- 910 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İLLEDE SEN
İLLEDE SEN
Arnavut kaldırımlı sokağa zor attım kendimi , nefesim nefesine değerken. Ellerim ceplerimde, başım öne eğik, varlığın ile yokluğun arasındaki düşünsel boşluğun dayanılmaz ızdırabı içimde yürüyorum ardıma bakmadan. Koşarcasına yürüyorum kaçar gibi senden, sevmelerden, sevilmelerden, aşk-ı masalımdan. Yalnızlığın prangasını vurmuşum yüreğime zincir zincir üstüne. Yağmurdan mıdır nedir ağlamaklı dağlamışım görmelere küsen gözlerimi. Yürüyorum…Koşarcasına, kaçar gibi yürüyorum. Neyleyim, isimsiz kentin sahipsiz manzaralarında kaybolan kendimi arıyorum sen uğruna. Sormayın bana nedenleri, niçinleri, nasılları…Sormayın!. Rahat bırakın beni, ben diye bildiğim, cancağızım ile…Rahat bırakın!. Ne olur rahat bırakın beni…Sevda benim, aşk benim, özlem benim, hasret benim, firari benim, hürriyet benim… Bir alev bin ateş oldu sen varken, cehennemden beter yanarım şimdi sen yokken.
Sabaha doğru toprak kokan havanın kamaştıran ışığı ile beraber, kanayan sol yanağımın sızısına aldırmadan, açtım gözlerimi; ama görmekten uzağım, daha çok görür gibi birşeyleri sanki renklerden uzak…Bedenim ruhundan ayrılmış sesli sessiz beklemede. Kefenlediğim ölümden midir nedir bu renksiz bakışlarım, sayısız sen seslerden uzak duyuşlarım, hareketsiz kalışlarım, bir varsın bir yoksun sanmalarım. Avuçlarımı toprağa basıp, ayağa kalktım. Bir iki adım yürüdüm. İnsanların neden bana baktığını sormak isterken, iki polis memurudan biri sol kolumdan diğeri sağ kolumdan yakaladı ve hiç durmadan haklarımı okudular; kelepçelediler. Prangadan daha iyidir diyorum kendi kendime. Gülüyorum…Çok sevmekten tutuklanmadığım kesinleşti demektir o zaman, değil mi?
Bakışlarım renklerine, duyuşlarım seslerine kavuşuyor. Beyaz gömleğim kızıl kırmızı, ellerim cehennem kırmızı, yüzüm kan kırmızı. İki polis arasında ellerim arkadan kelepçeli sorgudayım ayak üstü. Yargısız infazların yapıldığı darağaçlarının avlusundan geçiyor gibi yine yüreğim...Demirden kapılar, karanlık zindanlar, vurulan yoldaşlar…Kapattım gözlerimi. Sustum. Sesini duyuramadıktan sonra konuşmanın bir anlamı yoktur derdin bana. İlk defa seni dinliyorum gözlerim kapalı. Nereye gideceğimi, ne olacağımı bilmeden, bildirmeden.
Ağır boyalı ceza mahkemesindeyim.
Suç: Sevmek
Dava: İllede sen
Adı geçen zanlı boya satan bir işyerinin camını kırmak suretiyle üç adet beşer kiloluk kırmızı renkte boya ve bir adet kalın telli fırça almıştır. Olay 01:30 sıralarında gerçekleşmiştir. Üç adet boyanın ilki olay yerinde tamamen kullanılarak tüketilmiştir. Boş boya kutusunun damlacık kovanları araştırılmak üzere ilgili kurumlara gönderilmiştir. Zanlı, gece mavisi gökyüzünün en yıldızlı anında cadde üzerindeki henüz sayısı tespit edilemeyen diğer iş yerlerine yerli malı gözetmeksizin kırmızı noktalı saldırıda bulunmuştur. Elimize geçen isimler arasında: Mek danılds, börgır king, sıtarbaks…gibi yurt dışı menşeli türkçe lehçeli saygın şirketlerde bulunmaktadır. Saldırı saatinin tam olarak tespiti konusunda mutabakata varılamadığından; Amerika Birleşik Devletlerinden ‘ NBSS- Night Blue Sky Star’ sayma makinası sipariş edilmiştir. Zanlı bu saldırıda ikinci boya kutusunu açmak isterken, boyanın hesaplanabilir bir bölümünü beyaz gömleğine ve ellerine bulaştırmıştır. Parmak izi bırakma konusunu sallamayan zanlı, fırçayı kullanmayı bırakıp, ellerini kullanmaya başlamıştır. Tam saldırıyı bitirmek üzere iken ayağının kayması sonucu sol yanağının üstüne düşmüştür. Sabahın ilk ışıklarına kadar olduğu yerde baygın yatan zanlı meraklı bakışlar arasında kıskıvrak yakalanmıştır. Zanlının acısıda, sevdasıda, kırmızı yazılarıda ‘İLLEDE SEN’ olmuştur. Bütün aramalara rağmen üçüncü boya kutusuna ulaşılamamıştır.
Kızılırmak dolusu sevgilerimle
Mehmet E Dogan
10 Nisan 2009
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.