşkadır!...
Adam için o an aslında her şey aynıdır ama, kadın farklı platformdadır!
Artık tüm senaryolar adam ve Yeliz üzerinedir…
Adam sapıktır…
Adam Yeliz’e aşıktır…
Adam Yeliz’e ulaşmak için kadını kullanmaktadır…
Yeliz…
Yeliz’de geçenlerde fazla yakın davranmıştı adama…
Yoksa… Aman Allahım… Ahh… Salak ben! Nasıl da anlamadım!...
…….. Bu şeytanlar böyle kadının kamını emer… Emer…
Eh be kadın!... Eh be ben! Eh be biz kadınlar!...
Ne diye deşer deşeriz?
Deşerken, kendimden biliyorum, elbet iyi niyetliyiz…
O an yok, biliyorum art niyetimiz…
Ne oluyorsa sonrasında oluyor, bozuluyor işte kimyamız, sonra da salak sepet bizim safiyaneliğimize inanıp da dökülen adamlara kan kusturuyoruz!...
Haa… Bu arada, atlamayalım, adamlar çok mu saf, çok mu masum? Yok öyle bir şey!...
Ama söyleten bizlersek!...
Arkadaşlar!...
Duymaya hazır olmadığımız şeyler vardır!...
Hazırmışız gelir o an, hani duymak istediğimiz belki de farklıdır, ki, yalnız sensin hayatımda dese de, o anda da ne kadar saygı duyarız, bu da ayrı mesele, her bir yanıt bizi kanatır!...
Sonuç olarak: Hemcinslerim, böyle sorular sormaktan vazgeçelim!... Hiçbir yanıt bizi tatmin etmeyecek, hiçbir paylaşım bizi mutlu etmeyecek!...
Karşı cinslerim:Bunlar bir tuzak değil, asla!... Biz, size yakın, çok yakın olduğumuz anlarda, sizinle her şeyi paylaşmak isteriz… Bunu isterken en yalın, en içten halimizdeyizdir…
Ne olursa, bizim dolambaçlı beynimizden kaynaklanır, ve de istemesek de, döner dolaşır, problem halinde size bulaşır…
Sonuç: Yalana gerek yok!... Bu tür konularda, “Aşkım… Yanındayım…N’olur, geleneksel rutinlerle birlikteliğimizi yıpratmayalım, deyip, güzel bir de öpücük kondurup, içinizden geliyorsa eğer “Seni seviyorum” deyip, sıkıca sarılın!...
Eeee… Daha ne diyeyim???
Gülgün Karaoğlu