- 2302 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
BAZEN...
Bazen dinlenmek gerekir. Şöyle bir kenara çekilip, izlemek gerekir. Hayatı, olanı-biteni. İzlerken de konuşmak gerekir. Kendinle, izlerken gördüklerinle.
Son günlerde bunu yapıyorum. Gördüklerim; zaman zaman hayretler içinde bırakıyor, zaman zaman kaşlarımı çattırıyor, zaman zaman da dudaklarımı kulaklarıma yaklaştırıyor.
…/…
Doğada ki canlılar, dişi ve erkek olarak ikiye ayrılırlar. Dişi ve erkek hücrelerinin bir araya gelmesi ile de yeni bir canlı oluşmaya başlar. Biz insanlar da böyle ürer ve çoğalırız. Küçük iki damladan oluşuruz.
Doğduğumuzda, ortalama, üç kilogramlık bir bebeğizdir. Günler ve aylar ilerledikçe büyür, gelişiriz. Değişime uğrarız. Bir şeyler öğreniriz. Yürür, konuşuruz. Zaman içinde, bu değişim, gözle görülür boyutlara ulaşır.
Her geçen gün değişiriz.
Siz de yapar mısınız? Canım sıkıldıkça eski resimlerime bakarım. Öyle çok bebeklik dönemlerine ait olanlara değil. Genç kız olduğum sıralardan başlarım. Büyük keyiftir, benim için. Aman Allah’ım o ne kıyafetler öyle? Neler modaymış, neler giyermişim. Nasıl da değişmiş giyim şeklim. Moda etken olsa da zevkim de değişmiş. Daha farklı renkler kullanır olmuşum, mesela. O günlerde “ Hiç giymem “ dediğim modelleri giymeye başlamışım, şimdilerde. Değişim ve gelişim.
Ve tabi ki bilgilerimiz, öğrendiklerimiz. İlkokula başladığımız andan itibaren öğrenmeye başladıklarımız. Ortaokul, lise ile gelen yeni bilgiler. Öğrenmeye, bilgilenmeye ve beraberinde gelen değişime, gelişime ihtiyacımız, gereksinimiz olmasaydı; ilkokuldan sonrasına gerek kalmazdı.
Sonra… Sonra, bir yaşa geliriz. Bu yaşa, ortalama, on yedi ya da on sekiz diyelim mi? Uygundur, değil mi? Kişiliğimiz oturur, kararlarımız daha bir sağlam olur, farkındalıklarımız tavan yapar. Bu yaşların bir önemli özellikleri daha vardır. Dış değişimimiz ve gelişimimiz devam ederken, iç gelişimimiz ve değişimimiz sabit hale gelir. Aşk-meşk olaylarından bahsetmiyorum. Geleceğimizi etkileyecek olan; dünyaya, hayata bakışımızı kastediyorum.
O dönemde, hayatın neresinde duracağımızın kararını kesin olarak veririz. Sonrasında değiştiren olmaz mı? Elbette olur. Ama biz kimlerden konuşuyoruz? Genelden konuşuyoruz.
Garip olan nedir biliyor musunuz? İlerleyen yaşımızla pek çok şeyimiz değişir, gelişir. Ama hayatta durmaya karar verdiğimiz yerimiz, değişmez. Değiştirmeyiz. Değiştirmediğimiz gibi daha da kalınlaştırırız; görüşümüzün, kararımızın etrafındaki çerçeveyi. Daha tavizsiz oluruz. Daha hoşgörüsüz oluruz. Farklı duruşları; daha bir sert ret ederiz. Daha çok eleştirir, daha sert yargılarız.
…/…
Bazen dinlenmek gerekir. Şöyle bir kenara çekilip, izlemek gerekir. Hayatı, olanı-biteni. İzlerken de konuşmak gerekir. Kendinle ve izlerken gördüklerinle konuşmak gerekir.”
Demiştik ya?
Son günlerde bunu yapıyorum.
İnsanların etrafında çerçeveler görüyorum. Kat kat sağlamlaştırılmış çerçeveler. Ne bu çerçeveleri açıp dışarı çıkmaya niyetleri var, ne de içine farklı bir görüşle gelecek rengi katmaya. Öylesine yapıştırmışlar ki “ Hayır “ ı zihinlerine, “ Belki “ demeyi bile düşünmüyorlar.
Bunca zaman “ Doğru “ dediğimiz, kabul ettiğimiz ya da bildiğimiz, öğrendiğimiz “ Yanlış “ sa?
Korkutan bu mu acaba bizleri?
Eser Akpınar
08.01.2011
İzmir.
YORUMLAR
Geçmişe döndüren ve düşündüren bir yazı. Onsekizindeyim, dünya tozpembe...Gelecek mutlu, gelecek umutlu...Herkesin düşüncelerine değer veriyorum, dikkatlice dinliyorum dersler almaya çalışıyorum. Yaşıyorum, yaşadıkça hayatın zorlukları içinde hatalar da yapıyorum ve sonunda olgunlaşıyorum...
Şimdi kalıplaşmış "evet"lerim, "hayır" larım var. Ama arada "belki" de diyebiliyorum...Bu da beni mutlu ediyor.
Çok güzeldi Eser Hanım...Sevgilerimle...
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum. Sevgiler, selamlar.
Bazen dinlenmek gerekir. Şöyle bir kenara çekilip, izlemek gerekir. Hayatı, olanı-biteni. İzlerken de konuşmak gerekir. Kendinle ve izlerken gördüklerinle konuşmak gerekir.”
Demiştik ya?
Hayata mizahi yönden bakarsak,kafayı yemeyiz.Yoksa yandık çıra gibi...Kendimden pay biçiyorum;öyle olmsaydım ya katil olacaktım ya da tımarhanelik...
Tebrikler Eser !..
Selamlar.
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum Ayhan Bey. Selamlar, saygılar.
İnsanların etrafında çerçeveler görüyorum. Kat kat sağlamlaştırılmış çerçeveler. Ne bu çerçeveleri açıp dışarı çıkmaya niyetleri var, ne de içine farklı bir görüşle gelecek rengi katmaya. Öylesine yapıştırmışlar ki “ Hayır “ ı zihinlerine, “ Belki “ demeyi bile düşünmüyorlar.
Bunca zaman “ Doğru “ dediğimiz, kabul ettiğimiz ya da bildiğimiz, öğrendiğimiz “ Yanlış “ sa?
Korkutan bu mu acaba bizleri?
Eser Akpınar
08.01.2011
İzmir.
----------------------------
Herkesin zaman zaman yapması gereken şey belkide bu.
Çok önemli bir konu ve abartısız anlatım.
Bu yazıyı daha bir beğendim.
Tebrik ve teşekkürler.
Saygılarımla.
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum. Saygılar, selamlar.
Galiba o korkutuyor bizleri. Çoğu zaman geçmişime dönerim ve kırk yılın nasıl geçmiş olduğuna şaşar kalırım. Yine sorgulatan bir yazıydı canım. Sevgilerim çokça .:.
Eser Akpınar
bazen öyle
korkular boşuna aslında
bütün doğrular yanlış
ve yanlışlar doğru olabiliyor
esnek bakabilmeyi kabul ettiğimzde belki önyargıyı da yenmiş olacağız
ama biz şartlı ve şartsız refleks olarak hayatı iki türlü öğrendik
evde öğrendiklerimizin çoğu yanlışmış ama şartladırılmıştık
sokakta öğrendiklerimizin zaten esamesi okunamazdı şartsızdı
küfürü hırsızlığı
yalanı dolanı insan sokakta öğreniyor...
saygılar efendim...
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum. Saygılarımla.
her dönemimizde bir güzellik...... çok eskiden giydiklerimiz bizi şimdi güldürsede o dönem....çok havalı idi..... her şey zamanla değişiyor.... her dönemin güzellikleri her daim farklıdır....yine bizi test ettin kardeşim.... bu yazıdan sonra bende resimleri ortaya saçtım hanımdan fırça yediğim halde hiçte tınmadım...saygılar
Eser Akpınar
Geldiğimiz yolu görmek için, zaman zaman, eskilere dönmemiz gerek değil mi?
Teşekkür ediyorum. Saygılar, selamlar.
Sevgili Eser, yazın hayata at gözlüğüyle bakan bizleri çok güzel anlatıyor. Bir kitapta okumuştum, hani şu kişisel gelişim kitapları var ya, işte o kitapların birinde diyordu ki yazar; arkadaşımız veya işe alacağımız eleman bizimle aynı fikri paylaşıyorsa, onunla neyi paylaşabiliriz?
Farklı fikirleri, farklı fikirleri olan arkadaşları ve elemanları tercih edelim ki, dünyadaki değişim ve gelişimden haberimiz olsun. Birimizin eksisini, diğerimiz artıya çevirsin.
Evet sevgili Eser, yazın beni durup düşündürdü ve hep siyah beyaz demekten vazgeçmeye karar verdim. Ara sıra kırmızı, pembe de desek kıyamet kopar mı:)))
Güzel bir yazıydı kutluyorum...
sevgimle...
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum. Sevgilerimle.