Evrensel ödeşme ezeli ve ebedidir
ÖDEŞME evrenseldir
’’’Birey ister inansın ister inanmasın görünmeyen bu yasalardan dolayı “külli bir adalet” mevcuttur.Son hükmü daima bu külli adalet verir.
Yine birey her zaman teftiş edildiğini bilmeli, bu teftiş sonucunda,bir gün yaptıklarının karşılığını göreceğini unutmamalı,ona göre hareket etmelidir.
“İnsan bir gün ölür, sanı kalır” diyerek son sözü yine Blaise Pascal’a veriyorum: “İnsan olmak istiyorsan, ölümden, hiçbir tehlike yokken, ve henüz ölüm ortalıkta dolaşmıyorken kork” (Düşünceler, s:189).’’ ALINTI
Evrendeki( eksiksiz )ödeşme ezeli ve ebedidir.
Hakikat alemi olarak tarif edilen bu alemde, tam bir ödeşne sözkonusudur.
Şeriat,yani yasal düzen vardır.
Küll’ün, ayrılmaz parçası Cüz, yani parça bütüne bağımlı olduğundan ve her varlık belli yasalar çerçevesinde ölçülü olarak yaratılıp yok edildiğinden, ille bir ödeşmeye tabidir.
Örneğin;sayılar içinde ilk çokluk kabul edilen üç,1+1+1=3 veya 2+1=3 ya da
1+2=3 üç olarak meydana getirilmiştir.
Üç, bu bileşenlerinin hakkını üzerinde varoluş nedeni olarak hep taşır.
Aklıselim sahibi herkes bilir ki üç, bir(şey)lerden oluşmuştur ve o ’birler’ aynı zamanda mustakil varlıktırlar. Üçü meydana getirmenin onurunu ve sorumluluğunu taşırlar.Üç eksilip yok olurken, nedenlerine eksiksiz geri döner.Alışın yerini veriş alır.
..................
Bu sıradan matematik kural her var oluşta aynen geçerlidir.Bazı kompleks yapılarda aklın sınırlarını zorlayan kurallar vardır.Ödeşmenin olmadığını zannettirir.Halbuki durum hiçte öyle değildir.’hiç bir şey yoktan var olmaz var olan bir şey yok olmaz’fizik yasaları mana aleminde de aynen geçerlidir.
Madde labaratuara indirilip gözlemlenebilir ve (madde akıl için)ikna sebebi olur.
Mana olarak değerlendirilen olayların labaratuarı ise gönül gözünün devreye sokulmasından sonraki kamil akıllardır.Böyle bir akla ulaşmış olanlara biz peygamber,nebi,rasul,veli ,alim arif gibi isimler vere gelmişizdir.
Onların bize bildirdikleri ise( inanmayı gerktiren) has bilğilerdir.Ancak maddi akıl, beş duyuya tabi olduğundan,doğuştan kalp ğözü açık doğmayanlar imanda zorlanırlar ve inkar yolunu seçerler.
Bunlar için Allah kur’an-ı keriminde, ’onların gözleri vardır görmezler,kulakları vardır ama duymazlar.Kalpleri mühürlenmiştir’ şeklinde açıklama getirir.
..................
Bu gönül gözleri ( kalp gözleri ) gömeyenler, ilahi adaleti de sezemezler.Halbu ki hem yaşarken hem de ahirette tam bir adalet vardır.Yine Kur’an’ın ifadesiyle,’zerre(atom)miktarı iyilik ve kötülük karşılığını bulacaktır’ifadesi yer alır.
...................
Nasıl almasın.Üç kendisi değil ki.Onu var eden ’bir’ dir.Kendini var edenden ne kaçması ne de hesap dışı kalması,(yaratılışı itibariyle) imkansızdır.
Günümüz bilimi ispatladı ki evrenden bir tek atomu çelip almak mümkün olsa,
(bu karşılıksız alış nedeniyle ) bütün evren kendi içine çökerdi.
...................
Bu ödeşmelerin bir kısmı helalleşmek,burada cezasını çekmek şeklinde oluşurken, bir kısmı malesef ahirete kalmak suretiyle buraya nisbetle daha ağırbir ödeşmeye tabi tutulacaktır.
Çünkü ;orada, ruh her şeyi buranın yetmiş katı , yediyüz katı şiddette hissederek yaşayacaktır.Cennet için bu bir ikramdır. Ancak ,kısa süreli bile olsa cehenneme uğrayacaklar için çok hazin bir sondur.
,Bunu bilenler gece gündüz mü’minler adına helalleşmelerine izin vermesi, tövbe etmelerine fırsat verilmesi için mevlaya niyaz halindedirler.
İmnsızların imana gelmesi için de aynı duayı soğuk gözyaşlarıyla karşıladıkları seher vakitlerinde akıtır da akıtırlar.Onlar hz rasulün yolunda (onun gibi ) alemlere rahmettirler.
....................
Onların duaları hürmetine bizler şımarık yaşamımıza devam ederiz.Çok ileri gidersek, toplu acılar çekerek uyarılırız.Başımıza gelen her şey yaptıklarımızın sonucudur.Feleğe sövmek şeytanın işidir.
Allah korusun.Zamana sövmekte öyle.
Bir hadis_i kutside ’zamana sövmeyin, zaman benim’buyurulur.
.......................
YAP
Yap be kardeşim…
Dilediğini yap hadi.
Kime yaparsın sanki.
Âlemde düzen hakça kurulmuş;
Yankı yapan yerde ünleyen gibisin.
Duyacaksın ille yankısını.
İster gönlünü al,
İster sat anasını.
Sarayönü -1976