- 783 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ŞUŞİSA DAN BİR MUHTEŞEM BİR ŞAİR:M.AKİF
“Dedem Osmanlı nın yıkılışını, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı nı, İstiklal Marşı nın yazılış hikayesini hep anlatırdı. O döneme ait bir çok şeyi kitaplardan değil dedemden öğrendim. Mehmet Akif öldüğünde ben 6-7 yaşlarındaydım. Evimizde iki ay boyunca taziye bitmedi. Onu hatırlıyorum. Önemli bir kişi olduğunu biliyorduk ama onu akrabamız olduğu için seviyorduk. Mehmet Akif babamı İstanbul’a götürmek için üç defa Şuşisa’ya gelmiş. Dedem “Bizim aileden bir Tahir gitti birdaha dönmedi. Tahir’ler, M.Akif’ler biraz’da topraklarında, yurtlarında kalsın.”diyerek izin vermemiş babama. Kısmet işte!” diyor Milli Şairimiz Kosovalı Mehmet Akif ERSOY ‘un yeğeni Adem BULAY.
Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u İstiklal Marşı mızın kabulünün 90. yılını kutlayacağımız şu zamanlarda biraz daha tanıyalım isterseniz… Babası Tahir Bey, bugün Kosova topraklarında bulunan Şuşisa köyünde bir Arnavut ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Tahir Bey’in babası onu ilim sahibi bir imam olması için İstanbul’a göndermiş. Bir daha geri dönmeyen Tahir Bey’in tek oğlu Mehmet Akif İstanbul’da dünyaya gelmiş.
Balkan göçmeni M. Akif ERSOY vefatının 74. Yılında dürüstlüğü, ilkeli ve tutarlı duruşuyla hep anıldı ve anılacak… Kibirden, sunilikten hoşlanmayan M.Akif, vatan mücadelesinde çok önemli görevler almıştı. İhtiyaç içinde olmasına rağmen kendisine teklif edilen paraları da geri çevirmişti. Hayatı boyunca fakirlik çekmiş, çok sade yaşamış, buna rağmen kanaatkar olmuştur. Dücane Cündioğlu ‘Akif’e Dair’ isimli kitabında Kur’an tercümesi için Atatürk tarafından teklif edilen 10bin lirayı, şairin “Bu fakir adama 4 bin lira bile çok fazla” diyerek nasıl reddettiğini anlatıyor. İdealist şair, ülkenin sıkıntılarının sebebini cehalete bağlar. Bu eksikliği gidermek için nasihatçı heyete katılarak Anadolu’nun yolunu tutar. Bu yolculuğa çıkarken Akif’in cebinde sadece 36 kuruş vardır. İnsan başkasından çok şey öğrenir. Fakat dehanın beşiği yalnızlıktır. Bu yalnızlıkların en fecisi kalabalıklar arasında olanıdır.
Bence Cumhuriyet’ten buyana en yaygın kitap “Safahat”dır. Bu onun milletimizin şairi olduğunu gösterir. Bir sanatkarı halk iki sebepten benimser. ; biri anlaşılır bir lisanla yazması diğeri ise milletinin dertlerini özlemlerini dile getirmesidir. Yani sevilmesi ve etkisi yaşantısıyla doğru orantılıdır.
Bir insanın büyük olmasının en önemli özelliği inançlarına sarsılmaz bir şekilde bağlanmasıdır. Lekesiz bir hayatı olan M.Akif’in fikirlerinde gelişme görmek mümkündür;fakat sapma kesinlikle sözkonusu değildir.Zaten bunun için en büyük şiirinin hayatı olduğu söylenmiştir.Kuvvetlilerin tavrına göre hayatını belirlemez, toplumun dalkavukluğunu kesinlikle yapmaz, devirlere göre değişmez, ortama uymaz ortamı kendine uydurmaya çalışır, mücadele eder.Şu dizeler onun ahlakının derecesini göstermez mi?!:
”Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem!”