- 842 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Ampul Vicdanları Aydınlatabilir mi?
Vicdan ahlâki açıdan, insanın doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayırt etmesini sağlayan içsel bir sestir. Kişiyi yanlış ve kötü bir eylem yaptığında uyarır, hatta kınar; yapılan hareket iyi ve doğru ise takdir eder.
Erdemli insanlar yaptıkları bir haksızlık sonucunda yıllarca vicdan azabı çekebileceklerini bilirler. Vicdan azabı, kişiyi rahatsız eder. O nedenle kişi yanlışını düzelterek vicdanen rahatlamaya çalışır. Bu bazen mümkün olur, ama bazen de yanlış düzeltilemediği için ömür boyu acı çektirir.
**
Ampul ise hepimizin bildiği gibi bir aydınlatma aracıdır. Karanlıkta görmek istediklerinizi size gösterir.
Son yıllarda bu aydınlatma aracı çok sık kullanılır oldu.
Bazıları ampullerini yakarak bütün Türkiye’yi aydınlattıklarını zannediyorlar.
Onların ampullerinin aydınlattığı Türkiye’ye bir bakalım:
-Lüks arabalar caddelerde dolaşıyor.
-Boğazdaki pahalı lokantalarda, eğlence yerlerinde boş masa bulamıyorsunuz.
-Şaşalı açılışlarda devlet büyükleri kurdelalar kesiyor.
-Havai fişekler yerli yersiz patlatılıyor.
-Tatil yerleri hınca hınç dolu.
-Milyon dolarla ifade edilen rezidance’lar daha temeli atılmışken müşteri buluyor ve satılıyor.
-Havuzlu villa artık ihtiyaç olarak kabul ediliyor.
-Yurtdışına uçakla gitmek için haftalar öncesinden yer ayırtmak gerekiyor.
-Lüks mal satan mağazalar ve AVM’ler giderek çoğalıyor.
-Televizyon kanallarında vur patlasın, çal oynasın programları en çok rayting alıyor.
Bir de ampulün aydınlatmadığı “öteki Türkiye’ye” bakalım:
-Emekli ve memurlar açlık sınırında yaşamaya çalıyor.
-Milyonlarca insan bir öğün bile yemek bulamıyor.
-İşsiz babalar çocukları fark etmesin diye sabahleyin işe gidermiş gibi evden çıkıyorlar, bütün gün iş arıyorlar; akşam eli boş dönüyorlar.
-Anneler birkaç torba kömür, bir koli gıda maddesi veya üç-beş lira yardım alabilmek için vakıfların, belediyelerin ya da yardım kuruluşlarının önünde sabahtan akşama kadar kuyrukta bekliyorlar. Yardım dağıtılıken ortaya çıkan izdiham nedeniyle bir çoğu eziliyor, ayakları kırılıyor; ama onlar bu tehlikeyi de göze alıyor; yeter ki bir şeyler verilsin…
-Kırk milyon kişinin bankalara borcu var.
-İcra takibine uğrayanların tam sayısını bilen yok.
-Esnaf, işsiz hatta iflas etmiş işyeri sahibi birçok insan son çare olarak intiharı görüyor.
-Güneydoğu’da ayaklanma provaları yapılıyor. Küçücük çocuklar geleceğin militanları olarak yetiştirilmek üzere polisle çatıştırılıyor. Polis kendilerine taş atan çocukları ve ailelerini anonslarla uyarıyor; bazen şeker ve top dağıtıyor. İlk başta şeker ve top dağıtma caydırıcı olurken, şimdilerde çocukları artık bu uygulama da kandıramıyor. Güneydoğu’da oldukça yumuşak davranan polis, nedense üniversite öğrencilerine aynı hoşgörüyü göstermiyor ve bu gençlere copla cevap verebiliyor.
-Bölücü söylemler meclis çatısı altında bile dillendiriliyor.
**
Saymakla bitmez. Ama daha fazla iç karartmadan burada keselim.
Zaten bunların hepsini herkes biliyor; ama “bilmiyormuş” gibi yapıyor. Üç maymunu oynamak moda oldu ya…
Bilim adamları, sosyal bilimciler, eski bürokratlar, sivil toplum örgütleri, eli kalem tutanlar, siyasi partiler, ağzı biraz laf yapanlar ve hepsinden önemlisi vicdanı olanlar; susmayın, toplumsal tabakalar arasındaki her geçen gün biraz daha açılan uçurumu görün ve ampulün aydınlatmadığı öteki Türkiye’nin ışığı da siz olun!
YORUMLAR
Sanırım sen başka dünyada yaşıyorsun....bu hikayelere sen bile inanmıyorsun..etrafımda son 7 yılda tıpkı senin gibi herşeyi bildiği halde siyasi partisinin hezimetlerini bastırmak için akı kara gösterenler var.....
-Evinin 2. katını yapıyor.
-Yaylaya yaylalık ev yapıyor
-Son model araba alıyor..
-Eve internet ve bilgisayar
-Her odaya klima
-beyaz eşya ve mobilya yeniliyor...
daha neler neler..ama ne yapıyor bu adam hükümete sövüyor.....
bence haklı bu millete bu kadar iyilik yaramaz...bu milleti eskiler gibi soyacaksın aç bırakacaksın vermeyeceksin...bak o zman ne kıymete biner...
nankörler az sayıdadır ve ölçü değildirler...doktorlar serbest bırakın diye tavsiyede bulundular sadece...
Ömer Faruk Hüsmüllü
Aklı paklı ve de taraflı yorumunuza teşekkür ederim.
Ben hikaye yazmadım. Öyle olsaydı "hikayeler" bölümünde yayınlardım. Ama siz kısacık güzel bir hikaye yazmışsınız.
Saygılarımla.