20
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1903
Okunma

Koca şehir haritada dururken ben nasıl olur da o memleketin ahalisinden bir kişi olsun tanıyamadım diye kendimi yerdim adeta.
Çok sonra kendini Elazığ’lı olarak tanıtan Tarih hocamın Tunceli’li olduğunu öğrenince hem hayret etmiş hem de çok sevinmiştim.
Demek "Gakkoş Hoca " dediğimiz öğrencisi için her fedakarlığı yapan öğretmenimiz aslen "Dersim"liymiş.
En akıllı çağlarımızda karşılaştığımız bu olayı değerlendirirken asla bir büyüğümüze danışma gereği ve ihtiyacı duymadık. En zeki ve en haklı çağımızın gereği neyse onu yaptık. Düşündük ve hüküm verdik.
Öğretmenimizin eşi Elazığ’lıydı ve ondan hanım köylü sayıyordu kendini.
Bir kaç ders sonra evli olmadığını öğrenince yeni sebepler aramaya başladık.
Hoca gizli istihbaratçıydı. Buna karşı çıkan olamazdı. Zira bu ciddi bir varsayımdı ve bu konuda fikir yürütecek babayiğit bizim okulda henüz peyda olmamıştı.
Bir kaç ders sonra "Oğlum,istihbarat dediğin zaten gizli değil mi? Ne o gizli istihbarat ayakları,sonra hoca devrimci ideolojiye intisap etmiş,nasıl istihbarat olacak" hükmü düşünce ortalığa ,o da tutmadı.
Acilen bir şey bulmalıydık. Öyle ortada kalamazdı bu merak,illa da hüküm verilmeli ve derin ve mutaassıp bir anlayışla iman edilmeliydi kararımıza.
Yıllar geçti hocamızın memleketinde emekliler kıraathanesinde hala devrimci söylemlerle çayını karıştırıp, iki yudumda bardağı mideye indirdiği haberi aldık.
Aklıma takılan neden Tunceli’liyiz dememişler yıllar boyunca. Biraz araştırınca Devlit-i Ali Osmani den bu yana baskılarla , katliamlarla karşı karşıya kalan bir halkın seçenekleri arasında o zaman AİHM veya merhametli sığınılacak bir vicdan yok.
Sadece saklanıp kurtulmak var,bir sonraki katliama kadar.Onlar da öyle yapmışlar.
Daha sonraları Tunceli’li çok arkadaşım oldu.Tunceli’li olduğunu onurla söyledikleri için arkadaşlığımız devam etti bu güne kadar.
Bu arkadaşlarımdan biri bana Tunceli’nin köyünde muhtar olan dayısının yaptıklarını anlatırdı. Ölürdük ,kırılırdık gülmekten.
Çok temiz kalpli, dürüst,yalan bilmeyen bir adammış dayısı,yaşı altmış sekiz. İnce uzun, pos bıyıklı, kasketli bir muhtar.
On iki eylül zamanında köylerinin yakınındaki bölge yatılı okulunda askerler konuşlandırılmış.
Muhtar ile görüşmeye başlamış komutanlar doğal olarak. Muhtarı tanıdıkça sevmişler.
O birlikten tayin olup ayrılanlar, sonradan ayrılanlarla karşılaşınca muhakkak muhtarı sorarlarmış. Veya o birliğe tayin olan asker ile muhtara hediye ve selam gönderirlermiş.
O bölgede ihtilal sonrası gençlerin bir çoğu operasyonlardan korunmak için dağlarda kalıyor,akşamları asker çekildikten sonra köylere inip propoganda yapıyorlarmış o zamanlar.
Propogandanın her yerinde "Faşist Cunta" nın yaptığı baskıları ve faaliyetlerini anlatıyorlarmış.
Muhtar hakikatten saf,berrak düşünceli bir adam. Bir gün arazide gezerken ayağına çarpan metal cismi eline alınca bir de ne görsün, içi su dolu bir matara.
Hemen koşmuş birliğin komutanı yarbay’ın makamına.
İçeriye girmiş elindeki matarayı yarbay’a uzatıp " Hele komutan bi bak bu sizin çocuklarindir yoksa bizim çocukların" diye sormuş.
Yarbay muhtarı tanıdığından gülmüş " Herhalde sizin çocuklarındır muhtar"demiş.
Bir süre sonra bu birliği daha üst rütbeli bir asker ziyaret edeceği haberi gelince, yarbay köyde bir tören yapılmasını,yemek hazırlanmasını istemiş.Muhtarı birliğe çağırıp " bak muhtar komutanımız gelecek,sen de köy muhtarı olarak bir konuşma yaparsın. Asker gelince huzur geldi, rahatız, eskisi gibi terör yok falan dersin, unutma" diye tembihlemiş yarbay.
Muhtar "temam komtan marak etme" demiş.
Ertesi gün üst rütbeli komutan gelmiş. Köyde bir ziyafet vermişler. sorular sormuş komutan halk cevaplamış,yani her şey istenildiği gibi giderken,yarbay muhtara işaret çakmış. "Çık konuş sana öğrettiklerimi" demiş muhtara.
Muhtar üst rütbeli komutanın oturduğu üzerinde yapma çiçekler ve bir sürahi ile iki bardak bulunan masanın önüne doğru geçip başlamış konuşmaya .
" Vallahi komtanim biz burde çok perişanidik,burde terör vardi, burde her kötü iş varidi,sağolsun. ellah razi olsın bu Faşist Cunta geldi şükür bizde teröööör bitti, korku bittiiii, biz şimdi daha emniyattayiz . Faşist Cuntaya çok teşşekür ederiz. Bu Faşist Cunta olmasa aha halımiz perişandiiiir"
Yarbay saçını başını yoluyor,muhtara kaş göz işaretleri yapıyormuş ama nafile. Muhtar her işaretten sonra bir daha baştan alıp dağdan inen gençlerin kötülediği "Faşist Cunta"yı methetmeye devam ediyormuş.
Üst rütbeli komutana muhtarı anlatmışlar da köy ve birlik kazasız belasız atlatmış o ziyareti.