- 949 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yaramaz çocuklar
….Bir ailenin biri sekiz diğeri on yaşlarında olan iki oğlu vardı,ikisi de birbirinden yaramazdı ayrıca bunların, yaşları birbirine çok yakın olduğu için görenler onları hep ikiz sanırlardı.
…Bir gün bu çocuklar yaşadıkları evin bahçe sokağında oynarlarken büyük olanı kardeşini kandırarak onu yaşadıkları şehrin kenar mahallerine doğru götürür.
….Şehir eski tarihi yerlerin çok bulunduğu, kuruluşu ta helenestik çağa kadar varan bir yerdir üstelik etrafındaki kale denen kayalıklarda ise pek çok mağaralar ve taş devrinden kalma yerler eserler vardır.
….Bu iki kardeş güle oynaya o gün bir mağaranın önüne gelirler,mağara büyük ve geniştir,aydınlık diye içeri girerler ve onlar mağaranın derinliklerine doğru olabildiğince ışıkta yürürler fakat sonunda aydınlık kısmı biter yavaş,yavaş içerisi kararmaya başlar.
….Bu defa onlar korkmaya başlarlar ama,yine de mağaranın ilerisini ve duvarlarındaki görünmeye başlayan insan ve hayvan resimlerini merak etmeye başlamışlardır.
….Evleri aslında çok uzakta sayılmazdır,koşarak eve geri döndüler ve evdekilerden habersiz evin el lambasını bulunduğu yerden alarak tekrar aynı mağaraya gelerek lambanın ışığında içeriye girerler.
…Önceleri hiçbir şey yokken sadece mağaranın kenarlarındaki resimlerin ne olduğunu anlamaya çalışırlar ama büyük olanın ayağı bir anda taşa takılır ve mağaranın içinde yere düşer.
….İşte bu sırada ona yardım etmeye çalışan kardeşi, lambanın vurduğu ışıkta mağaranın tam ortasında bir insanın rahatlıkla sığabileceği yerin altına doğru taş merdivenlerle inilen boşluğu görürler.
…Her iki kardeş te yalnızca yaramaz değil aynı zaman da onlar çok da meraklıdırlar, ellerindeki lambanın ışığında bu taş merdivenlerden yerin derinliklerine doğru korkmadan inmeye başlarlar.
….Otuz kırk merdiven aşağıya inince aşağıdan su sesleri gelmeye başlamıştır ki meraklı çocuklar sonunda aşağıda bir yer altı ırmağı olan bir taşın üstünde bulurlar kendilerini.
….Meraklı çocuklar bu suya bakarken,birinin ayağı kayar ve suya düşer kardeşi çaresizdir kurtarmak istese de ama kardeşini kurtaramaz ve gidip babasına haber vermek ister ve kardeşini suyun içinde yalnız bırakarak oradan çıkar ve doğruca koşarak eve gider.
….Ama bu defa çocuk babasından korkmaya başlar, babasının kendini döveceğinden çok korkan yaramaz çocuk uzun bir süre korkusundan olan biteni babasına söyleyemez.
….Artık yemek vakti gelmiştir, ortaya sofra konmuştur ama onların aile fertlerinden biri eksiktir ve sofrada baba sorar oğluna.
….Oğlum söylesene kardeşin nerede ? Çağırsana şunu.
…..Çocuk korkuyla kekeler,duraklar bir türlü olanı söyleyemez ama babası ısrarla onu konuşturur, ve olan biteni çocuğun ağzından zorla da olsa sonunda öğrenir.
….Oğlunun ölmesinden çok korkan baba,yemekten kalkar ve bir çırpıda ilçenin belediye başkanını bulur bir taraftan durumu anlatırken diğer taraftan da nasıl kurtaracaklarını düşünürler.
….Çocuğun içine düştüğü yer altı ırmağı şehirdeki bir mahallenin tam ortasından yer yüzüne çıktığı için, o yıllarda bu ırmağın çıkışından itibaren yerin içerilerine doğru birkaç kilometreyi bulan ıramağın sağına ve soluna turistik amaçlı kaldırım şeklinde ışıklandırılmış yollar yapılmaktadır.
….Buradan içeri girip,çocuğun düştüğü yere ulaşabileceklerini düşünerek derhal hazırlıklar yapılır, ve bu ırmağın yer yüzüne çıktığı yerden içeri doğru girerler.
….Elde lambalar birkaç kilometre gidince, kalıp tahta parçalarına sımsıkı sarılmış olarak yarı baygın halde donmak üzereyken bu çocuğu bulurlar ve onu bulunduğu yerden kurtarırlar.
….Babası meraklanıp kardeşini zorla konuşturmasaydı,ya da kardeşi biraz daha korkup babasına yalan söyleseydi, sanırım bu gün o çocuk hayatta falan olmayacaktı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.