- 1783 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Düşene Bir Tekmede Bizden!
Vurun efendim vurun düşene bir tekmede siz vurun!
Sözünü toplum içerisinde hemen-hemen hepimiz duymuşuzdur, yenilmişe, zayıflara, mazlumlara, hataya düşmüşlere vurmanın, kitlelere doğal hatta çekici geldiği bir asırda yaşıyoruz. Bu psikoloji ile yetişen insan kitleleri bu saymış olduğum kesimlere vurdukça kendini daha güçlü hissederek onları soyutlamaya başlayarak dışlarlar.
Kendi değerlerine yabancılaşmış bir milletin uydurduğu bu ve benzeri sözler ile düşeni kaldırmak, darda kalana yardım etmek, vicdan sahibi olabilen insanlara has bir özellik taşır iken toplumsal ilkelerden yoksun düşmüş bir millet olmuşuz!
El-emr-i bi’l ma’ruf ve’n nehy-i ani’l münker farziyetini unutmuşçasına sorumluluk duygusundan yoksun bir milletin, sorumluluklarını unutmaları ve düşen kim olursa olsun desteklemeyip kendi içlerinden dışlamaları yozlaşmış olan ahlaksız bir toplumun oluşmasında en büyük etkenlerdendir.
Duyarlı bireylerin toplumsal olaylara sessiz kalmaları, vukuu bulacak olan olaylarda sorumluluktan kendilerini alıkoymalarına ne yazık ki imkân sağlamayacağı gibi asıl sorumluların kendileri olduklarını bilmeleri gerekli kılacaktır.
Öyle acayip bir millete dönüşmüşüz ki! Akraba, eş ,dost, saygı, sevgi, şefkat, merhamet, gibi bireysel ve toplumsal ne var ise tarihe gömerek nemelazımcılık anlayışı ile gelişen olaylara duyarsızlaşarak, toplumsal yıkımların daha da hızlanmasına sessiz kalarak aynı toplumun fertleri olarak bu yıkıma ortak olmaktayız…
TV haberlerinde dikkatimi çeken toplumsal yıkımlardan beklide en önemli olanı ailevi sorunlara yönelik şiddet uygulamalarına en yakın olan komşuların dahi sessiz durmaları ve gelişen olaylar karşısında aman bizene ne yapıyorlarsa yapsınlar bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın Yahudileşme mantığı ile hareket edilmesi…
Allah rızası kavramının sen onu geç söylemine dönüştüğü, anlam kaymasına uğradığı hayatımızın ne anlama kaldı ki yiyoruz, içiyoruz, yaşıyoruz, geziyoruz, bunun aynısını hayvanlarda yapıyor aramızda fark olması lazım değimli? Bu farkın oluşması için aklın devreye girmesi zalimlerin zalimliklerine dur denilmesi aç yoksul sefalet içinde yaşayanlar ile eşit yaşam şartlarının sağlanması gereklilik arz eder.
Bu tür toplumsal felaketlere insan olma şuuru ile eğilmemiz ve hayatın içerisinde olmamız lazım. Söylem faşistliklerini bir kenara bırakıp etrafımızda mahallemizde ilçemizde ilimizde gücümüzün yettiği her yerde bir bütünlük içerisinde soyut yaşamdan gerçek yaşamsal alanlara dönmemiz için daha ne tür yıkımların olması gerektiğini vicdanımıza sormalıyız.
Boynu bükük bırakmış olduğumuz emaneti kendi egemen olan hegemonyalarımızdan arındırarak evrensel insanlık değerlerine şu veya bu nedenlerden sırt çevirmeleri bir kenara bırakarak. Kur’anın merkeze aldığı insan olma sıfatı ile yeniden diriltmeye çalışmalıyız…
İbadetleri yapalım derken yok saydığımızı idrak ederek kılmış olduğumuz namazlara kıyıyor muyuz kılıyor muyuz? Maun suresindeki esasları düşünerek çeki düzen verme ile başlamak gerektiğine inanıyorum… İfsat etmek ile şad etmek arasındaki farkı anlamamak için akılsız olmak lazım…
Dinimizin bizlere bahşettiği yüce değerlerin simgesi olan adalet tevhid ve insanı insan kılan değerlere dönme için ilk adımımız kendi yaşadığımız toplumdaki sorunlara sessiz kalmayarak sorunlara elimizden geldiğince eğilmeye gayret edelim amacımız İyiliği emretmek kötülükten nehy etmek olmalıdır…
Yahudileşme gecesine bir gün kala milyar dolarları harcayarak hayvanlardan da aşağı mahlûklara dönüşecek olan ülkemiz insanları ne zaman ecdatlarının uğrunda günlerce aç susuz ve uykusuz kaldıkları şahidlik gecelerine dönecekler?
MEVLÜT HÖNÜL
MALAZGİRT
www.medineweb.net
30-12-2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.