- 412 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AKDAMAR KİLİSESİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Günümüzde çok net görmekteyiz ki, dünya artık tek kutuplu bir dünya haline dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Bu ne demektir? Bu, Hıristiyan dünyasının dünya yönetimini eline geçirip, kendinden olmayanları, yani İslam âlemini acımasızca sömürmek ve yok et-mektir. Bugüne kadar gördük ki; başta ABD olmak üzere tüm Batılı Hıristiyanların da iştirakleriyle İslam beldelerine demokrasi götür-mek vaadi ile savaşlar açıldı. Genç, ihtiyar ve çocuk denilmeden katledildi. Kutsal mekânlar bombardıman altında yerle bir edildi. Savaş suçlusu olarak ta İslam devletleri ilan edildi. Irak ve Afga-nistan örneği dünkü tazeliği ile ortadadır. Savaş sorumluları savaşı kaybettiklerinde galip devletlere tazminat öderler. İşte, Müslüman Irak Devleti de savaşın sorumlusu ve savaşı kaybeden taraf olması bakımından petrolleri yüz yıllığına Avrupalı emperyalist devletlerin emrine ikame edildi. Afganistan’da da durum aynı. Savaşı kaybe-den taraf olması bakımından yine başta ABD olmak üzere diğer batılı ülkeler bu ülkenin madenlerine çöreklenerek savaş tazminatı olarak yıllar boyu sömürmenin kapılarını açtılar. Aslında Afganis-tan’da ABD’nin ve müttefiklerinin galip geldiği söylenemez.
Emperyalist devletler, gittikleri coğrafyalara hiçbir zaman demok-rasi götürmediler. Onların o beldelerde bıraktıkları tek iz, kan ve vahşetten ibarettir. Yıkım projelerini tamamlayan emperyalist dev-letler, o ülkenin tepesine kendilerinden olan bir kukla yönetimi ida-reci olarak tayin edip, çekilirler. Belde halkı zanneder ki; ABD de-mokrasi getirdi ve bir Iraklıyı da yönetici olarak seçip, görevini ta-mamlayıp, çekip gitti. Fazla dikkat etmeye gerek yok aslında. ABD’nin yaptığı tüm işlere bakıldığında aynı senaryoyu uyguladı-ğını görürüz. Böler, parçalar ve yutar. Örnek: Tek vücut olan Irak’ı, Kürt, Şii, Sünni, Türkmen, Peşmerge gibi etnik ve dinsel parçalara ayırdı. Parçalara ayrılanlar ise birbirlerine düşman edildiler. Halen günümüzde bu etnik gruplar arasında şiddetli çarpışmalar olmakta ve onlarca insanın kanı akmakta. ABD ise, şeytani bakışlarıyla ve sinsi gülümsemesiyle başarısını kırmızı şarabını yudumlayarak kutlamaktadır.
Başta söylemiştik. Dünya tek kutuplu bir yönetime doğru şiddetle sürükleniyor. Amaçlarını daha da hızlandırmak maksadıyla ortaya bir diyolag safsatası attılar. Bütün dinlerin aslında İbrahimi din ol-duğu ve İbrahimi dinlerin tek Tanrılı bir din olduğu vurgulanmak-tadır. “Öyle ise; hepimiz tek Tanrı’ya inanıyoruz, o zaman aramız-da hiçbir fark yok demektir. Yani; bir Müslüman rahatlıkla Hıristi-yan dinini tercih edip, ömrü boyunca bir Hıristiyan olarak yaşaya-bilir. Sonuçta hepimizin Tanrısı aynı değil mi?” sorusunu Müslü-manların önüne servis ediyorlar. Bunun yanı sıra dinler arası dost-luktan ve kardeşlikten dem vurup, Müslümanlara şirin görünmeye özel gayret gösteriyorlar. Burada dikkat çekici bir husus var. Hıris-tiyanlar, hedef seçtikleri ülkelerde sahte liderler yaratırlar. Bu li-derler, kimi zaman dindarlığı ile, kimi zaman da siyasi bir lider ola-rak hedef ülkenin halkı önünde vitrine çıkartılır. Her iki sahte lide-rin de aslında ipleri ABD’nin elindedir. Onları o makamlara geti-rende ABD’nin ta kendisidir. Sahte liderler, o makamlara getirilme-den önce ABD’nin şartlarını peşinen kabul etmek suretiyle hedef ülkenin lideri yapılırlar. Hedef ülke halkı; liderlerinin dini söylemle-rine ve akıttığı gözyaşlarına dayanamayıp, onlarla birlikte gözyaşı dökmeye başlar. Bilmez ki, dökülen onca gözyaşlarının arkasında ne ihanetler gizleniyor! Ne şeytanca planlar yapılıyor!
Günümüz din liderinin samimi olup olmadığını şu sorularla anla-maya çalışalım.
a-) Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in karikatürünü çizip, başına bir bomba koyarak Peygamberimizi terörist olarak dünya basınına servis ederlerken; Atlantik ötesinden sahte gözyaşları dö-kerek Müslümanları aldatmaya çalışan o lider, bu çirkin olayı telin etmedi. Sert sözlerle eleştirip, Hıristiyan dünyasının aklını başına toplamasını istemedi. Ayrıca; O terbiyesizliği yapanlar neden İslam âleminden özür dilemesini istemedi
b-) Irak Halkı yıllarca Amerikan bombardımanı altında paramparça edilirken; hoşgörü ve kardeşlikten bahseden Hıristiyan âlemi ne-den bu vahşeti telin etmediler? Tüm dinlerin sebepsiz savaşlara karşı olduğunu dile getirmediler? Günümüzün ve ülkemizin sahte din lideri neden bu katliama; hem de Müslüman katline sessiz kal-dı? Neden o zaman gözyaşı döküp, Hıristiyan âlemine bu vahşeti durdurmasını istemedi?
c-Geçtiğimiz günlerde, İkiz kulelerin intikamını almak amacıyla bir papaz sokak ortasında Kuran-ı kerimi yakma eylemi yapacağını açıklamıştı. Bu açıklamaya tüm dünyadan tepkiler çığ gibi büyür-ken; Pensilvanya’dan Türkiye’ye sadece gözyaşı gönderen o lider neden bu çirkin davranışı telin edip, kınamadı? Neden bu olayın olmaması için ağırlığını koyamadı? Siyasi liderlerimizden zaten çıt çıkmadı!
d-)Ülkemizde büyük bir hızla kiliseler ve kilise evleri açılıyor. Sokak ortasında İnciller satılıyor. Müslümanların Hıristiyanlaştırılması yönünde yoğun çalışmalar sürüyor. İslam Dini’nin lideri konumun-da olan o kişi veya kişiler; bu yıkım projesi karşısında neden ses-siz kalıyorlar? Neden Müslüman Türk Halkı’nı bu tehlikelere karşı uyanık olmaya davet etmiyorlar? İslam Dini’ne hizmet böyle mi ya-pılıyor acaba?
e-)Hepimizin bildiği çok taze bir haber var önümüzde. O haber oldu kanun. Yani, ülkemizde artık zina yapmak suç olmaktan çıktı. Bu-nun için kanun bile çıkarttık, elhamdülillah(!) Bir İslam lideri olarak şu çirkinliğe bakacak ve utanmayacaksın, öyle mi? Ağzını açıp, “Bu yaptığınız ne İslam’a ve ne de diğer dinlere yakışmıyor. Al-lah’ın emirlerini çiğniyorsunuz. Büyük bir günah işliyorsunuz. Bu yaptığınızla Allah’a savaş mı ilan ediyorsunuz?” demiyor zevat!
Fazla söze gerek yok. Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz.
Kiliseler ve kilise evleri açılıyor dedik; devam edelim söyleşimize. Van’da bulunan Akdamar Adası’nda bir kilise ibadete açıldı. Daha önce bu kiliseye milyar dolarlar harcanıp, restore edilmişti. Akda-mar Kilisesi’nin açılması ve ayinleri bazı televizyonlardan naklen yayınlanırken; bu faaliyetlerin “Dinler arası Diyalog” adına yapıl-dığı izlenimi sergilenmek isteniyordu. Aslında Akdamar Kilisesi, bir utanç abidesidir. Neden mi? Birinci Dünya Savaşı sırasında Rusya savaştan çekilmiş, ordusunun silahlarını da Ermenilere vermişti. Silahlanan Ermeniler, Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgemizde seri katliamlara başlamışlardı. Osmanlı, savaş halinde olduğun-dan köylerde ve kentlerde genç erkek yoktu. Geriye kalan yaşlı er-kekler, kadınlar ve çocuklardı. Bunu fırsat bilen, Ruslar tarafından da silahlanan Ermeniler, çaresiz ve savunmasız Türk Halkı üzerine vahşice saldırdılar. İşkenceler, tecavüzler ve katliamlar birbirini kovaladı. Namuslarını, çocuklarını ve canlarını kurtarmak isteyen yöre halkı Van Gölü’ne doğru kaçmaya başladılar. Bunu önceden hesap eden Ermeni çeteleri, boş bir tekne ile yanaşıp, “sizi kurtar-maya geldik” diyerek, çaresiz sivil halkı tekneye aldılar. Gölün or-tasında erkekleri öldürüp, göle attılar. Kalan kadınları ve kızları, İşte O Akdamar Kilisesi’ne götürdüler. Orada analarımıza ve bacı-larımıza tecavüz ettiler. Namusunu kurtarmak isteyenler ise kendi-sini göle atarak intiharı seçtiler. Bu söylediklerimi saçma görenler, lütfen iyi araştırsınlar!
Büyük bir marifetmiş gibi, büyük bir gururla kilise açanlar! Bu ayinleri televizyonlarda bangır bangır gösterenler! Sizden ricam şudur: Namuslarını kurtarmak amacıyla kendilerini göle atan ana-larımızın ve bacılarımızın anısına toplu bir anıt mezar yaptırın. İba-dete açtığınız o kiliseye gelen Ermeniler, geçmişte yaptıklarını oku-yup utansınlar! Utanma duyguları varsa tabi.
İşte, Akdamar Kilisesi’nin arka yüzü…
Sözlerimi, Maide Suresi’nin 51’nci ayeti ile noktalamak istiyorum. “Ey iman edenler. Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. On-lar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüp-hesiz o onlardan olur. Şüphesiz ALLAH zalim kavmi doğru yola iletmez.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.