ANADOLU EFSANELERİ
ANADOLU,yeryüzünün en eski,en önemli tarih olaylarına sahne olmuş bir ülkedir. Bu ülkenin hemen her her yerinde bulunan binlerce tarih kalıntısının pek azı üzerinde yapılan incelemeler bile insanoğlunun tarih öncesinin derinliklerine kadar uzanan medeniyet aşamalarının hemen her dönemiyle ilgili yapıtlar ortaya çıkarmıştır.Anadolu,insanların yanlız bir yerleşme toprağı olarak kalmamış,doğudan batıya,batıdan doğuya akan kavimlerle ulusların konup göçtüğü bir köprü olmuştur.
Anadolu’da yüzyıllardan beri anlatılagelen ilgi çekici bir çok efsaneler vardır.Genel olarak,çok değişik biçimler gösteren,zaman zaman da akıl almaz olaylar anlatan efsaneleri bilginler konularına göre bir takım türlere ayırmaya çalışmışlardır.Bu türlerin belli başları şunlardır:1-İnsanı,doğayı açıklayanlar;2-Alınyazısı,ölüm üzerine söylenenler;3-Bir tarih olayını anlatanlar;4-Geçmişte yaşamış,halkça benimsenmiş kişilerin ululuklarını belirtenler.Bu türlerin birkaçına birden giren ,ya da hiçbirine girmeyen efsanelerde bulunabilir.
Efsaneleri,başka bir sınıflandırma ile iki bölüğe ayırabiliriz:1-Yaygın efsaneler.2-Bölgesel efsaneler.
Anadolu efsanelerinin yaygın olanları,eski Türk kültürlerinin,inançlarının kalıntıları olsa gerek.Türkler bunları göçlerle beraber getirmişlerdir.Bölgesel olanlar ise,ya bölgenin doğal,tarihsel yapısıyla ilgilidir;ya da o bölgede daha önce yaşamış olan uluslardan aktarılmıştır.Efsanelerin kökünlerni bulmak,uzun,büyük araştırmalar gerektirir.Belki de büyük bir çoğunluğunun kökenine hiçbir zaman varılamaz.Çünkü uzaklarda,binlerce yıl ötedirler.
Tarihsel ve bölgesel bir efsaneye bir örnek:
IV.Murat ,Bağdat seferine giderken,Harput’ta konaklamış.Harput’un ileri gelenleri ona:<<Buralarda bir ermiş var ,isterseniz bir konuşun.>> demişler.
IV.Murat üzerine kimseyi bindirmeyen azgın bir katır göndermiş:
-<<Binsin ,gelsin. >>demiş.
Az sonra bakmış ki,azgın katır uslu akıllı geliyor.Üzerinde bir hoca var.Sultan,hocanın ermiş bir kişi olduğunu anlamış.Konuşmuşlar.Ayrılacakları zaman Sultan Murat:<<Himmetin bizimle olsun,bizi kolla.>>demiş.Bağdat’a doğru yürümüş.
Aradan günler geçmiş.Bir gün hoca öğrencilerini alıp kırlara çıkmış .Bir arpa tarlasına uğramışlar.Hoca öğrencilere:<<Her biriniz bir arpa başağı alın;kılçıklarınızı avucunuzun ortasına yığın ;sonra güneye doğru üfleyin.>>demiş.
Öğrenciler,söylenenleri yapmışlar.O sırada Bağdat surları çevresinde çetin savaşlar oluyormuş.Osmanlı askerleri,kuzeyden bir kılçık bulutu geldiğini görmüşler.Kılçıklar düşman askerlerinin gözlerine saplanmış.Orduları dağılmış,Bağdat fethedilmiş.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.