O... Çocukları...?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
2 ocak Pazar
2011 bugün
Yeni yılın ilk günleri
Oğlum Ata ve eşim Zuhal Ankara’daki dede evine ziyarete gittiler.
Ben elimde kumanda aleti kanaldan kanala dolaşırken bir yandan da internette çalışıyorum.
Önce gazete54 deki haberlere baktım sonra okuyucu yorumlarına , e-maillere,
Gazeteleri okudum.
Ancaaak içimde bir sızı var ki o şu;
Ankara’ya ben de gideydim
Gideydim de Kızılay’da ,Kavaklıdere’de , Botanikte , Kuğuluda yada Estergonda , Samanpazarı’nda fink mi ataydım ?
Hayır .
Dün yapamadığım ama bugün yapma şansı bulabileceğim bir şeyden mahrum kaldığım için sızlıyor içim.
Ulucanlar….
O … çocukları başlığı ise Ulucanlar işkencehanesinin soğuk taş duvarlarının kulağıma fısıldadığı iki sözcük.
Yani ben koymadım o başlığı taş duvarlar koydu, taş duvarlar kustu…?
30 yıldır ajans haberlerini süsleyen Ulucanlar.
Dün önünden bile geçirmedikleri Ulucanlar.
Bir coşku var içimde bu gün kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Açılıyor hayal pencerelerim
Hafif bir rüzgar gibi süzülüyorum
Kekik kokulu koyaklardan aşarak
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
Bir çeşme başı arıyorum
Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum
Zikre dalmış her şey
Güne gülümserken papatyalar
Dualar gibi yükselir ümitlerim
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz peygamber çiçekleri toplarken
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum
Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
Durun kapanmayın pencerelerim
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk, üşüyorum…
Diyen Muhsin Yazıcıoğlu’nun kan kustuğu Ulucanlar.
bugün pazar.
bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
toprak, güneş ve ben...
bahtiyarım...
Diyen Nazım Hikmet’in toprağın karalığını ve gökkubbenin maviliğini görememenin dehşetli hüznünü duyduğu Ulucanlar.
Bülent Ecevit , Erdal Eren , Deniz Gezmiş , Necdet Adalı , Fakir Baykurt , Mustafa Pehlivanoğlu , Muhsin Yazıcıoğlu , Yusuf , Hüseyin , Ahmet , Mehmet , Ali , Veli ...
Yağlı urgan…
Votkalı kola içirilmiş gardiyan…
Aynı ranzada ayak baş yatan canlar…
Acı tütün…
Soğuk ve ıslak beton…
Karanlık…
Şerefsizzzz….
Vatan hainleriii…
İbnelerrrr…
Anasını s…. tikleriiiimm….
O… çocuklarııı…
Komünistleeeer….
Dinsizleeeer…
Alalahsızlaaaar…
Ölüüüüm.
Telaş…
Afff…
Darağacı.
Onbaşı geliyoooor..
Piçleeeeeer…
Taş duvarlar…
Hücre…
Yandııım…
Öldürün beniii…
Jilet…
Dipçik…
G3…
Şeftali sokak…
"ben bir duvarım hiç güneş görmedim
sen hiç güneş görmemiş bir başka duvar
yüzümüz benek benek tahta kurusundan
ve sinemiz baştan başa ak üstünde karalar
- kelepçeden kahroldu kahroldu bileklerim
- sıyrılıp çıktım artık ölüm korkusundan
- dilim dilim sırtımdaki yaralar
ben demirbaşım sığır siniriyle dayak yedim
biz de duvarız dinliyen duyan düşünen duvarlar
bizim kucağımız terkedilmiş bir yatak gibi kirli soğuk
ve bizim kucağımızda kasırgalı insanlar " A.İ
Memlekete zararlı diye;
çoğu eline silah almamış insanların tıkıldığı , onbaşının krallığının hüküm sürdüğü memleket .
Ulucanlar.
Bunu isterdiniz değil mi , kör, sağır, lal , topal , otoriteye boyun eğen ,celep kaldırdı mı sopasını hizaya giren koyunlar. Buydu değil mi arzunuz ?
Gideydim.
Gideydim de kelepçeyi taktıraydım ellerime , prangayı ayaklarıma , beynime giren bir tornavida soğukluğunu hissettirecek olan kulaklığı, kulaklarıma …
Gideydim, keşke gideydim…
Ulucanlara
İbrahim Erol
gazete54.com
2 ocak 2011 Pazar
YORUMLAR
memleketim üzerinde yazı tura atar gibi oynanan ve o oyun sonunda hiç kılı kıpırdamadan heba edilen canlar...
yerle yeksan edilen yürekler.
bozuk para görülen ve çokta kolay harcanan değerler...
kulpu kırıklığına aldırmadan etrafına kulp takan kulpsuzlar....
daha nasıl anlatılır bu?
kalemine yüreğine sağlık kalemkar.kalemine yüreğine sağlık....
Memleket gerçeklerini irdeleyenler neden sevilmez! Bir kez daha gördüm bu yazıda bu sevilmezliği!!!
Korkuyorlar memleket gerçeklerini kusan yazılara yorum yazmayı! Olur ya; hadi ergenakoncu falan filan diye yorum yazanları tutuklarlarsa ne olacak (!) ?
Kardeşimi yürekten kutluyorum. Memleket yüreklime selam olsun uzaklardan!
"İnsan ırkının eğitimini sanki gardiyanlar ve cellatlar yönetiyor gibi görünüyor! " Nietzsche.
Kimisi (ki bence çoğu) üstün başarı ile bitirdiler eğitimlerini. kimisi (çok azı) sınıfta kaldı; Nazım Hikmet gibi, Deniz Gezmiş gibi, Ahmet, Ali, Veli gibi...
ve İbrahim Erol gibi...
Teşekkürler saygılar İberata.
İlyada odyssiea tarafından 1/4/2011 9:13:40 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ulucanların hemen dibinde büyüdüm.
Sadece görüş günlerinde sıraya giren ziyaretçileri hatırlıyorum.
Duyamadım.Duymadım feryatları.
Utandım.
Akan gözyaşları destanlaştırılacaktır elbette.
Teşekkür ederim sevgili eşim.Mutlaka okuyacağım yaşananları.
Sevgili iberata sana da teşekkür ederim duyarsız kalmadığın için.