SİMGE NE ENTERESE
Ey insanoğlu uzaya çıktın yer dibine indin derin denizleri gözledin. Rüzgârları ve suları enerji ettin. Bütün bunlar bu günler ve fani dünyan için yararlı ama ne yaparsan yap her şey ebediyet için fuzuli,
İnsanoğlunun rahat yaşamı güvenliği gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakabilmek için yapılmakta olan didinişler kıymetini bilenlere fayda sağladığı gibi zararları da yok değildir. Bütün yapılan güzel şeylerin çoğu gelişmiş ülkelerde yapıldığını bilmeyenimiz yoktur. Ülkemiz devasa bir mecrada bazı akıl fukaralıklarının olmadık şeylerle uğraşmasından dolayı ne yazık olması gereken yerde bulunmamaktadır. Bizim insanımız anane, töre, adet ve geleneklere bağlı olarak bağnazlığı bırakamadığından ülkemizin gelişmesi tökezlemeye mahkûm olmaktadır. Bizler olmadık işlerle uğraşırken malı götüren ülkelerin maddiyat yönünden zenginliği en üst seviyelerde seyretmesine binaen ülkemizin maneviyat deryasını fırsat bilenler ülkenin altını oymaya halkımızın bütünlüğünü bozmaya her yönden hortumlamaya devam etmektedirler. Her vatandaşın gayreti yurdunun çıkarları doğrultusunda olsa memleketimizin dünyaya örnek olması işten bile değildir. Bizleri halen türbanla şalvarla falanla filanla uğraşanlar kandırmaktan da geri kalmamaktadırlar.
Dünya üzerindeki ülkelerin gelişme cetvelini incelediğimizde ülkemizin çizgiler üstüne yükselme çabaları üzücü bir seviyede olduğu gözlemlenmektedir.
Gelişmiş ülkelerin sömürge devletlerini soydukları yetmediği gibi fakir ve az gelişmiş ülkelerdeki çıkar çatışmaları ülkelerin gelişmelerini daha da önlemektedir.
Bizler düşüncelerimizde salt noktaya odaklanmamızı sağlayacak bazı soyutlukları elde etmemizden sonra elde edebileceğimizi anlatmaya yeterli ilim irfan neferi yetiştirip yetişmediğimizi gözden geçirmemiz geleceğimizin teminatı için atılan en güzel adım olacağına inanmaktayım.
İnsanların ilim irfan yolundaki gayretlerine baktığımızda bazen bizim insanlarımızın uğraştığı konulara baktığımızda. İlim irfan yolundakilerin yaptıklarına şüphe ile bakmamak elde değil. Acaba. Fransız Guyana’sından uzaya fırlatılan roket 3 2 1 dedikten sonra (0 ) sıfıra mı indirgenmekte. İşin esprisinden ziyade biz bizim gelişmemizi irdelememiz doğaldır. Biz saf saf vatan için canımı veririm demekten ziyade o’nu kalkındıracak gayretleri fert olarak gösterip göstermediğimizi de göz önüne almamız gerekmektedir. Bu nedenle; beni insanın kılık kıyafeti hiç ilgilendirmez. Nesil devam ettiği müddetçe insanlığa gerekecek şeyleri kim yapmakta onlar nasıl çalışmakta bende onlara dâhil olabilir miyim diye düşünürüm. Yoksa ha şalvar giymiş ha çarşaf giymiş yok mini etek kot pantolon hiç mi hiç enterese etmez. Ancak, unutmamamız gereken konu biz nereden geldik nereye gitmekteyiz. Asıl mesele bu. Biz Avrupa’ya WC medeniyetini öğretirken ölçülerimiz/ölçütlerimiz ne idi. Bacılarımız Analarımız Ninelerimiz Dedelerimiz ne idi. Toprakta kemikleri bile kalmayan ecdadımızın geçmişine bakmayan insan yan gözle Avrupa’ya Amerika’ya sözüm ona medeniyeti öğrettiklerimize bakarsak bizim öğrettiğimiz medeniyeti biz artık teknolojik olarak satın aldığımızın farkında mıyız? Biz türbanla şalvarla saç sakalla peruk şapkayla uğraşırken onlar bize mini etek tanga manga fötr şapka satmaya çalışırken bizden almış olduğu medeniyetten para kazandığının farkında mıyız? Ama deriz ki onlar çıkmış ay’a biz kalmışız yaya neden uğraştığımız şey matematik problemi değil, Kimya çözünürlüğü değil, Fizik aritmetik geometri hiç değil. Bir de ara sıra övünmekteyiz bizim geometri bilim adamamız var. Haritacı piri reisimiz. Tıpçı İbni Sina’ mız daha kimler var valla daha da kimsemiz yok çünkü 1800 – 2000 yılları arasında bilim insanı yetiştirmeye fırsat bulamadık ki yok türban yok şalvar yok kalpak yok peruk. Yok, memleketin altını kazıyıp üstünden çıkarak çalıp çırpanlar.
Bizim düşüncelerimiz fesatçılığa hırsızlığa nasıl soyarım nasıl yon tarımlarıdır. Hiçbir zaman iyi şeylere çalışıldığını duydunuz mu? Ben duymadım. Bu gün profesör olmuş sözde aydınlar halen türbanla uğraşmakta general olmuş biatliği unutmuşlarda nasıl darbe yaparım. İş adamı olmuş hırsızlarda nasıl naylon düzenler imlerle uğraşmakta. Geçmişini unutan halkım da modern düzene karşı koymakta. Yeri gelince türban siyasal simge mini etek tanca manga kimyasal simge, kot pantolon fiziksel simge, ikiz bunlar ikiz. İkizlerin yeri de belli orasal simge.
Biz oldum olası siyasal rejimlerle barış imzalayamadığımız her yönden belli. Siyaset arenasında boy gösterenler. Siyaset etiklerine uymayan teoriler üretmekten başka işleri yok ki. Siyasi kariyer elde etmiş insanlarımızın onları o mertebeye getirenlerle haşır neşir olmaları daha çok zaman alacağa benzer. Memleket politikasında idare edenlerle idare edilenlerin kaynaşması gelecek kuşaklara daha mamur olmuş yurt bırakması gerekirken. İktidar ve muhalefetin ağız dalaşları ne yazık ki seçmenlerini üzmekten öte yol aldığı görülmemiş bu gidişle görülmeyecektir. İnsanoğlu göçer hayattan sosyal oluşum evrelerine geçiş sürecinde veya şimdiki Metropolit yaşamda ya idare edilen olmuş ya da idare eden olmuştur. Belirli zümrelerin galibiyetlikleri galebe olarak tanımladığımızda galip gelenlerin çoğu idare eden olmuştur. Bu kâh savaşla kâh hıyanetlikler ve ihanet entrikalarıyla veya bugünkü temsil tarzıyla yani seçim yoluyla iktidara gelenler seçilmiş kişilik iradesiyle ya halkının kalbine inmeye çalışmaktalar veyahut onlara zülüm etmeye kalkışmaktadırlar. Her nasıl olursa olsun hiçbir zaman onları(halkı) yanlarında görmek şöyle dursun yanlarına bile yaklaştırmamaya çalıştıkları görülen/gördüklerimizden anlaşılmaktadır. Halkla bütünleşen bir bayan politikacının başına gelenler ise politikacıları bir nebze haklı konuma getirmektedir. Yalnız halk olarak idare edenlerin artık bir zırh içinde olduğunu unuttuğumuzda olduğu bir gerçektir. Bu nedenle politik kavramlara yaklaşımımızın bir nevi ölçütleri olduğunu unutmadığımız sürece seçtiklerimize hem güven verecek hem de dileklerimizin daha kolay yolla çözümüne zemin hazırlayacağı seçici olarak bilmemiz gerekmektedir. Siyasi kariyer elde edenlerin kanunlar çerçevesinde bir zırha büründüğünü unutursak o zaman kendi başımıza gelecek olanların hazırlayıcısı kendimiz olduğunu asla unutmamamız gerek.
Ömrümüzden giden yılı uğurladığımızı yeni bir günün eksikliğini hissetmediğimizi yeni heyecanlara yelken açtığımızı düşündüğümüz anlardan sonraki düşlerimizin gerçekleşmesi dileklerimle. 2011 yılı hayırlara vesile olsun hepinize hepimize kutlu olsun.
Düzce -31.12.2010
Zekeriya ÇAVUŞ
Şair Araştırmacı Yazar
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.