Açık Polemik...
Sayın M.S.A.;
*Pic’lere karşı duymuş olduğunuz hassasiyeti taktir etmekle birlikte, o *Pic´lerin doğmasına vesile olan "doğanın", korunmasına yönelik aynı kaygıları duymamanıza üzüldüğümü söyleyerek, bir kaç başlıkta "Bendeki HES adlı" yazınızı irdelemeye çalışacağım.
Sayın A.;
Bizler Farsça, Arapça veya Osmanlıca Alfabe KULLANMIYORUZ!.
29 Latin harfinden oluşan "Türk Alfabesi" kullanıyoruz.
Sanırım bir eğitmen olarak bu Alfabenin kaç yıldır kullanıldığı ve niçin kullanıldığı hakkında da bilgi sahibisinizdir.
TDK(Türk Dil Kurumu) ´nın ne olduğunu bildiğinizi var sayarak;
Arapça ve Farsça hayranlığınızın sebebini de yazılarınızdan algılayabildiğim için, "dilimizin doğru kullanılması" konusunda sizi Haydar Öğretmen´e havale ediyor ve HES konusuna girmek istiyorum.
HES ´ler hakkında bilgi sahibi olmadığınız anlaşılmakta.
Sorun;
"Enerji" üretme sorunu değildir. Öyle olsa idi dağlarımızın en uç noktalarına yerleştirilecek "Rüzgâr Tribünleri" ile inanın daha fazla enerji, daha ergonomik olarak üretilebilirdi.Hem de doğanın naturasına en ufak bir müdahale olmadan.
Sorun;
Su kaynaklarımızın başta "İsraiL" olmak üzere yerli ve yabancı sermayeye "peşkeş" çekilme sorunudur.
Sorun;
Mansurat Deresi´nin suyunun, Köpizera Kayası´nın üstünden aşağıya salındıktan sonra ki "yok olma" sorunudur. Daha da doğrusu, kanala girdiği noktadan itibaren Mansurat Dere yatağının "etrafındaki ekosistem ile birlikte" ölümüdür.
Sorun;
Mansur amca´nın gün gelip çimdiği, gün gelip ellerini yıkadığı, balık tuttuğu, yorgun sırtını bir ağaca dayayarak tabakasından çıkarttığı tütünü şöyle bir lezetlice sarıp, derenin kalp atışlarını dinlerken, tellendirerek içtiği cigaranın dumanında gördüğü hayallerini bir daha görememesi sorunudur.
Sorun,;
Alabalıkların, ceylanların, ayıların,kelebeklerin, sarıkızın, keçilerin, koyunların ve aklınıza bile gelemeyecek çeşitlikteki börtünden böceğine bütün doğa canlılarının, etrafında ki bitkisel çeşitlilik ile birlikte "kayıp olma" sorunudur.
Sorun;
Kaynağından itibaren denize döküldüğü yere kadar, "Memleketimin derelerinin suyunun" kullanım hakkının" birilerine devir edilme sorunudur....
Siz zannediyormusunuz ki;
Bu imtiyaz haklarını bir kaç parça kağıt karşılığı devralan "sermaye", bu hakkını sonuna kadar kullanmayacak.
Siz zannediyormusunuz ki;
Bu imtiyaz sahipleri sularınızı borular ile yada şişeleyerek, bir damlasını bile dökmeden taa İsrail´e kadar taşımayacak.
Siz zannediyormusunuz ki;
Dere yataklarına can suyu adında yeterli miktarda su bırakacaklar.
Siz zannediyormusunuz ki;
Tüm bu sistemleri kurar iken, binlerce yılda var olabilmiş dere yataklarına ve eko sistemine "çevreci" bir yaklaşım sergileyecekler.
KESECEKLER.!
YIKACAKLAR.!
TAŞIYACAKLAR.!
YOK EDECEKLER.!
VE
SİZE BİR DAMLA SU BİLE VERMEYECEKLER...
Parasını verir iseniz size sarıkız için bir kürün kadar satarlar belki. Oradan elde ettikleri elektriği de satacakları gibi.
Parası çok olana belki bir kaç kürün...Ya oranın gerçek sahipleri olan, orman canlıları bunun bedelini ne ile ödeyecekler?
Para ile mi?
Geçiniz efendim bunları.!
Sizin gençlik projeniz, o zamanlar elektriği bile olmayan köyler için cazip bir proje olabilirdi belki. Ve eminim ki o dönemde yapılmış olsa idi, çevreyi de harap etmeden, suyu da doğaya tekrar doğadan aldığınız gibi verecektiniz.
Çok fark var çok ...
Bir konuya daha dikkatinizi çekmek isterim;
30-40 yıl sonra Global çölleşmeden en az etkilenecek Anadolu coğrafyasındaki tek yer neresi olacak biliyormusunuz?
Cevabı ben vereyim. Doğu Karadeniz .
Sahibi olmadığınız, "geleceğinize borcunuz olan" olan değerlerinizi nasıl satarsınız ya da satılmasını desteklersiniz?
Her şeyi satarak nereye kadar gideceksiniz? Yaptığınız hiç bir şey yok iken, geleceğimizi nasıl satarsınız?
Bu güne kadar alınan yanlış kararların hazin sonuçları, ARAPÇA´DA VE FARSÇA´DA HANGİ KELİMELER İLE ANLATILIYOR?
Sayın A.;
Birilerilerinin yanlış kararlarının borozanlığını yapmayınız.! Köyünüze, ülkenize ve doğanıza sahip çıkınız.! Lütfen HES örneklerini inceleyiniz.Hatta giderek doğa katliamlarını yerinde görünüz.
Şu mantığı da asla yürütmeyiniz;
"HES’ leri beğenmez isek derelerimizi tekrar geri alırız". Böyle bir lüksünüzün olmadığını da biliniz...
(Uluslararası Tahkim kararlarında bunun mümkün olmadığını,geri alım işlemleri için trilyon dolarlar istendiğini öğreniniz).
İŞ İŞTEN GEÇMEDEN BİR DAHA DÜŞÜNÜNÜZ.!
TEKRAR TEKRAR DÜŞÜNÜNÜZ.!
ARAŞTIRINIZ.!
KENDİNİZE BİR ŞANS DAHA VERİNİZ...
Eminim ki içinizdeki "Artvin’li Ruh "sizi en gerçekçi sonuca ulaştıracaktır...
Aksi taktirde;
Bir gün "Mansur Amca" rüyalarınıza girecek ve size ;
" Tosunum, keşke bu pic´lere zamanında bu kadar sahip çıkmasaydın"
diyecektir...
Selam ederim...
Dr. Kamil Aksu
Not;Enerji üretimi ve kalkınma adı altında, İkizdere’de, Artvin’de ve Ülkemin coğrafyasındaki her yerde ki derelerin, doğayı katledecek HES projeleri adı altında, önce iktidar yanlıları tarafından satın alımarak, kat be kat daha yüksek fiyatlarla yabancı sermayeye peşkeş çekilmesini açık bir şekilde protesto ediyorum...Tarih sizi hakkettiğiniz sayfaya koyacaktır...
*Pıc: Kendiliğinden büyümüş aşısız ağaç.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.