- 648 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ARKAİK BALKON
Arka balkona çıktım; arkaik balkona... Yağmurun izleri silinmemiş hala. Ne çok yağmıştı; bahçelere, erden çiçeklere, erselik aşklara, hayatın dipsiz dinginliği içinde, var olma telaşının ve gizeminin aklımızın bir türlü alamadığı tüm o yabanıl eşyasına; çatıları kurşunlayarak, ürpermelere birikerek, pencereden yağmura bakan milyon türlü hüznün aranıp durduğu imkânsız aşklara, küflenmiş, eprimiş metruk evlere, hayatı bir oyun sanan çizmeli çocuklara, dut ağaçları üzerinde kristal bir billur gibi ışıyan hayat şavkımalarına, sabah olma ağırlığına, akşam olma telaşına, aç ve evsizlere, sokak köpeklerine ve tüm üşümelere, bilir sanıp da hakkında hiçbir şey bilmediğimiz her şeye, her şeye ne çok yağmıştı...
Balkonun ucuna değin gittim; ben ilerledikçe batı dediğimiz bir şey günü bitirmeye meyilleniyordu. Düşmana çekilmiş bir kılıç gibi asiydi güneş. Uzak gürültüler, çocuk nidaları, güneşi buyur etmek için avazı çıktığı kadar açılmış pencereler, sessiz ve yitik ağaçlar, bütün bu imgelem sapmaları, bütün bu halüsinatif karmaşa, bu heyula kimeydi? Niyeydi? Kurcalanmamış akıllar yürekleri bunca mutlu edebiliyorken, var olma telaşına düşmüş bir zihinsel izlek, yolunu neden karabasanlardan, kaoslardan, çıldırılardan geçirmek zorunda kalıyordu... Şiir neden bu kadar üstü örtükken en açımlayıcı acı sanattı... İlkokul yıllarından beri düşkünü olduğum şiir, bana, dünyayı bir tersten bakmayla tekrardan yorumlatmış, tüm bilinen anlamların aksine her olgunun daha komplike daha anlaşılır kılınmaya muhtaç bir çaba gerektirdiğini sezdirebilmişti... Ama çok da acıydı doğrusu bu deneyim... Savsaklanmış bir hayatın yeniden ayağa kalkışı, kendine kafa tutuşu, gizil öğretilerin ve erdemlerin bizlere saklandığı yerlerden bir bir tutup çıkarılma telaşı, topyekûn bir altüst oluştu; bir infial... Dökülmeye başlamadan önce, dünyanın en güzel, en pastel kızılına bürünen güz yaprakları gibi, bütün bir oluşun ve geçmiş mevsimin tüm o kederli aldanışlarının ifşasıyla, son bir kez mevsimini söyleyen bir şarkıya başlamış, tumturaklı bir küfrün sonrasında duyulan o yarı pişmanlık yarı rahatlama duygusuna eş bir öngörüyle yeni yolumda ilk adımı atmak için hazır bekler bulmuştum kendimi. “En uzun yollar bile ilk adımla başlar…” Öyleyse atmalı adımı daha da geç kalmadan hayata…
Balkon gevşek bir ip yumağı gibi beni geçmişe, bugüne ve geleceğe sarkıtıyor… Gevşiyor… Bir zaman tünelinde gibiyim. Aşkın müziğini duyuyorum; “sözlersiz şarkı söylüyorum” ; ıssız, uzak kardeş balkonlarda yitip gitmiş anıların, siyah beyaz fotoğraflarda kalan rengârenk aile çoşularının, kardeş çığlıklarının, saflığın ve masumiyetin tek geçer akçe olduğu uzak zaman balkonlarının müziğini… Yana yakıla, içinde zerre kadar merhamet, zerre kadar vicdan kalmış balkon sahiplerini arıyorum… Cumbalar ki benim zamane balkonlarımın atasıdır, ben her göğe açılan pencereden, her şenelmiş evden buruk bir eksiklik duyarak kendime pay çıkarıyorum… Balkonlar bizi izliyor, bizi anlıyor, bizi büyütüyor… Yaşamanın arka bahçesinde unutulmuş, yalnızca bir doğa fotoğrafçısı değiller ki onlar… Her bunaltıyı açımlayan, kederleri hafifleten, yalnızların ve sahipsiz gece sarhoşlarının kadim dostu, iyi dinleyici, sonsuz paylaşımcı, derinden gelen her sıkıntıya ortak, birer bilge dost değiller mi? Eski aşklarda göz süzülen, yüz sürülen, edanın ve işvenin, gizil cazibelerin ve isteşmelerin, herkesin bildiği ama bilmezden gelinen kösnünün, rehavetin ve sağduyunun başkentleri; balkonlar…
Balkondan çekiliyorum… Sanki bir şey, geri sarılan hüzünlü bir film gibi damlaları göğe, kedileri saçaklara, güneşi bulutların ardına, çiy damlalarını kurumaya, âşıkları ve maşukları odalara, sesleri gerisin geri sokaklara, güzelim sofralardaki çatal ve kaşık seslerini daracık mutfaklara, hayatı bütün doğallığıyla yeniden yorumlamaya çekiyordu. Acının ve kederin, kendine mutluluğu ve sevinci kardeş bulması ondandı… Hayat hiçbir zaman bizim öngördüğümüz bir kılıfa bürünmeyecekti. Biz olsa olsa, ona nasıl daha az acıyla, daha az sızıyla katlanırız onu öğrenmeye uğraşı verebilirdik ancak… Salpa balkonlarda, hayat dildi, biz söz… …
O diyecek, biz söylemeye çalışacağız…
FETİH DOĞRU