- 1855 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Prof. Dr Halet Çambel'le röportaj
Okul Öğrenci Temsilcimiz Sinan İSPENOĞLU ve Prof. Dr. Halet ÇAMBEL’in Sohbeti
Merhabalar Halet Hanım ben Sinan İspenoğlu biz 80. Yıl Cumhuriyet Lisesi adına sizinle bu bölgeye (Aslantaş Müzesine) verdiğiniz emek ve çabalarınızdan dolayı sizi bilmeyenlere sizi tanıtmak için sizinle böyle bir röportaj yapmaya ihtiyaç duyduk. Vereceğiniz bilgiler için şimdiden teşekkür ederim.
Sinan: Halet Hanım sizin hakkınızda birçok araştırma yaptık. İnternette, kitaplar sizin hakkınızda birçok şeyler var.Bize hayatınızı kısaca anlatır mısınız?
Halet Çambel: Bu kadar uzun bir hayatı nasıl olur da kısa kısa anlatayım bilemem ki.Nerden başlasam bilemem ki.Ben Berlinde doğdum.Büyük babam Berlinde büyük elçiydi.Babamda Irak cephesinde bölge kumandanıydı ve Kurmay Albay görevi yapmaktaydı.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Türkiyeye geldik. Oradan da işte okullarla gittik, mezun olduk sonra da ben Arkeoloji bölümünü okumak istedim. Fransa hükümetinin bir bursuyla Parise gittim.Pariste 4-5 sene okudum sonra Türkiyeye döndüm.İstanbul Üniversitesinde asistan olarak göreve başladım.Ondan sonra sırayla doçent,profesör oldum.
Bu arada arkeolog olduğum için tatil aylarında araziye çıkıyorduk.Arazide işte arkeoloji işleriyle uğraşıyorduk.Bu arada Feke-Saimbeyle tarafında gezerken arabamız bozuldu ve burada kaldığımız zamanda orada yaşayanlardan bu bölgede bir aslan haykeli olduğunu öğrendik.İşte buraya Aslantaşa geldik.Baktık ki bir aslan heykeli değil de boğa heykeli yanında da yatmış insan heykeli bulduk.Bunları bulduktan sonra dedik ki acaba burada başka şeyler var mıdır? diye düşündük.Bunlar Hitit dönemine ait eserler olabilirler diye.Oralarda yazılar yazıyordu.Burada iki ayrı yazıyla karşılaştırdık.Bunlarda birisi Fenikelilere ait olabilme özelliği çok fazla idi.Sonra buralarda kazılara başladık ve böyle devam etti.
1947-48-49-50li yıllarda kazılara devam ettik.Birçok eser bulduk.Bu eserlerin çoğu kırık döküktü.Bunlar etrafa dağılmış haldeydi.Bunları toplayalım ve bir araya birleştirelimdedik.Bu şekilde işte birleştire birleştire bu Aslantaş Açık Hava Müzesini oluşturduk.Bu heykellerdeki bazı Fenike yazıları çözünmüştü.Bu çözümleme daha da ileriye gitti. Burası zaten bir dağ başıydı. Bizde beygirlerle(atlarla) gidip-geliyorduk tabiî ki. Gidiş-geliş 5 saat sürüyordu.Atlar sineklenmesin diye gece yarısı yola çıkıyorduk.İlde işlere bakıyorduk.Akşamları da geri dönüyorduk.
Burada çıkan eserleri kimi burada kalsın dedi. Kimileri de Ankaraya götürelim dediler hükümetten bazıları. Ankara götürülmesi zaten mümkün değildi bu eserlerin.Adanada eski halk evi bugünkü belediye binasına götürelim bu eserleri dedik.O zaman ki şartlara göre Adanaya bile götüremezdik.Eserlerin burada kalmasına karar verdik.
İşte biz bu kırık dökük eserleri birleştirme işini İtalyan bir arkeologla beraber yaptık.Çünkü bizde restarasyon işiyle uğraşacak yetenekte insan yoktu o dönemde. İtalyanlar bize her türlü eleman gönderdiler.Onlarında yardımıyla bu eserleri birleştirdik restarasyonlarını yaptık. Aslantaşı böylece bir müze haline getirdik
.Bu arada karşıdaki Domuz Tepesinde de çalıştık.Oranın eserlerini de orada sergilenemediği için buraya getirdik ve burada bu eserler için kapalı müze yapıldı.Bu eserlerde kapalı müzede sergilenmektedir.
Sinan: Halet Hanım sizin tarihe arkeolojiye ilginiz nasıl gelişti? Sizi bu mesleğe iten faktörler nelerdir?
Halet Çambel: Şidi şöyle tabiî ki okullar ve öğretmenler etkili oluyorlar.O zamanlar okulumuza yeni gelen sanat tarihi hocamızı çok sevmiştim.Bizi her hafta Pazar günleri İstanbulun gezilebilecek güzel tarihi yerlerini geziyorduk.İşte merakım bu hocamın etkisiyle gelişti.
Sinan:Efenim arkeoloji ile ilgili çalışmalarınız sadece Türkiye ile mi ilgili yoksa dış ülkelerde de arkeolojiyle ilgili çalışmalarınız oldu mu?
H.Ç:Az miktarda yurt dışında çalışmalarım oldu.
S.İ:Mesela nerelerde çalışmalarınız oldu?
H.Ç:İngilterede bir kazıya katıldım.
S.İ:Hangi dönemle ilgili bir kazıydı bu?
H.Ç:Tarihi öncesi dönemle ilgili bir kazıydı bu.
S.İ:Halet Hanım öğrendiğim kadar birçok projeler de tasarlamışsınız. Örneğin,Keban ile Aşağı Fırat Projesi vb. gibi birçok projede bulunmuşsunuz.Bu projeler hakkında bize kısaca bilgi verebilir misiz? Bu projelerinizin amacı neydi?
H.Ç:Şimdi projeler şöyle.Mesela bir ara orman idaresi tarafından Nevşehir tarafında bir milli park meydana getirilmek isteniyordu.Fakat neyin nerden nasıl olacağı bilinemiyordu.İşte ekibimizle bu işi yaptık.Sonra Keban olayı çıktı.Kebana baraj yapılmasıyla her tara su altında kalacaktı.Bizde bu yöredeki tarihi eserleri kurtarmak için ODTÜ ile birlikte bir ekip olarak bu işi yaptık zaten o işi ODTÜnün bir rektörü düzenlemişti.O, bu iş için finansal ve parasal desteği sağladı.Bu projelerin amacı da su altında kalacak yerlerdeki tarihi eserleri kurtarmaktı.
S.İ:Efendim, tarihe arkeoloji ilginiz lise yıllarında başlamış bu yıllarda sizi etkileyen olay ve yerler var mıydı?
H.Ç:Tabiî ki gittiğimiz yerlerde gördüğüm tarihi yerler beni etkiledi.
S.İ:Halet Hanım çocukluk yıllarınız Almanya da üniversite yıllarınız Fransada geçmiş.Oralarda arkeoloji ile ilgili tanıştığınız önemli kişiler oldu mu?
H.Ç:Almanyada çocuktum tabiî ki.Fransa da üniversite öğrencisiydim.Orada da önemli kişilerle tanıştım tabiî ki.
S.İ:Tanıştığınız önemli kişilerde aklınızda kalan birileri var mıydı?
H.Ç:Hitit Tarihi üzerine tanıdığım Prof.Doç.Dölopount vardı.
S.İ:Halet Hanım öğrendiğime göre spora da bir hayli meraklıymışsınız.Bu sporlara ilginiz nasıl gelişti? Eskrim dalında ilk kadın oyuncusu olarak Berlin olimpiyatlarınına katılmışsınız.Bu nasıl bir duygu?
H.Ç:Şimdi çocukken İstanbulda Arnavutköyde boğazda oturuyorduk.Orada daima yüzmeyi seviyordum.Diğer sporlarla da ilgim vardı.Binicilik ,okçuluk, eskrim gibi sporlarla da uğraşıyorum.
S.İ:Halet Hanım bu sporlara merakınız sizi tarihi araştırmalardan alıkoydu mu? Sporun tarihe olan ilginizi azaltıcı bir yönü var mıydı?
H.Ç:Hayır, tarihi araştırmalarım da arkeolojiden alıkoymadı.Çünkü bu sporları boş zamanlarımda yapıyordum.
S.İ:Efendim, lise yıllarında sanat tarihi seçmeli bir dersmiş.Eğer bu ders ilginiz olmasaydı hangi mesleği seçerdiniz?
H.Ç:Eğer sanat tarihine merakım olmasaydı fiziğe merakım vardı.Fizikçi olurdum.
S.İ:Halet Hanım, birçok çalışmanız II. Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında gerçekleşmiş.Bu savaş dönemi arkeoloji çalışmalarını etkiledi mi?
H.Ç:Bir ara Afyonun Midas şehrindeydik.Oralarda kazılarda bulunuyorduk.Bizi geri çağırdılar o harp zamanında hükümette de bizim çalışmalarda da bir hayli boşluklar oldu..
S.İ:Halet Hanım, birçok yerlerde kazılarda da bulunmuşsunuz.Bu kazılarda en çok neresi size ilginç,güzel geldi?
H.Ç:En çok ilginç gelen yer Karatepedir. En çok buralardan etkilendim.
S.İ:Halet Hanım,Karatepe kazılarında birçok olumsuz problemlerle karşılaşmışsınız.Bu çalışmalarınızı nasıl etkiledi?Eğer bu problemlerle karşılamasaydınız kazılarınız daha önce bitebilir miydi?
H.Ç:Tabiî ki evet. Problemler olmasaydı kazılar daha önce bitebilirdi. Tabi ki bu problem bizi etkiledi. Problemler olmasaydı daha önceden biterdi.
S.İ:Efendim öğretmenlik görevinde de bulunmuşsunuz, ne öğretmenliği yaptınız?
H.Ç:Tabiî ki o dönemde savaş çıkması nedeniyle bütün erkekler askere alınmıştı.Bende Fransızca bildiğim için ö dönemde Fransızca derslerine girdim.
S.İ:Efendim, Karatepe de kalıp buraya yerleşmenize neden olan bir durum var mı?Neden başka yer değil de yaşamınızı burada sürdürüyorsunuz?Yoksa size bir şeyler anımsatıyor acaba burası?
H.Ç:Burada bir işe başlanmış ve bu işin sonucunu getirmek gerekir. Burada kalmamın sebebi daha birçok problemle karşılaşmamdandır.
S.İ:Halet Hanım ne gibi problemlerle karşılaştınız?
H.Ç:Kırtasiye Bürokrasi
S.İ:Halet Hanım Türkiye de fidan ekici olsanız kazma attığınız yerden bir tarihi eser çıkıyor ama şimdi ki gençlerimiz arkeoloji bölümüne gitmek istemiyor.Bu bölüme gitmelerini öneriyor musunuz neden?
H.Ç:Malum Sinan Ülkemizin nüfusu oldukça kalabalık gençler oldukları mesleği bir para kapısı bit geçim kaynağı olarak görüyorlar haklılarda.Para olmasa bu devirde işsizsin.Geleceği olmayan mesleğe de kimse gitmez zaten
S.İ:Efendim, günümüz gençleri hakkında neler düşünüyorsunuz?
H.Ç:Şimdi ki gençler çok dinamik oldukça da zekiAma bu özellikleri olumlu yerlerde bilimde teknikte kullanmaları gerekir.
S.İ:Bizle paylaşmak istediğiniz bir fikriniz ve bir görüşünüz var mıydı acaba?
H.Ç:Hayır, çok teşekkür ederim gelip beni ziyaret ettiğiniz için.
S.İ:Sizin için küçük bir sürprizim var.
H.Ç:Neymiş bakalım?
S.İ:Size şu şiiri yazdım.
H.Ç:Oku bakalım merak ettim.
HALET HANIMA
Hayatınız çok güzel hep rengarenk geçsin
Aslantaş siz varsınız diye her gün sevinsin
Londra, Paris, Tokyo, Berlin sizi bilsin
En ulu yaşayan en büyük bir tarihsin
Topraklar sizinle övünsün Halet Hanım
Çınarlar gibi sağlam ve uzun olsun ömrün
Acı ile geçmesin Halet Hanım hiçbir günü
Mahşerde de çok olur İnşallah ödülün
Bahçende her zaman açsın sümbülün gülün
Endişe etme dünya var oldukça bitmeyecek ünün
Lütfen bizleri de unutmayınız Halet Hanım
H.Ç:Çok güzel olmuş tekrardan teşekkür ederim
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.