- 1040 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İletişim ve Şiir
Unutma,sevişmek gibi bir şeydir şiir yazmak;
duyduğu tadın paylaşılıp paylaşılmadığını hiç bilmez insan
C. Pavese
Çağdaş anlambilim için bütün sanatlar bir dildir. Dilin ise olmazsa olmaz temel işlevleri vardır. Prag dilbilim okulu araştırmacılarından R. Jacopson bu temel işlevi altıya ayırır ve altı işlevden biri de “şiirsel işlev”dir. Bu işlev ise dilde yer alan iki temel düzenlemeyle (seçme ve birleştirme) sağlanır. “Seçme”de, anlatılmak istenen kavramın doğrudan bağlı olduğu gösterge, dilin şiir işlevi söz konusu olduğunda fazla önemli değildir. Asıl önemli olan, benzer ya da ilişkili bir başka göstergeden yararlanılmasıdır.
Bu şiirsel işlev yalnızca şiire özgü değildir. Sözel ve yazısal bütün diller için geçerlidir ve bu işlev aynı zamanda dinleyicide/okuyucuda bir duygunun, beğeninin, hazzın ya da değişik tasarımların oluşmasını sağlayan özel bir iletişim biçimidir. Bu özel iletişim biçimi de Goffrey N. Leech’e göre “dilin estetik işlevi”nin ürünüdür.
Dilbilimde sözcükler, temel, yan ve değişmece anlamlar gibi ayrımlı anlamlar taşır. Aynı şey tümce için de geçerlidir. Bu ayrımlı anlamlar doğru seçme ve birleştirme ile kurulduğunda etki gücü yüksek anlamlar oluşturur. Etki düşüncesiyle yola çıkıldığında, dinleyiciyi ya da okuyucuyu duygulandıran bir de “etkileyici anlam” ortaya çıkar ki dilin uyumduyusal(estetik) işlevini ya da “şiirsel işlevini” gerçekleştirmesinde önemli bir payı vardır.
İşte şiir dili, bu özel iletişim biçimini, yani dilin uyumduyusal işlevini gerçekleştiren önemli bir anlatım biçimidir. Bu nedenle şiirin de bir iletişim aracı ve bir iletişim biçimi olduğu söylenir.
Birçok dilbilimciye göre şiir dili “dil içinde ayrı bir dil”dir. Jean Cohen bunlardan biridir ve şöyle der: “Özel bir iletişim görevini yerine getirmeye yarayan özel bir dil.” Pasner için ise: “Şiirsel iletişim, estetik işlevi olan dilsel iletişimdir; bu nedenle şiir, estetiğin bir yan alanıdır.”
Eğer bir şiir yazıldıktan sonra yayımlanıp okura ulaşıyor, yani şairle okur şiir aracılığı ile buluşuyorsa; bu şairde bir şey anlatma, okurda bir şey anlama yani karşılıklı iletişim kaygısından, beklentisindendir. Celal Soycan’ın dediği gibi: “Her estetik kurgu, farklı da olsa, yeni bir iletişim arayışıdır. Gerçekliğin yeni biçimi, kurgulayanın öznel gerçekliği olsa da, o öznelliğin tutarlı ve uyumlu bir bütünsellik içinde sunumu, onun ortak toplumsal bilinçle ilişkisi istemini ele verir.”
Bu iletişim, günlük yaşamın düz, sapmasız, dolayımsız, tasarımsız, doğrudan iletişimi değil, sanatın ve özellikle şiirin kendine özgü uyumduyusal(estetik) iletişimi olabilir; ama bu şiirsel edimin ereği iletişimdir. Günlük yaşam dilinde anlatılanla, anlaşılanın aynı olması, örtüşmesi istenir; oysa şiirde böyle bir şey söz konusu değildir. Anlatılan şaire, anlaşılan okura özgü olabilir; hatta anlaşılan her okur için ayrımlı, her okurun kendine özgü olabilir. Çoğu kez de bunun böyle olması yeğlenir. Bu, şairle okur arasındaki iletişim isteğini ve ereğini engellemez. Bu iletişim biçimindeki gösteren-gösterilen ilişkisi günlük yaşam dilinden bir adım ötede kurulan bir ilişkidir. Günlük yaşam dilindeki gösterilen, çoğu kez şiir dilinde gösteren konumuna düşerek, herkese göre değişen gösterilenler üretilir. Bu değişken gösterilenlerin karşılıkları genellikle nesnel karşılıklar değil, olgusal, tasarımsal, imgesel karşılıklardır. Bu tür iletişimin, günlük yaşam dilindeki iletişimden ayrı olarak sahip olduğu etki gücü ve lezzeti de burada yatmaktadır; bu da şiirin varlık nedenidir. Aynı zamanda şiirin tüketilemeyen, durmaksızın çoğalan bir üretim olmasının da nedenidir bu.
Adnan ACAR
(Şairçıkmazı Nisan 2004)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.