KAYBOLAN EZGİ
Ak gülüşünün parıltısını duyardım her gördüğümde.Sesindeki yumuşacık tonlara akıp gitiğim çok olurdu.Sohbetlerimizde geçmişini gezerdik çoğu zaman.Acılarını,sevinçlerini, hüzün kattığı hayallerini.Bir sevdiği olmamıştı hiç.Yıldızlara aşıktı çünkü.Onunda bir yeri vardı gökyüzünde.Onlarca ,yüzlerce melodinin kucağında büyümüştü.Hergün bir başka besteyi avuçlarında buluyor,eski bir mandolinin tellerine aktarıyordu.
Ailesi çevresine karşı öylesine mazbut öylesine kendi halindeydi ki artistliği kondurtmazlardı kızlarına.Ne lafını eder ne de ettirirlerdi.Susardı o da; içinden söylerdi şarkılarını.Hayalleri ise gözleri kapalıyken çıkardı ortaya.Uzaktan gülümserdi düşlerine.Ama hiç bırakmadı onları daha sıkı bağlandı .Onlar olup ,onlarla yaşadı.Düşleride elveda lafı etmediler ona ,yaş yetmişi bulup bakışları toprağın soluğunda.
Eve taşınırken balkondan görmüş bizi.Akşamda çaldı kapı zilini.Elinde koca bir yaprak dolma ve o ışıltılı gülümseme yine.Ev arkadaşım hülya gitarının akoru ile meşguldu o an.Gözleri doldu ilkin.Söndü o pırıltılı gülümseme.Silindi gitti.Uzun müddet çalınmadı kapı bir daha.
Bir gece ev arkadaşım ve ben üst kattan gelen ince bir sesin tonlarında yittik ,gittik.Şarkılar pek tanıdık çıkmasa da sesin sahibini çıktan bulmuştuk tabi.Ertesi gün zar zor ikna ettik çaya davete.Birlikte şarkılar söyleyerek geçirdik o akşamüstünü.Hülyanın gitar çalmayı öğretme teklifine ıslak bakışlarıyla kabul etmiş,ne kadar örtmeye çalışsa da heyecanı sesine, gülüşüne aksetmişti.
Azmi unutulacak gibi değildi.O çabanın dokunduğu her telde başka türlü akıyordu notalar.Her seferinde aynı şarkının bir başka tınısı okunuyordu tellerde.Yüreğine gömülen eski bir aşkın çığlığıydı bunlar.Yetmişlik bir teyzenin notaları değil.Gençti,diriydi,şevkle okunan capacanlı bir ruhun ezgileriydi.
Şansım yoktu demişti birgün.Ne zaman müzik lafı etsem annem ve babamın öfkesine yenilir,günlerce dayak yerdim.Ne okuyabildim ne de kaçabildim.Susturdum melodilerimi ,gömdüm onları.Bazı bazı çıkarır coşardım ezgilerimle.Ama çok sürmezdi.Aciz bir hayattı benimkisi.
Şimdi türkülerimin bu tellerden açtığını gördüm ya nasıl olsa yetişir bana.Tam onları kuruttum derken sizler sulayıp yeşerttiniz yeniden.Yalnızlığıma ,kaybolan bestelerime sahip çıktınız.Unutmayın onları.O şarkılarla birlikte bende akacağım sevgilere ,gönüllere ,toprağa ,suya ,yeşile.Bırakan sadece gençliğim beni ,türkülerim değil onlar bırakmadı beni.Biliyormusun küçükken ilerdeki stadda verirdim konserlerimi.Her seferinde daha çok bağırırdım.Sesim koca stadda çağlardı.Annemle babam hiç bir zaman öğrenemediler bunu.Bir tek stadın girişine ekilmiş küçük fidan.Sırdaşımdır benim.Şimdi koca ağaç oldu.Bazı bazı giderim yanına şarkılar söylerim gölgesinde ama bu kez fısıltıyla.Gitar da çaldığımı söyledim.Komik değil mi tek dostumun bir ağaç olması..
Gözyaşlarının kayışına dokunmak istemedim.Ses etmek zor geldi belkide.Gitti o da .Bir daha uğramadı.
Bir akşam üstü şenay gitarının kaybolduğunu farketti.En son balkonda çalışıyordu ve telefon çaldığında içeri girmişti.Zemin katta oturduğumuzdan gitarının çalıması ihtimali fazlaydı.Bütün akşam ağlayıp durdu.Ailesine ne diyecekti şimdi.
O akaşam başlayan yağmur durmadı.Sabah dışardan gelen seslere meraklanıp balkona çıktım.Evin önünde bekleyen cenazenin yaşlı kadına ait olduğuna öğrendim.Sabah stadda çocuklar cesedini bulmuştu.Girişte bulunana ağaca ylıdırım düştüğünde can vermiş olacaktı.Birde yanında gitar bulmuşlar.İlginçtir gitara hiçbirşey olmamıştı.Buna en çok şenay sevinecekti.