- 699 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
PAZARCI AYHAN( 11)
Memurluğum süresince hiçbir adli kovuşturmam olmadı. Kimse hakkında gammazlık yapmadım ve şikayet dilekçesi vermedim.
Pazarlarda günler, geçmeye devam ediyordu.İnsan sarrafı olduğumu sandığım halde yine madik atıyorlardı bana çaktırmadan.
“Ben hata yapmam, dört dörtlük doğrularım vardır” ,diyenler, her zaman hata yapıyordu.Nasıl yapmazsın,nasıl katı,acımasız olabilirsin;mümkün değildi.Her zaman,insanlarla diyalog halindesin.Ne kadar katı olursan ol;öyle bir an geliyor ki tıkanıp kalıyor,vicdanınla başa başa kalıyorsun…İnsanın yüreğinde ufak bir acıma duygusu olmaya görsün; karşındaki insan ne kadar kötü olursa olsun yine de “insancıl” davranmaktan kendini alıkoyamıyorsun…Eğer böyle düşünmezsen tek oyuncu olarak kalıyorsun;kendi dünyanla baş başa.
Pazara gelip giden arkadaşlardan zaman zaman maddi darbeler yemeye devam ettim.Tabi ki manevi olarak da yıprandım ama sonuçta vicdanen rahattım,kendi içsel dünyamda huzurluydum. Bunları(yediğim darbeleri) ileriki bölümlerde yazmaya çalışacağım,yine
Bu bölümde farklı bir konuya değinmek istiyorum.
Önceki bölümde, bazı arkadaşların,
- “limon”un telefonunu aman kullanmayınız!,diye uyarıları vardı ya. İşte o uyarıların bir işe yaramadığını ve gerçeği yazmam gerektiğini ve telefon numarasını kullandığımı belirtmek isterim.
Daha önceki bölümlerde sanırım belirtmiştim; korucuların(giyimcilerin),pısırık, “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” düşüncesinde olduklarını…
Daha önceden de yazmıştım,çoğunluğu; polis,memur,öğretmen,işçi,astsubay emeklisi.
Pazarda yeni tek yıldız zabıta, göreve başladı. Adam,”alçak dağları ben yarattım” hesabıyla havalarda,ahkam kesiyor.Esnaf,onun hareketlerinden tedirgin olmaya başladı.Sonraki zamanlarda farklı sızlanmalar kulaktan kulağa yayılmaya başlayınca tedirginlik hat safhaya çıktı.Tezgahlardan kafasına göre bir şeyler alıp parasını vermiyormuş.Bunun üzerine sızlanmalar devam ediyor ama kimse de hak arama duygusu yok,körelmiş…
“Uzaktaki tehlikeden ne kadar kaçarsan kaç,bir gün gelir seni de bulur düşüncesindeydim.”
O zabıta bir gün benim de tezgahıma gelecekti,biliyordum. Gelmeden önce esnafla tek tek konuştum; “arkamda olun,üst birimlere durumu bildireyim” Hepsinde bir yılgınlık ;
“Aman Ayhan Bey,giden bir parça bez olsun,boş ver;sonra ekmeğimizden olmayalım,” düşünceleri yoğunluktaydı.
Nihayet tezgahıma geldi zabıta arkadaş.Tezgahtan bir kot pantolon beğendi,poşete koydum ve uzattım ama poşet hala elimde.O da, poşeti alıp gitmek istiyor ama ben:
- Lütfen parasını alabilir miyim, diyorum.
O,poşeti alıp gitmekte ısrarlı.Kendine doğru çekti ama ben direniyorum poşeti vermemek için Sonunda hiddetle çekti gitti.Ve öyle bir bakış fırlattı ki; “sana gösteririm” dercesine...
Ertesi günü tezgahıma iki kişi olarak geldiler. Tehdit ettiler. Kafam, karma karışık.Tedbirimi aldım.Saldırırlarsa elimdeki sopayla kendimi koruyacağım.
O akşam eve döndüğümde çok tedirgindim.”Ne yapmalıyım?” diye düşündüm.Bu zamana dek kıran kırana kavga yapmış bir insan değildim.Sallamayı çekip;
“Heyt!, diye nara atmadım.Bütün olumsuzlukların yasal yönden halledilmesinden yana olmuşumdur ve öyle düşünmüşümdür.
Aklıma mafya babası olarak kabul ettiğim “limon” geldi.
“Telefonla arayıp durumu izah etsem miydim acaba?”diye düşündüm.
Bana; “pazarcı seni çok sevdim,başın derde girer,sıkışırsan beni ara demişti ya.”
Telefonunu tıkladım. Durumu açıkladım. Yarım saat sonra tekrar aramamı söyledi. Tekrar aradım.
- Yarın, Belediyedeki Zabıta Amirliğine git,seni bekliyorlar.Konu hakkında ifadeni ve şikayet dilekçeni vereceksin, dedi.
Dilekçe, ifade,şahit falan filan derken iş uzadı.Zabıta başka bir tarafa sürüldü. Dilekçenin savcılığa gitmesine ramak kala; zabıta memurlarının ricalarına istinaden dilekçemi geri aldım ve davamdan vaz geçmiş oldum.Böylece herkes kendi yoluna tekrar döndü.
Bu olay, pazarda yaşadıklarımdan biriydi.Ama anlatmam gerekiyordu ve yazdım.Gerçek olanı hiçbir zaman saklayamazdım.
Yaşamın içerisinde bazen böyle absürt olaylarla karşılaşmak mümkün…Sen ne kadar beladan kaçarsan kaç ayaklarına gelip dolanıyor işte!..
DEVAM EDECEK.
YORUMLAR
Maalesef bu tür insanlar, bir kasanın içindeki tek tük bulunan çürük elmalar. Fakat yaptıkları şey, bütün bir kasayı kirletiyor. Bu durumdaki insanlar, meslektaşlarına da zarar veriyor. Ben de kanuni olarak hak aranmasından yanayımdır. Yine doğal, samimi ve sizen bir yazıydı. Tebrik ediyorum. Sevgi ve saygılarımla