- 934 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
sahipsiz mektuplar - 4 -
Şimdi yazmalıyım, yazmalıyım çünkü yazmazsam eğer hepsi uçacak kelimelerin. Biliyorum ki anlatacaklarım yine hissettiklerimi tarif etmeye yetmeyecek. Gözümün önünden film şeridi gibi geçiyor hayatımız. O kadar puslu, o kadar silik ve nemli ki, hatırlamakta ve canlandırmakta zorlanıyorum. Ama sen biliyorsun. Sen hep vardın, oradaydın. Unutman imkansız. Mutlu olduğumuz anlarda da, acıdan kıvrandığımız izahı en zor anlarda da sen oradaydın. Geçmişimiz geçmeyecek kadar uzak ve yakın. Kimse anla(ya)mıyor! Anla(ya)mazlarda… Biliyorum bir tek sen anlarsın! Bir tek ben anlarım. Geçtiğimiz yolları, yollardaki çakıl taşlarını, çakıl taşlarındaki kimsesizliği, kimsesizliğimizdeki yalnızlığı, yalnızlığın dikenli kederini…. Kederimizin boşluğu ne kadar sahipsiz!
Kimse bilmiyor, kimse anla(ya)mıyor, anla(ya)mazlarda! Bunca sene geçti üzerinden hala geçiyor. Ruhumuzu kanata kanata kanatlanıyor anılarımız. Öyle üzgünüm ki nasıl anlatmalıyım bilemiyorum. Sen herşeye şahitsin. Hem suçlu, hem suçsuzum. Çaresizim. Bak şimdi tam da o şiirin sırası… Hadi aynı anda, aynı kederle okuyalım, dağılalım…
Bir gece habersiz bize gel
Merdivenler gıcırdamasın
Öyle yorgunum ki hiç sorma
Sen halimden anlarsın
Sabahlara kadar oturup konuşalım
Kimse duymasın
Mavi bir gökyüzümüz olsun
Kanatlarımız dokunarak uçalım
İnsanlardan buz gibi soğudum
İşte yalnız sen varsın
Öyle halsizim ki hiç sorma
Anlarsın
Cahit Külebi
Yazdıklarımı belki hiçbir zaman oku(ya)mayacaksın. Aslında biliyor musun, bunu isteyeceğinden bile emin değilim. Beni bilsende, yine de bunları okuyup kelimelerin ıssızlığında kaybolmanı, döne yakıla beni aramanı istemem. İşte bu yüzden yine sadece kendim için yazıyorum. Yine sadece ben okuyacağım. Ömrümüz öylesine takılmış ki birşeylere! O birşeyleri birleştiremiyorum bile. Yap-boz gibi her parçası bir yana dağılmış. Her parçası ikimizinde elinden geçti biliyorsun. Beni en iyi sen tanıyorsun, seni en iyi ben, parçaları en iyi ikimiz tanıyoruz. Fakat bu kez birleştiremiyorum. İnsan en sevdiğinde, en çok zorlanıyor. Bilmediğinden değil ama hayat işte, zorluyor, zorlaştırıyor, yokluyor, yozlaştırıyor.
‘Yağmurları dolduruyor içine’ ıslanıyorsun iliklerinden taşarak…
Yazmalıyım ama kelimelerim öyle öksüz ki! Beceremiyorum. Sana nasıl hitap edeceğimi bilemiyorum şuan. Çünkü sen bensin. Kimse değilsin. Kimsesizsin, benden başka..
Bizim tek suçumuz biliyorsun ki yolun yanlış yerinde, ters istikamette bekliyor olmaktı.
Bundan başka suçumuz yok hayata karşı! Kırmadık kimseyi kendimizi kırdığımız kadar.
Şimdi hissettiğim bütün duyguları süzüyorum. Hangisi daha çok hüzünler mi sevinçler mi?
Bütün hasretleri darağacına asıyorum. Sorguya çekiyorum mutlu olduğum her gülüşü, her kahkahayı…
‘Herşeyin bir nedeni vardır, hiçbir şey tesadüf değildir’ derdim ya hep, bu sefer ne nedeni vardı söyle ne olur! ‘’DERDİSTAN’’ da, dert ortağı odamda, sığınağımızda bıraktığımız anılarımız ve sırlarımız geliyor sürekli aklıma..
Yemin olsun geri getirebilmek için nelerden vazgeçerdim. İpe sapa gelmez bir özlemle can çekişiyorum. Yok musun gerçekten yoksa böyle ahmakça bir düşüncenin akışına mı kaptırdım kendimi? İnanmak istemiyorum. Sen hep vardın, kimse bilmez, anla(ya)maz! Ama sen hep vardın. Gitmene imkan yok!
Ben yine yazacağım, belki sana hiçbir zaman okutamayacağım bu satırları. İnanıyorum ki birgün yine DERDİSTAN da bıraktığımız yerden devam edeceğiz herşeye.Tüm sahteliğe, riyakar tüm insanlara, hasretlerin en dibine, özlemlerin en içlisine, sevgisizliğe, en acayibinden yine söveceğiz. İsyan edeceğiz. Haklı olarak, hak edenlere hakkını vereceğiz! Tüm kalbimle inanıyorum. Yine mumlarımızı yakıp, derdistanı tütsüye boğup bizi özlemeyen herkes için ağlayacağız. Radyoda o içli şarkı, inceden inceden yine eşlik edecek sohbetin demine…
’hala koynumda resmin’ inan, inan.....
Beni bekle, ne olursun bekle..
Yine yazacağım..
Sevgiyle ve biriktirdiğim sonsuz hevesle…
fulya20kasım2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.