- 835 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sonuca Götürmeyen Hırs
Tüm amaçları dünyayı yaşamaya yönelik olan kişiler ölümü unutur, ölümden sonraki yaşantıları için hiçbir hazırlık yapmazlar. En büyük amaçları, imkanları elverdiğince iyi bir yaşam sürmek, burada geçirdikleri her anı kendilerince en iyi şekilde değerlendirmektir.
Gerçek şu ki bunlar, çarçabuk geçmekte olan (dünyay)ı seviyorlar. Önlerinde bulunan ağır bir günü bırakıyorlar. (İnsan Suresi, 27)
Allah’ı unutmuş olan inkarcılar yaşamları boyunca böyle bir çaba içindedirler, ama ayette ifade edildiği gibi bu dünyanın önemli bir sırrı vardır; dünya hayatı çok çabuk geçmektedir. Dünyaya bağlananların unuttukları, düşünmeye yanaşmadıkları, hatırlatıldığında kaçtıkları bir konudur bu. Ancak ne kadar kaçmaya çalışsalar da hiç değişmeyecek bir gerçektir.
Böyle bir kişi, çaresi olmayan bir ‘tatminsizlik’ duygusu içinde yaşar ve yaşamının her anında farklı isteklere kapılır. Bu isteklerini elde etmek için de büyük bir hırsla çalışır; bunlar için olmadık şeyleri göze alır. Çevresinde bulunan insanları hatta ailesini ve yakınlarını kırmayı bile göze alabilir. Ancak istediğini elde ettiği an o ‘büyü’ bozulur; müthiş arzuladığı şey her ne olursa olsun önemini yitirir. Sanki onu elde etmek için günlerce, aylarca, yıllarca kendisi uğraşmamıştır. Elde ettiğiyle tatmin olmayan nefis hemen bir başka isteğin peşine düşer; bu kez hırsla onun peşinden koşmaya başlar; ta ki onu da elde edene kadar…
İnkarcı insanın dünya hayatında mala, mülke, kısacası çevresinde gördüğü şeyleri elde etmeye karşı duyduğu bu hırs ölünceye kadar durmaksızın devam eder. Hiçbir zaman elindekilerle yetinip mutlu olamaz. Çünkü istediği şeyleri Allah’ı razı etmek için değil, sadece bencil tutkularını razı etmek için istiyordur. Ve sahip olduğu her şey onun kibrini ve büyüklenmesini artırmaktadır. Kuşkusuz Allah, dünya hayatında bu derece azgınlaşıp nefsinin peşi sıra sürüklenenlerin huzurlu bir ruh haline sahip olmalarına izin vermez.
Birçok Kur’an ayetinde de bildirildiği gibi rızkı veren yalnızca Allah’tır. Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın. Onun karar (yerleşik) yerini de ve geçici bulunduğu yeri de bilir. (Bunların) Tümü apaçık bir kitapta (yazılı)dır. (Hud Suresi, 6) ifadesinden anladığımız gibi ‘kendi rızkını taşıyamayan canlıların’ rızıklarını da Rabbimiz verir. Örneğin, kuş havada uçar, Rabb’inin lütfettiği rızkı bulur. Yalnızca insan rızkını kendi kazandığını düşünür. Kişi rızkı kendisinin kazandığını düşündüğü için, kendinde güç görür, çalışır, yorulur… Oysa Allah rızası için çalışan samimi insan yorulmaz…
Bu kimselerin bir başka yanılgısı da, Allah’ın denemek amacıyla kendisine verdiği güç ve imkanı kendisinde olan bir üstünlükten dolayı ‘hak ettiğini’ sanmasıdır. Oysa tüm insanlar sadece Allah’ın kullarıdır ve O’nun katında hiçbir şeyi ‘hak etmiş’ olmazlar; insanlara verilen herşey, yalnızca Allah’ın bir lütfudur. Bunun farkında olan insan, Allah’ın verdiği nimetler karşısında azgınlaşmaz, şımararak sevince kapılmaz; sadece Allah’a şükreder ve bu şükrün sevincini yaşar.
Yüce Allah, dünya hayatındaki zorlukları aşmanın ve gerçek mutluluğu yaşamanın yolunu gösterdiği halde, bile bile yüz çeviren insanlar yalnızca ‘kendilerine zulmederler’.
Kur’an’da da insanların okuyup ders çıkarması amacıyla, helak edilen birçok kavmin kıssaları anlatılır. İnkarda direten bu kavimler hiç beklemedikleri anda azapla yakalanmış ve bir çoğu da yeryüzünden silinmiştir. Ne övünülen servetler, ne servetleri ile övünen insanlar, ne de hiç bitmeyeceklerini sandıkları yaşamları kalmıştır.
Yüce Allah bu örnekleri verir ve dünyaya tutkuyla bağlı olanları sonsuz merhametiyle uyarır. Bunlardan öğüt alabilenler, Allah’ın hiçbir olayı asla boşuna yaratmadığını, her an daha şiddetlilerini yaratmaya güç yetirdiğini anlayabilirler. Yalnızca imtihan amacıyla yaratılmış olan dünyayı gerçek yurt edinenler, kayba uğrarlar; kazançlı olanlar ise öğüt alıp ders çıkaranlardır.
Fuat Türker, Sivil Düşünce
YORUMLAR
Amenna ve Saddaknaa...
Ne denir doğru söze !!
Fakaaattt...
İşte FAKAT !!!
Bunları dilinden düşürmeyen ne evliyalar gördük..
Ellerine geçirdikleri ilk fırsatta malı götürdüler..
Bir çoğu eşlerini kapı dışarı etti de sekreterlerinne gün doğdu.
İnanmıyorum Hocam !
Ben inanmıyorum !!!
Gözlerimin önünde devleti soyanların yalanlarına.
Söylediklerine İNANMIYORUM.
Bilmek yapmak değildir.
İnanmak Bilmek ve yaşamak değildir.
İlla YAŞAMAK.
İlla HAYAT .
Dinini ihalelerden uzak tutan çalgıcılara inanmıyorum.
İnancını yaşam alanına sokamayanlara inanmıyorum.
Başörtülü insanın haklarını savunduklarına..
Başörtülülerin de insanlığın haklarını savunduğuna inanmıyorum.
.
Allah kelamına amenna...
Peygamder sözüne amenna...
Yaşananlara itirazım var.
Yapılanlara...
Selam ve dua ile.
erolabi tarafından 1/6/2011 10:51:42 AM zamanında düzenlenmiştir.