- 1314 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÇİŞ ALETİNİN YÜZ GÜNÜ
Geçtiğimiz günlerde özellikle erkek kısmına yönelik yılda 100 defa seks yapma olayı gündeme geldi ki, gencini de yaşlısını da işin içine soktu. Bu konu erkeklerden çok kadınları daha da ilgilendirdi nedense. Yüz rakamını duyan zıpladı. Ayşegül Aldinç "Türk halkı bu işe çok meraklı görünse de araştırmalara göre yüzde 37 gibi ciddi bir bölümünün seks olmadan da evlilik olabileceği"nden söz ederek yatak odasına tahta ve tebeşir konulmasını öneriyor. Dilek Önder taklitlerden puan kırılacak mı, gençlikte haftada beşler ileri yıllara devredecek mi diye gönderme yapıyor güya. "Haftada beş mi? Günde beş bile oluyordu o yıllarda Dilek Hanım!.." diyeceğim, hemen zıplayacak. Seray Sever de evli olanlar için iyi bir öneri diyor. İşin uzmanı Haydar Abi (Dümen) bu kuralın sadece gençler için geçerli olduğunu söylerken, Selçuk Ural çalışan demir parlar manasında laf ediyor. Hemşo Kadir (Çöpdemir) haftada iki kez normal derken azgın olanlar da var. Bir nevi "Kart Zampara" meselesi. Örneğin Levent Abi (Kırca) haftada beş kez seks benim için normal derken, şöyle böyle değil basbayağı sallıyor gibi geldi. Çetin Altan ustamız ömür boyu 5500 den söz ederken yine yılda 100’e denk getiriyor çaktırmadan..
Bir erkeğin ortalama 65-70 yıl yaşadığını düşünürsek bu 24.000 veya 25.000 gün civarında yapıyor. Kamıştan su yürümenin yaşı ise on iki olduğuna göre 4800 günü düştük mü, geriye ortalama 20.000 gün kalıyor 5500’e böldüğümüzde 3.6 çıkar ki, bu da haftada iki defa, yılda yüz defa bisiklete binme durumunu ortaya koyuyor. Sonuçta çarşıyı karıştıran Dr. Mehmet Öz’ün dediği gibi yılda 100 defa meselesi doğru çıkıyor.
Burada sorulması gereken , neden yılda iki yüz değil de, (Levent Kırca’nın görüşü böyle, sanki sakatatçı esnafı gibi hafta sonları kapat, diğer günler aç) elli ya da yetmiş beş değil? Yılda yüz gün kuru fasulye yemek gibi bir şey. Kaldı ki bu konu bizim Türk toplumunda çok farklı algılanıyor. Erkekler için işlevi değil boyu önemli olduğundan TSE bile işini gücünü bırakmış ereksiyon halinde 16 cm olarak belirlemiş. Bu rakamı duyan mezuroyu kaptığı gibi sağ eline tükürüp el arabasına binerek ölçüm yapmıştır. On, on üç arasında olanlar Haydar Abi’nin kafasını şişirmişlerdir. "Abi benim ki 12 cm. Normal mi? Uzatmak için ne yapayım?" Bana böyle bir şey sormuş olsalardı "Ulan deyyus, zamanında domates, patates gibi yuvarlak-toparlak şeyler yiyeceğine hıyar, patlıcan, havuç, pırasa gibi uzun şeyler yeseydin de büyütseydin" derdim.
Bir de;Yılda yüz kez hep kuru fasulye mi olacak, arada bir taze fasulye olmayacak mı? diyenler var elbette. Ya da "Zamanında her haltı yerdin fağfir, şimdi çiş aleti oldun kâfir" diye hamam tasıyla önündekini dövüp sızlanan, sonra da "Gelsin bir tane 90-60-90’lık da haftada beş oluyor mu olmuyor mu görün bakalım"cılar da var..
Zamanında isterik bir kadın gazeteye ilan vererek günde 20 defa bu işi yapacak erkek aramış. Deneme tahtası olmamak için de belli bir miktar teminat yatıran tezgahın başına geçiyormuş. Sonuçta finali gören olmamış. Anadolu yiğitlerinden iri-yarı bir köy ağası da denemiş, ancak becerememiş. Yanında çalışan zayıf, kara-kuru genç biri de ağasına yalvarmış bu denemeye katılmak için. Ağa; "Hastir lan" demiş. "Bana bak, bir de kendine bak! Ben bu halimle beceremedikten sonra sen ne bok yersin ki?".. Genç diretmiş ağa karşı çıkmış. Derken ağa işçinin maaşından kesilmesi kaydı ile teminat parasını veriyor ve işçisini kadına gönderiyor. Genç işçi tezgahın başına geçiyor ve her defasında yatağın başucundaki karyolaya tebeşirle işaret konuluyormuş. Olay sonlara yaklaşırken genç, "Bak bu on dokuz oldu" deyince kadın "Hayır" demiş, "on sekiz".. On dokuz du, on sekiz di derken çıngar çıkıyor. genç işçi kızıyor; "Sil ulan hepsini ..na koduğumun karısı, baştan başlayacağım" diyor..
Allah ıslah etsin...