KİTAP DÜNYASINA YOLCULUK
Kitabın adresine yolu düşenler bilir kitapçılar çarşısını. Bulunduğunuz kentte böyle bir çarşı yoksa oranın kültürel manada ne kadar geri kaldığını görebilirsiniz. O şehrin okuma ve kültür seviyesini de yansıtır, yani aydın kesim oranını günlük hayata döker. Bulunduğum şehirde de, Sakarya’da da, bildiğim, gördüğüm böyle tek çarşı var, ama görüyorum ki şimdilerde ona bir kardeş eklenmiş.
Bir akşamüstü serinliğinde yeni kitapçılar çarşısını gezme fırsatım oldu. Burada önceki kitapçılar çarşısı gibi zemin kata değil de bodrum katına konuşlanmışlar. Çarşıya indiğimde son çıkan güzel güzel kitaplar vitrinleri süslemekte satır satır, sütun sütun. Çarşı da tam çarşı havasında olmuş yani. Karşılıklı dükkânlar ve ortalarında kalan boş kesimlerde, yürümek için kalan kısımların aralarında kitapların kokusunda oturma alanları... Bu çarşıda bir tane de sahaf dükkânı görmenin huzurunu hissettim ta içimde. Eski kitap kokmayan bir kitapçılar çarşısı mı olurmuş. Kitabı çay içerek okumak isteyenler de düşünülmüş ve bir de çay ocağı eklenmiş. Kitapçılar içinde de bir tane kırtasiye-ofis dükkânını görüyorum.
Her alanda yazılan kitabın bulunabildiği bu çarşıyı gerek yerleşim planı gerekse kitapları bakımından çok takdir ettiğimi belirtirim. Yalnız eksik olan bir şey vardı ki o da olmazsa olmazlardandır kitap için bence. En azından okumak için... Gün ışığı... Ama yine de beğenmedim dersem ayıp etmiş olurum kendime. Beğenmekle kalmayıp burayı bilmeyen çok kimseye de büyük bir mutlulukla gezdirdim. Ama maalesef üzülmemek de yerinde değil böyle mekânların ıssız kalması ve çok kitapçının bu yüzden kapanması. Milletimiz yeme, içme, gezip tozma adına bırakın bulunduğu ildeki çarşıları başka illere başka tatil yörelerine giderken bu kitapçılara yolu uğrayan yok. Kitaba karşı içinde bir acıma, bir heves hissetmeyince ne çare gözyaşı!
Heyhat! Kitabı ne zaman bıraktık elimizden bu bizim sonumuz olmadı mı? Efendim soruyorum sizlere gerek pozitif bilgilerde gerekse İslami bilgilerde eksik olunca ne olduğumuzu görmedik mi bir asır evvel? Tarumar olan bir milletin evlatları olarak nereye bu kitaptan kaçış. Okumamak içi direnmekte şimdinin gençleri ne yazık ki. Okumayan, yazmayan ve sonucunda dışa bağımlı onların düşüncelerini olduğu gibi alan, kültürlerini kültürümüz sayan bir nesil meydana geldi. Hani onlar okuyorlar ya bizim yerimize gerek kalmıyordu bu kitapçılar çarşısına bir kez olsun uğramak. Ama yine de umutluyum bu çarşıların dolup taşacağına dair...
Yine önceki kitapçılar çarşısından da geçerken hani yolumun üstü zemin kat olunca kitaplara da bakmadan geçemiyorum. Sanki kitapların hepsi ‘beni al, beni al’ derler gibi bakıyorlar bana. Ama gerçekten bu çarşılardan hiç ayrılasım gelmiyor. Kitaplar ve kitapçılar içinde kaybolup gitmek ne güzel.
Her iki çarşıda bu yüzden birbiriyle kıyaslamak istemem. İçinde kitap mı var? O halde orada hayat var. Ve gerçekten bu çarşılardan aldığım huzuru başka yerlerde dolaşarak alamam.
İlhan KAPLAN
2 Ocak 09