- 585 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
G Ü N L Ü Ğ Ü M D E N - 53
GÜNLÜĞÜMDEN – 53
Merhaba Tutku! Yine epeydir, seninle söyleşemedik değil mi? Yoğun yaşıyorum hep. Sesimi bir yerlere duyurma ve iş bulma peşindeydim. Oraya yaz, buraya yaz. Çeşitli kişileri ara. Yorucu ve yıpratıcıydı. Güzel – olumlu sonuçlar alsam, neyse. Ama ben hiç vazgeçmem. Israrcı ve inatçıyımdır.
Ama harika bir sonuç ta aldım. Bir Alanya televizyonunu aradık Bircan’la. İlgilendiler. Bir gazeteci kamerasıyla geldi. Benimle röportaj yaptı. Zaten beni Alanyada tanırlar. Özgür’ün bana yaptıklarını anlatmıştım.
Gazeteci: “Bu dolandırıcılığa girer.” Dedi ve polisleri aradı. Bir süre sonra iki sivil polis geldi. Benim ifademi aldılar. Çok iyi davrandı bana polisler. Özgür’ü bulup getirsek, uzlaşır mısınız? Şikayetinizi geri alır mısınız? Dediler. Hayır asla. O beni ne kadar güç durumda bıraktı? Cezasını çekmeli. Tazminat davası da istiyorum, maddi-manevi dedim.
Birkaç saat sonra, Özgür’ü kapıya getirdiler, teşhis etmem için. Şöyle bir saniye baktım, evet oydu. Hemen çektiler kapıdan. Çünkü, ben onu görmek istemediğimi belirtmiştim daha önce. Televizyona da çıkartmışlar haberlerde. Sonra ne oldu? Bilmiyorum.
Onu kapıda görünce, bir an içim cız etti. Ben hiçbir insana acı çektirmek istemem. Ama o, güzel görünümlü, zehirli bir parazitti. Bir çok kadına ve bana zarar veren. Görevimi yapmıştım. Odaya girer girmez sevinç çığlıkları attım. Son gülen iyi güler diye mesaj yazmıştım, ayrıldığımız gün. Ve paramı geri istemiştim. Beni hafife aldı.
Aklı varsa? Kimse beni hafife almasın. Aklımın-gücümün yettiğince, mücadele ederim. Gerekeni yaparım. Korkuyu bilmiyorum. Çılgın bir cesaretim var. Bu: Tüm hayatımda böyle oldu. Kimsenin, kimseye zarar verme hakkı yok. Sonuçta: Herkes, hak ettiğini alır.
Tutku, sağlıklı ve mutluyum. Bir de şu, maddi sorunları aşsam. Hayatın bu yüzünü de öğrendim. Çantamda hiç para yoktu neredeyse. Ama ona yardım ettiğim için, Şerife yanında olan, az bir miktarı verdi dün. Bu sabah ta, biraz verdi. Bana çok güzel giysiler almış arkadaşıyla. Güzel ve değişik, değişik giyinmeyi sevdiğimi biliyor. Mutlu oldum.
Dün hava çok güzeldi. Bir işimi hallettikten sonra, yine hemen denize koştum. Son günlerde, hep deniz kıyısına gidiyordum. Bana, harika bir terapi oluyor. O korkunç çevre yolunu, son günlerde tek başıma geçiyorum. Epey azaldı trafik. Küçük ve dik rampaya yanaşıyorum. Sonra, kimi yakalarsam? Benim çıkmama yardım etmesini, rica ediyorum. Kimse kırmıyor. Çıktıktan sonra, vıınnn koşuyorum büyük aşkıma.
En yakın olabileceğim yere gidiyorum. Tek kişilik, balkon locası gibi bir yerde duruyorum. Muhteşem Akdeniz’imle baş başa oluyorum. Kopuyorum-soyutlanıyorum başka her şeyden. Gerçekten büyülenmişcesine, onu seyrediyorum. Sesini dinliyorum, ninni gibi. Kokusunu, derin-derin içime çekiyorum. Anlatamam, öyle mutlu oluyorum ki…
Tanımsız bir şey bu. Şaşırıyorum, neden böyle olduğuma. Bir evim olsa kıyısında. Hiç ayrılmayacağım. Harika olurdu. En çok, hareketli zamanlarını seviyorum. Dalga-dalga, köpük-köpük. Beyaz köpükler, aşık denizkızlarının yürekleri. Benimki hangisi acaba? Diye anlamaya çalışıyorum.
Yürüyebilen-yüzebilen insanlar, çok şanslı. Ama bunu bilmiyorlar. Ben o dalgaları, köpükleri kucaklamak istiyorum. Hiç korkmuyorum. İlk soktuklarında, ellerinden kayıverdim denize. Nefes alamadım, ama sakindim. Zaten hemen çevirdiler, sırtüstü. Kahkahalar attım. Derinlere dalmayı, yüzeyinin kezlerce katı kadar, içindeki güzellikleri de görmeyi. Onu, tümüyle yaşamayı çok isterdim. Sanki onun bir parçasıyım. Biraz görmesem mutsuzlaşıyorum. Ayrılırken başlıyor özlemim.
Nilgün Acar 30. 12. 2010 ALANYA - EVİM
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.