- 2308 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
ÇALIŞAN KADIN
Kadının iş hayatına girmesi çok gereklidir. Hem mali bir zenginlik kaynağı hem de toplum için bir zorunluluktur.
Çalışmak, iş üretmek ve tüketicilikten kurtulmaktır. Kadının bireysel hürriyetini kazanmasıdır. Buna herkesin hakkı vardır. Bir zorunluluktur hatta. Pek çok alanda kadının erkeğe karşı mahremiyetini gözettiğimizde kadının bu alanlarda hâkim olması mutlaka gereklidir. Polis, ebe, doktor, hemşire, öğretmen, terzi ve pek çok işte vazgeçilmezdir.
Kadın; zarif ve çekici bir çiçektir. Arıları da eksik olmayacaktır.
Taciz, şantaj ya da kandırılma ile açık ve gizli zinaya itilmesini önlemek gereklidir.
Çalışan kadın için bu tehlike çok daha fazladır. İş ortamları baştan çıkarılmaya da müsait ortamlardır.
Avrupa’da ki araştırmalara göre kadınların 0/0 33’ü işinde yükselebilmek ya da rahat edebilmek için hâkim makamda ki yönetici ile cinsel ilişkiye girmeyi kabul ediyormuş. Bu rakamlar kadınların itiraf edebildikleri orandır.
Bir o kadar da söylenemeyen vardır. Kadınların zina konusunda Avrupalı erkekleri hayli geride bıraktıkları bir gerçektir.
Erkek çekici değildir ve istese de parasız zina yapamamaktadır her zaman. Fakat kadın bu işi her mekân ve zamanda başarabilir. En çirkin kadın bile her gün yatacak pek çok erkek bulabilir.
Para yedirmek bir yana erkeğini sömürebilir.
Cinselliğini kullanarak avantajlar sağlayabilir.
Pek çok avantajlar sağlayan bu gibi bir üstünlük ve ortamın baskısı da kadınlara zinayı masum hatta çekici gösterir.
Yuvalar yıkılır ve evlilikler azalır. Nüfus artışı düşer hatta gerileme baş gösterir.
Kadının çalışması ile erkeğin çalışması bu nedenle farklılık arz eder ve daha fazla dikkat ister. Çalışan kadın kendini hâkim güç olarak görüp bazen kendi arzusu ile zinaya yönelir.
İhaneti önemsemez.
Çalışan kadın her hali ile değişime uğrar. Bu değişim olumlu da olur olumsuz da. İçinde olumsuzluk da barındırabileceği için bu değişime eğitim diyemeyiz.
Değişim, yatak dâhil olmak üzere kadının bütün hayatına yansır.
Tipi ve hormonsal sıvı oranları dahi değişir.
O artık kendisini tanıyamazken siz onu hala eski haliyle bilir ve düşünürsünüz.
Kadınlar çalışmasın mı?
Elbette hayır. Kadınlar çalışmalıdır. Sadece dikkatli olunmalıdır. Masumiyetin ortadan kalktığı anlarda kadının kaybı ile erkeğin kaybı aynı olmamaktadır. Kadınlar hayatını dahi kaybetmektedirler.
Kadının düşmanı çoktur.
Hele de kadın cahilse ne buldum delisi ve nefsinin esiri olur.
Kadınlar ihanetlerine bile duygu katıp daha derin yaralar açarlar.
Velhasıl çalışan kadın Mayın gibidir. Ne zaman patlayacağı bilinmez.
Çalışmayan kadınlar çalışanlara oranla daha az tehlikeye maruzdur. Ne yazık ki bu durum sosyal realitedir.
Eşini aldatan kadınlar da genelde iş arkadaşlarını daha sonra da binasındaki komşuları tercih etmektedirler.
Herkesin yaptığı en büyük hata da “bana bir şey olmaz” diye kendimize aşırı güvenmemizdir.
Herkese her an her şey olabilir. Dünya imtihan dünyası.
Zina yapmamak mı?
Zinaya yaklaşmamak mı?
İkisi aynı soru değildir.
Doğru olan herkesin nefis terbiyesi yapmasıdır. Nefislerimiz bize Allah olmak ister.
Bu nedenlerle çalışan kadının imtihanı herkesten zorludur.
Onların mahremiyetine büyük saygı duyulmalıdır.
YORUMLAR
Ya önce yorumlara bir bakayım dedim. Bir tanesi "Kadınlara iş verme, işsizlik biter" demiş. Öncelikle kadınlar işi "kazanıyorlar" Bütün sınavlarda erkeklerden daha başarılılar, çünkü azimliler. KPSS de buna dahil. Siz de çalıştırın kafanızı işsiz kalmayın. Hem kadınlar neden çalışmayacakmış, erkeklerin "seni oturduğun yerde bakıyorum" tarzı laflarına muruz kalmak için mi? Skandal çıkarmış...Tabi çıkar, erkek beyni kadını kendisine yardımcı eleman gibi algılamaya çok müsait. O yüzden "kadın" kelimesi bile farklı şeyler çağrıştırabiliyor onlara.
Engin Bey, iş hayatı tehlikelerle dolu haklısınız. Ama erkekler de hangi kadına musallat olacaklarını biliyorolsa gerekler.
Çalışan kadın sabahın nurunda evden çıkar. Çıkana kadar yaptığı işler: Çocuklarının kahvaltılarını hazırlamak, onları okula hazırlamak, okula bırakmak, servise ya da otubüse yetişmek.
Akşama kadar elinde çay bardağı gezen erkeklerin yapmadığı işleri yaparlar.
Akşamın karanlığında yağmur çamur itiş kakış servise ya da otobüse binerler.
Evde mutlaka eksik vardır. Markete uğramak gerekir. Onca yorgunluğun üzerine bir de eve kadar poşet taşırlar.
O evine vardığında apartmandakiler çoktan akşam yemeğini hazmetmiş hatta bir daha acıkmış olurlar.
Evde ilk durak mutfaktır. Önce çocukların dağıttığı sağ sol toparlanır. Sonra yemek yapılır. Yemek pişedururken, çocukların ödevlerine yardım edilir. Dersten sonra çocuklarla o günle ilgili sohbetler edilir. (Burada ana terbiyesi dedikleri görev de var)
Yemek yenir. Ortalık toparlanır. Çocuklar yatırılır. Tekrar mutfağa...Yarının yemeği yapılacak...
Bütün işleri bitirip eşiyle karşılıklı çay içme saati en erken 00.30... (Koca da yorgundur. İşten gelmiş tv'nin başına çöreklenmiştir. Ama kadın yorulmaz. Acıkmaz, susamaz, üşümez, üzülmez..." Kadın işten gelince kanepeye uzanıp elinde kumandayla kanallar arasında turlayamaz. Çünkü onun çocukları var...Çünkü annelik bir gendir. Ve babalık diye bir gen yoktur. O annelik geni -genelde- bir şeyi yapmadan önce insanın on kere düşünmesine vesile olur.
Şimdi böyle bir tempodan sonra, aklı zinada olan kaç çalışan kadın vardır bilmek isterim doğrusu. Hem bu fedakarlıkları yapan bir insan nasıl kendine çocuklarına eşine bu hakareti yapar?
Söylediklerinizin büyük bir kısmına bu yüzden katılamayacağım. Kafadan atmazsınız siz, demek ki hep o tarz şeylere şahit oldunuz etrafınızdaki çalışan kadınlarda. Ya da bir istatistik buldunuz bir yerden. Avrupa istatistiklerini baz almanız yanlış ama. Çok şükür ki henüz onlar kadar çirkefleşmedi aile yapımız.
Ama size net bir şekilde söyleyebilirim ki,
BİR KADIN EN ÇOK EVİNDE TACİZE UĞRAR!!!
Yine ses getirecek bir konuya değinmişsiniz. Bakıyorum da yorumlar da Ağyar abiyi anımsatır boyutlarda...
Saygılarımla.
aynur engindeniz tarafından 1/7/2011 12:06:54 PM zamanında düzenlenmiştir.
Engin Tatlıtürk
Olmaz diyemem ama sizden bu konuda bir yazı okursam sevinirim.
Önce yorumları okudunuz ve sonra benim cevaplarımı.
Siz de niye zinaya takıldınız ki?
Bu yazı bilimsek bir yazı değil. Üstelik sizin yanlış anladığınızı düşünüyorum.
Çalışan kadınlara dil uzatmadım asla. Kadınların ne yaptığını ne yapmadığını da biliyorum.
İş ortamından bahsettim.
Erkekler de iş ortamlarında pek çok şey yaşar. Ve ortamındakilerle yaşar.
Kime çalışmasın diyebiliriz.
Bir kadın en çok evinde tacize uğrar dediniz diye ev hanımları sizi suçlamalı mı?
Sadece sebep sorabilirler. Söylediğiniz doğru olamaz diyen de çıkar.
İnanan da.
Göstereceğiniz sebeplerin haklı olup olmadığına bakar ve yazınıza değer biçerler.
Kaldı ki yazımda çalışan kadınlar daha fazla tehlikeye maruzdur dedim.
Daha ahlaksızdır demedim.
Vakitleri olmuyormuş. Laf efendim.
İnsan istediği şeye vakit yaratır. Çocuğundan ve yuvasından bile keser.
Yeter ki istemesin.
Söylediklerimin hepsi doğru.
Hangi büyük kısmına katılmıyorsunuz mesela?
Çerçevesinden çıkarmadan bütünlük içindeki manasıyla katılmadığınız ve yanlış olduğunu güşündüklerinizi bana yazın.
Ya da doğruları bir aksi yazı ile siz yazın.
Lakin sizden ricam yazımı savunmaya geçmeden dikkatle bir daha okuyun.
Sanırım kaçırdığınız noktalar var.
Sizin dediğiniz görüşte olsam kadın düşmanı olmam gerek.
Evet kADINLAR isten çıksa işsizlik biter.
Fakat bu görüş yanlıştır. Kadın da dik durmalıdır.
Selam ve sevgiler.
Aynur Engindeniz
Kafesteki bir kuşla ormandaki bir kuşun başına gelebilecekler aynı olabilir mi? Elbette hayır. Yazınızı da her zamanki gibi son derece dikkatle okudum. Çok yazı okumam, okuduğumu da adam gibi ve at gözlüksüz okumaya gayret ederim. Asla feminist değilim. Hatta eski kafalıyım diyebilirim bile çekinmeden. Evet kadınlar pek çok konuda aciz varlıklar. Rabbim güle dikeni, kokarcaya kötü kokusunu, kartala pençesini, kaplumbağaya kabuğunu bahşetmiş kendisini koruyabilmesi için. Ama kadın güçsüz ve duyguları yönünden de naif ve tehlikeye açık. Kolay inanır, aldanır inanınca aldatabilir de belki...O yüzden erkeklerin hedefindeler her zaman. Benim katılmadığım nokta çok yazınızda. Neden derseniz genelleme yapmışsınız. Elbetet sizin saydığınız şekilde çok kadıncık var.
" Kadının çalışması ile erkeğin çalışması bu nedenle farklılık arz eder ve daha fazla dikkat ister. Çalışan kadın kendini hâkim güç olarak görüp bazen kendi arzusu ile zinaya yönelir.
İhaneti önemsemez.
Çalışan kadın her hali ile değişime uğrar. Bu değişim olumlu da olur olumsuz da. İçinde olumsuzluk da barındırabileceği için bu değişime eğitim diyemeyiz.
Değişim, yatak dâhil olmak üzere kadının bütün hayatına yansır.
Tipi ve hormonsal sıvı oranları dahi değişir.
O artık kendisini tanıyamazken siz onu hala eski haliyle bilir ve düşünürsünüz." Bunlar sizin sözleriniz. Apaçık genelleme yapmış, bütün çalışanları aynı kefede gibi göstermişsiniz. Bilinçli bir şekilde yaptığınızı düşünmüyorum. Tamamen haksız da sayılmazsınız. Kadın sosyal çevresi değişince elbette değişir. Ama bu " gözü açılır" gibi algılanmamalı. Öyle kadınlar var ki, yaşadığı ortamın çirkefliğini gördükçe "Keşke evimden dışarı çıkmasam" der. Ama bu her zaman mümkün olmuyor. Kadın çalışmak zorunda, bu devirde tek maaş hiç bir şey için kafi değil biliyorsunuz. Çocukların geleceğinden geçtik, evin geçimi için elzem artık eşlerin çalışması.
Çok eskidendi evine ekmek götürdüğü için eşini dışarıda sefil etmeden evi kendisi döndürdüğü için mutlu olan erkek. Şimdi -çok şahit oldum etrafımda- hazır yediği için aşağılanıyor kadınlar. Çünkü çalışan bayanları gördükçe erkeklerinde dünyaya bakışı değişti. Eskiden hanımını çaıştıran sayısı çok azdı. Şimdi çalışmayan sayısı az...
Zina konusuna takıldım çünkü yazınızda genelde "ahlaki" yönden değerlendirmeler var. Şiddet yok mesela, hakaret yok...
Yorumları yazıdan önce okurum hep nedense...Sebepsiz...
KADIN EN ÇOK EVİNDE TACİZE UĞRAR
Aynur Engindeniz
Koca tacizi, her türlü olabilir. Aynı zaman da kadın da kocasını taciz eder. Konumuz kadın olduğu için kadını ele alıyorum. Taciz sadece ahlaki sınırların dışına çıkmakla olmaz, sözlü, yazılı hatta alaycı bir bakış bile tacizdir. Hakaret, dayak, istemediği şeylere zorlama ya da kısıtlama tacizdir. Bir kadın bunu en çok evinde yaşar...
Yazı istemişsiniz, inşallah...Hafta sonu bu konuda ne biliyorsam ve ne hissediyorsam yazmaya çalışacağım.
Tekrar ediyorum, sizin kadın düşmanı gördüğüm falan yok, ailede erkek reisliğine inanan ve öyle olması gerektiğini düşünen bir kadınım. Ahlak eşiği düşük kadınlar elbette çok, ama bunu genele yaymak doğru olmaz, sizinde öyle bir niyette olduğunuzu sanmıyorum. Kadın çalışmazsa evet işsizlik olmaz katılıyorum ama,
Aynur Engindeniz
Keşke herkesin çok iyi erdemli hakkaniyetli dürüst, namuslu ailesine düşkün ve çok zengin bir kocası olsa da istemeyen kadın çalışmasa. Dışarının bütün pisliğinden muaf stresten uzak bir şekilde yuvasyla meşgul olsa. Ama hele bu zamanda hepsi bir arada olmuyor.
Ben çalışıyorum. İş saatlerim değişebiliyor memur olduğum halde. Eşim son derece sagıdeğer bir beyefendi. Çalışmamı istemiyor. Ama saygı duyuyor. Ben çalışmasam da evimiz geçinebilir çok şükür. O da aynen sizin gibi düşünüyor. Hatta bir ara bu yazınızı ona okutacağım. Eminim "sanki ben yazdım" diyecek :))
Çalıştığım yerde bir kez olsun rahatsız edilmedim. Ufak tefek şeyleri saymıyorum büyütmüyorum çünkü. Neden...Benim kendime ördüğüm bir kozam var. Oraya herkes dahil olamaz. İçine girecekler seçilidir. Kozanın dışında kalanlara vallahi günaydın bile demem. İşim olmaz. Çünkü ondan bana zarar gelebileceğini bilirim. Bütün kadınlar böyle davransa onları kim taciz edebilir acaba?
Neyse çok uzattım sanırım.
Tartışmaya açık güzel bir konu olunca, gevezeliğim tuttu. Molam da bitti zaten:)))
Saygılar Engin Bey...
Aynur Engindeniz
İnsan istediği şeye vakit yaratır. Çocuğundan ve yuvasından bile keser.
Yeter ki istemesin"
Ben kendimden biliyorum çalışan kadının vakitsizliğini. En sevdiğim meşgaleyi yani yazmayı bile herkesten erta kalan kısıtlı zamnaımda yapabiliyorum. Başkalarını bilmem. O yüzden genellemeye karşıyım. Herkes bir değil tabi. Sorumsuz kocalar var da soumsuz kadınlar yok mudur? Ama ben böyle gördüm çevremde de...Yani çalışan kadınların vakisizliğini...
Engin Tatlıtürk
Çalışmak, iş üretmek ve tüketicilikten kurtulmaktır. Kadının bireysel hürriyetini kazanmasıdır. Buna herkesin hakkı vardır. Bir zorunluluktur hatta. Pek çok alanda kadının erkeğe karşı mahremiyetini gözettiğimizde kadının bu alanlarda hâkim olması mutlaka gereklidir. Polis, ebe, doktor, hemşire, öğretmen, terzi ve pek çok işte vazgeçilmezdir.
---------------------------------------------
İlk paragraftan sonra kadının iş ortamlarındaki bazı nahoş durumlardan bahsettiğim için yazım yanlış mı anlaşıldı acaba?
---------------------------------------------
Kadın illa çalışmalı ve hatta bazı işler sadece kadınlar içindir adeta diyorum yazıda.
Neden kadınların en mahremine erkek eli uzansın.
Doktor bile olsa kadın doktorlar kadınlarla ilgili bölümlere neden hakim olmasın?
Kadınları neden yalnızca kadın polis aramasın?
Kuaförler, tuvaletler ve bekleme salonları bile bazen kadın erkek ayrılırken neden daha mahrem konularda neden kadınlar daha fazla gözetilmesin?
Bir ara bir fabrikada çalıştım. beş bin kişi çalışıyordu.
üç bini kadındı.
kadınların yarısı duldu. Pek çoğu da fabrikaya girdikten sonra eşlerinden ayrılmıştı.
Evli erkeklerle kırıştırdığı için işten atılanlar oluyordu.
Pek çok genç ve bekar kız da sadece arkadaş bulmak amaçlı girmişti işe.
Evli olup elemanlarının pek çoğu ile değişik zamanlarda çıkmış olan sorumlular tanıdım.
Pazar mesaisi diye arkadaşları ile toplanıp Çubuk'a pikniğe gidenler gördüm.
Ve bu pikniklerde kolalara votka katıp içen ve kavga eden eşekler tanıdım.
Yarı yolda servisten inen ve ayın bazı günlerinde işine gitmeyen kızlar gördüm.
Kazandığı parayı yakışıklı dostuna yedirenler gördüm.
Birlikte çalıştığı mesai arkadaşı bayana sözle ve temaslarla tacizi adet edinmiş şerefsizler gördüm.
Gözleriyle insan yiyen yamyamlar gördüm.
Mesai arkadaşının kocasını ayartan ve yemek salonunda binlerce kişi içinde boğuşan kadınlar gördüm.
Madde bağımlısı olanlar gördüm.
Hiç bir şey göründüğü gibi mükemmel değil. Hatta çok fena.
İyi insanlar olmasa dünya yıkılırdı elbette.
Kadın çalışmasın demiyorum asla.
Bilakis çalışmalı diyorum.
Sadece kadının çalışma ortamında mahremiyeti çok sıkı sağlanmalı.
Bu konuda kadına pozitif haklar tanınmalı diyorum.
Aynı fikirdeyiz ama tek paragrafta konuyu anlatman sanırım eksiklik yarattı.
Sadece siz değil başka kadınlarda bana sizin gibi yorum yaptı.
Kadın çalışmasa işsizlik olmaz cümlesi doğrudur. Evet iş alanı açılır.
Ama her doğru hakkaniyetli olmaz.
Her erkek çalışmasa yine işsizlik biter.
Fakat bu da adaletli olmaz.
Fakat imkanları çok iyi olan kadınlar çalışmasa da olabilir. Eğer sosyal güvencelerini almışlarsa. Yani üzerlerinde yeterince mal-mülk varsa.
Emin olun yine de kadın çalışmalı derim.
Çünkü bazı mesleklerde sadece kadın çalışsın kafasında olan biriyim.
Erkek doktorun yaptığı her şeyi bayan doktorlarda yapabilir.
Kadınlarla ilgili mahrem birimlere ben erkek doktor yetiştirmezdim.
Doktora bile mahrem olur. Daha yakınlarda hastasını eterle bayıltıp tecavüz eden diş doktorunu yazdı gazeteler.
Yapılabileceğin en iyisi mi yapılıyor şu anda?
Ahlaksız olanlara demir çerçeve de koysan engelleyemezsin.
Sözümüz onlara değil zaten.
Dilerim bunca izahattan sonra meramımı anlattım.
Bunca izha gerek kalmamalıydı.
O nedenle bu yazımı başarısız kabul ediyorum.
İlerde biraz daha toparlarım inşallah.
Teşekkür ederim.
Muhterem eşinize de sonsuz Selam ve sevgilerimi sunarım.
Hayırlı günler kardeşim.
Çalışan kadın ve zina arasında ki bağlantıyı kuramadım. Sanırım bu benim şahsi beceriksizliğim. Sizin nasıl böyle bir denklem kurabildiğinizi ise hayretle okudum. Yazının sonuna doğru bir toparlama varsa da...
Çalışan kadının bir tek negatifliği olabilir: Ayaklarının yere basması. Aile bütçesine katkıda bulunan kadın, daha bir söz sahibi olur. Evli ya da bekar, fark etmez, duruşu daha bir dik olur. En kaba tabiri ile; başı kolay ezilmez. Haksızlıklar karşısında susmaz. Konuşma hakkı vardır. Bağlı ve mecbur değildir.
Erkek - kadın ilişkisine gelince, yani zina olayına gelince, bu konuda çalışan / ev hanımı diye bir ayrım olabileceğini düşünmüyorum. Bu namus anlayışı yani SÜT ile alakalı bir olaydır.
Saygılarımla.
Eser Akpınar tarafından 1/6/2011 11:20:49 PM zamanında düzenlenmiştir.
Eser Akpınar tarafından 1/6/2011 11:21:33 PM zamanında düzenlenmiştir.
Engin Tatlıtürk
ab ve abd'de var.
Çarpıcı şekilde bu fark ortaya çıkar araştırırsanız.
Sütte değil ortamın olumsuzluğunda ve kadına kurulan baskıdadır.
Kadın sömürülmaktedir.
Üstelik ben ayrım yapmıyorum sadece iş yerlerinde kadına taciz olaylarının daha fazla olduğunu söylüyorum.
Ispatlamak diye bir derdim de yok.
İsteyen evde taciz daha fazladır der çıkar.
Çalışan kadın namussuzdur anlamı mı çıkardınız yazımdan?
Zina işin sadece bir tek sömürü kısmıydı.
Çalışan kadının nice sorunları var.
Siteden çıkmam lazım. Oğlum yatacak. Bilgisayar kapanacak.
Ziyaretiniz mutlu etti.
sevgiler.
Eser Akpınar
Belki ben yanlış anladım, belki siz yanlış ifade ettiniz? Bilemiyorum.
"Çalışan kadın kendini hâkim güç olarak görüp bazen kendi arzusu ile zinaya yönelir.
İhaneti önemsemez.
Çalışan kadın her hali ile değişime uğrar. Bu değişim olumlu da olur olumsuz da. İçinde olumsuzluk da barındırabileceği için bu değişime eğitim diyemeyiz.
Değişim, yatak dâhil olmak üzere kadının bütün hayatına yansır.
Tipi ve hormonsal sıvı oranları dahi değişir. "
Yorgunluktan gözü kocasını bile görmez deseniz, anlardım. Ama sizin ifadenizle kadın, tam bir ikiz yatak oluyor. Olmuyor mu?
İyi uykular, oğlunuza.
Engin Tatlıtürk
Fakat ikiz yatak olur demek istesem öyle derdim.
Giyim kuşamından arkadaş seçimine ve zevklerine kadar her halinde ve her tercihinde farklılık olur.
Olmaz diyen yanlış söyler.
Öğrenmeye başlar. Köyden şehire ine adeta. Birçok değişik insanla karşılaşır ve sosyalleşmenin gereği olarak etkileşmeye girer.
Bu kadar açık söylememe rağmen sizin kadar zeki bir insan bunları nasıl yanlış anlar.
Yorgunluktan kocasını ve çocuklarını da göremez. Fakat çok farklı hayatlar yaşayan insanları görür ve etkilenir.
Bu yazıya yorum yapan arkadaşlar içeriği hiç de sizin anladığınız şekilde anlamamış.
ben de o tarz anlatan cümle sarf etmedim, imada da bulunmadım.
Bilirsin ki söyleyeceğimi net söylerim.
Kesinlikle siz yanlış anladınız.
Kadınları suçlayıcı bir yazı değil bu. Onlara destek yazısıdır.
İş yerlerinde taciz yaşamıyan kadın var mıdır? Tacizin de şekilleri vardır.
Çeşitleri vardır.
Baştan çıkartılan kadın yok mu çalışırken? Ben fabrikalarda da çalıştım.
Ne yuvalar yıkıldı ve cinayetler işlendi.
Çalışan kadın fuhuşa daha meyillidir de denmiyor. Ortamı müsaittir ve baskı görebilir deniyor.
Yazı gayet açık.
Yazıyı atlayarak okumak modası var sitede. O zaman da çok şey kaçırılıyor.
Pek çok kere yazdım benim yazımı okuyan lütfen atlayarak okumasın diye.
Çünkü her şeyi aydınlatacak düğüm cümlesini bir kere yazıp geçebiliyorum.
Zina yapan kadın evde de yapar. Ev kadını da yapar.
Avrupa’da ki araştırmalara göre kadınların 0/0 33’ü işinde yükselebilmek ya da rahat edebilmek için hâkim makamda ki yönetici ile cinsel ilişkiye girmeyi kabul ediyormuş. Bu rakamlar kadınların itiraf edebildikleri orandır.
Bir o kadar da söylenemeyen vardır. Kadınların zina konusunda Avrupalı erkekleri hayli geride bıraktıkları bir gerçektir.
Erkek çekici değildir ve istese de parasız zina yapamamaktadır her zaman. Fakat kadın bu işi her mekân ve zamanda başarabilir. En çirkin kadın bile her gün yatacak pek çok erkek bulabilir.
Para yedirmek bir yana erkeğini sömürebilir.
Cinselliğini kullanarak avantajlar sağlayabilir.
Pek çok avantajlar sağlayan bu gibi bir üstünlük ve ortamın baskısı da kadınlara zinayı masum hatta çekici gösterir.
Yuvalar yıkılır ve evlilikler azalır. Nüfus artışı düşer hatta gerileme baş gösterir.
Kadının çalışması ile erkeğin çalışması bu nedenle farklılık arz eder ve daha fazla dikkat ister. Çalışan kadın kendini hâkim güç olarak görüp bazen kendi arzusu ile zinaya yönelir.
Kadın tehlikeye daha fazla yakındır ve onun mahremiyetini koruyacak ortamlar düşünülmelidir.
Benim eşim de çalışmaktadır.
art niyetli olmadığınızı biliyorum ama yazıyı çok yanlış değerlendir mişsiniz.
çünkü yazıdan asla sizin yorumunuz çıkartılamaz.
Bu saygısızlık olur ve her şeyden evvel kendi ailem de de çalışan kadınlar var. Onlar beni topa tutar.
yine de yorumunuz için teşekkür ederim.
Hatam kısa yazmış olmak olabilir.
Fakat uzun yazılar da okunmuyor.
Zaten herkes her şeyi biliyor ve çoğu zaman okumadan es geçiyor.
Zamanın darlığını hep vurguluyorum.
Okumaya da çoğu defa engel oluyor. Ya da baştan savma bir okuma ortaya çıkartıyor.
Hiç okunmamış yazılar günden düşüyor her gün.
Bana onca kıymetli zamanınızı ayırdığınız için tekrar teşekkür ederim.
Size değer veriyorum. Fikir ve eleştirileriniz önemli.
O nedenle yanlış anlaşılmak istemiyorum.
Selam ve sevgiler.
Eser Akpınar
Yazınızda, iffet ve zina üzerinde çok fazla durmuşsunuz. Ve bunu kadının çalışması ile çok fazla bağdaştırmışsınız. Yanlış anlamama sebep olan bu olabilir.
Şöyle diyelim: Sigara, kansere sebep olur. Ama her sigara içen illa ki kanser olmaz.
Sizinle, her zaman, ortak görüş paylaşmayabiliriz. Ama karşılıklı kendimizi ifade edebilmişizidr, her zaman.
Teşekkür ediyorum. Saygılar, selamlar.
Engin Tatlıtürk
Haklısınız.
Mükemmel bir mantık yürütme.
Her sigara içen ölmez ama sigara yine de sağlığa zararlıdır.
Değil mi?
Teşekkür ederim.
Sayfama şerefler verdiniz.
Allah'a emanet olunuz.
kadın nadide gül gibidir.....koklamasını bilmeli....yanlış olursa koklayanı araması elzemdir....dünyaya hep erkekler hakim olamazya......duyarlı usta kalemi kutluyorum...saygılar
Engin Tatlıtürk
Sayfama şeref verdiniz.
Sevgimle.
Günümüzdeki ekonomik şartlar kadının da çalışmasını gerekli kılmıştır. Gönül isterdi ki kadın evinde çocuğunu bakıcıya teslim etmeyip, kendi büyütmüş, bütün gün çalışıp, yıpramak yerine evinde kocasını sıcak bir şekilde karşılamış olsun. Tabi ki kadınlarımız çalışabilir, ama biz erkeklerin en büyük görevi onlara her anlamda koılaylık sağlamaktır, çünkü çalışan kadın evine geldiğinde işi bitmemiş olup bu kez de evinde çalışmaya devam etmektedir. İşin aldatma kısmına gelince bunun çalışan ya da çalışmayan diye ayırmak sanırım çok hakkaniyetli olmayabilir. Usta kalem yine önemli bir konuyu cesurca ve tam çizgisinde paylaşmış. Tebrik eder, saygılar sunarım.
nasya
Teşekkür ederim.
Sevgi ve selamlar.
Engin Tatlıtürk
Kusura bakma kardeşim.
Bir bilgisayar olunca yer değiştirmek gerekiyor.
Bu arada Nasya eşim olmaktadır.
Sevgiler.
Sanırım bu verileri araştırma yaparak elde ettiniz. Bir çalışan kadın olarak çoğu şeye katılamayacağım. Bu verilen sanırım yabancı ülkelerden edinilen istatistikler sonucunda hazırlanmış. Çalışan kadınların sıkıntıları çok fazladır.Ev ve iş hayatını iyi dengelemek gerekiyor en başta. Sonra çocukların sorumlulukları var. Onun dışında, bir insan önce kendine sahip olmalı. Dimdik ayakta durduğu sürece kimseden zarar görmeyecektir. Ancak bir şekilde olur, kendi de isterse. Güzel ve faydalı bir yazıydıı. Ha bu arada söylemeyi unuttum. Dünyaya bir kez daha gelme şansım olsa yine çalışmayı isterim. Saygılarımla
Engin Tatlıtürk
Eşimin açık bıraktığı linkten yanlışlıkla kendi linkim sanarak girdim.
Haaa. Bu arada eşimin de siteyi ara sıra ziyaret ettiğini açıklamış oldum.
Sevgiler.
Gönlünüz istemesede yine fatura kadına kesilmiş.Hela da çalışan kadına.
Kadın olmak tercihi olmadıgı gibi üstüne üstlük çalışan bir kadın ne demektir anlatamak oldukça güçtür.Güçtür diyorum çünkü iyi yada kötü herşey ondan beklenir..İki defa kadın olmayı gerektirir.Agır işçilik,sürekli kendinden fedakarlık,yanlış anlaşılmamak kendini yıpratmamak adına daha tedbirlik,iş ortamında da başka yerdede çirkin emellerle mücadele ve kazancına sahip çıkmak istediginde herşeyin tepetaklak olur.Onun insanlıgı ,gururu,hayat beklentileri bazılarının ya iki dudagı arasında yada yada kalemin ucundadır.Ama asla ucuz görülmemesi gereken bir ferttir.Hala kadın ve erkek,yada çalışan çalışmıyan kadın diye bahsi bile yapılabiliyorsa acı bir hal.Obir insan olarak neden nitelendirilmiyor yada degerlendirilmiyor.
Haddini,hesabını ve sorumlulugunu bilen,ar ve namusu önce kendisi için taşıyan insan<< yani çalışan kadın << iki kadın, bir erkek demektir bence.Her şeye ve her hale ragmen sorumlulukların üzerine kakalandıgı,ayakta ve dik kalması gerektigini bilen insandır çalışan kadın.Ve gerçekten kendinde yoksa kötü emel sahiplerinin özenerek,kıskanarak ve gücüne zekasına dile getiremeden hayran kalanların kedinin cigere baktıgı gibi bakmakla yetindikleri güzelliktir çalışan kadın.Ana ,bacı, eş ve evlattır hemde çalışan kadın.Eger toplum fertleri biraz sag duyu sahibi olsalar kendi yakınlarınında aynı çirkin yaklaşımlara maruz kalabilecegini düşünerek kendilerin firenlemeyi bilirler ve o çalışan kadınlarla boy ölçüşmekten vaz geçip yanında omuz omuza hayat mücadelesi verirlerdi.Onlarda arkada kalmasını yada önden gitmesin isteyen yok.Mücadeleye eşit şartlarda hazırlar çünkü.
Engin Tatlıtürk
Siz yazıyı değil yorumları okuyup aldanmış olmayasınız.
Bu yazı kadını dışlayan değil kucaklayan ve savunan bir yazıdır.
Fatura denilecek hangi cümle var ?
Benim eşim de çalışıyor. Kızım da çalışacak elbette. Gelinim de büyük ihtimal çalışan bir kadın olacak.
Eleştiriler kızmam asla.
Fakat bana hatalı bulduğunuz ve tenkit ettiğiniz yeri belirtmenizi beklerim.
Eleştirinizin haklılığına katılmıyorum.
Pekiyi siz hangi fikirlerime katılmıyorsunuz?
Eksik ya da yanlış olan ne? :)))
Sayfama ziyaretiniz ve yazıma yaptığınız yorum için teşekkür ederim.
Selamlar.
sergül kandemir
sayın engin bey... kusura bakmayın ama sizin evinde oturarak kocalarını aldatan kadınlardan haberiniz yok galiba. üzülerek yazdıklarınıza katılamıyacağımı belirteceğim. bu vicdan ve allah korkusu meselesi. bu işin de kadını erkeği çalışanı çalışmayanı diye ayrılamsı mümkün değil. tamamen maneviyat nefs olayı. tabi en önemliside allah korkusu. allah kimseyi yoldan ayırmasın...kadınıda erkeğide...
Engin Tatlıtürk
Ayrıca mesele aldatma da değil.
Kadının iş hayatında olmasının gerekliliği ve hak ettiği saygın ortamın hazırlanması konusudur.
Yazım tamamen bunu savunuyor.
Yoksa siz aksini mi iddia ediyorsunuz.?
Yazımdaki hangi cümleye katılmadınız?
Kadını rencide edecek ya da ayrımcı ne var?
Bütün söylediklerine katılırım. Aslında aynı fikirdeyiz.
Ben ev hanımlarını savunmadım ya da bir ayrım için yazmadım.
Sanırım yazıyı atlaya atlaya okudunuz.
Sayfama ziyaretiniz ve nazik yorumunuz için teşekkür ederim.
sevgi ve selamlar.
SEVİLAY DİLBER
Engin Tatlıtürk
ÜRETİM ARAÇLARINI VE MODERN MAKİNELERİ DE ATSAK KENARA İŞSİZLİK YİNE BİTER.
MÜHİM OLAN DOĞRU BİTMESİ.
HAKSIZ MIYIM?
SAYFAMA ŞEREF VERDİNİZ.
SAYGI VE SEVGİLER.
Değerli Kardeşim,
Toplumsal olaylar hakkındaki tahlilleriniz ve tedavi önerilerinize katılıyorum.
Bu kadar düşünceli ve yaratıcı ,aynı zamanda "kaygı duyan" bir insan olduğunuz için sizi kutluyorum.
İfadeleriniz çok güzel ve yerinde olmuş.
Teşekkürlerimi arz ederim.
Selam ve saygı ile.
Engin Tatlıtürk
SEVGİ VE SAYGILAR.