- 1081 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
KENDİNİ TERK ETMEK
Hızla çarptığı kapının sesini işitmiyordu bile... Merdivenleri ikişer ikişer inerken , açılan kapılardan meraklı gözlerle bakanlar, Utku’nun çatık kaşlarını görünce kafalarını geri içeri çekmek zorunda kalmışlardı.
Usanır mıydı bir insan herkesle aynı havayı teneffüs etmekten? Etrafının duvarlarla çevrili olduğunu bilirken dışardaymış kadar savunmasız hissetmek ve iliklerine kadar üşümek! Pencereyi bile duvar kadar kalın ve karaya boyalı görmek! Sıcağı içine hapsederek her gün yavaş yavaş soğumak.. Şimdi her şeyden uzaklaşmak istiyordu. Ona layık olduğu değeri göstermediğini düşündüğü insanlardan, her gün kendinden bir şeyler alırken, vermeyi unutan hayattan, gönül suyunu bıkıp usanmadan vermesine rağmen yeşertemediği umut bitkisinden artık uzaklaşmak istiyordu.
Arabasının kapısını açtı ve kafasını apartmanın dördüncü katına çevirdi.
- “Sen orada gömülüsün! Hiç yaşamamana rağmen bir ölüsün! Belki bu bile sana lütuftur! Seni ruhumdan soyup atıyorum!”
dedi içi ürpererek ve direksiyon başına geçti. Kontağı çevirdiğinde artık başı sadece geleceğe çevriliydi. Ama geçmiş sanki ensesinden kulağına doğru “ben buradayım” der gibi üflüyor, boğazına dolanıp nefes almasını zorluyordu. Sağ eliyle gömleğinin üst düğmelerini hızla açtı ve kravatını gevşetti. Kafasını sağa sola çeviriyor daralan yüreğinin baskını soluk alışverişindeki tutuklukta hissediyordu. Oturduğu sokağı geçmiş ana caddeye çıkmıştı. İçindeki ateş yavaş yavaş tüm benliğine sıçramış, yangın alev alev büyüyordu. Midesi bulanmaya başladı. Gözünün önüne inen kara bulut görüş mesafesini iyice kapatmıştı.
Gözlerini açtığında bir hastane odasındaydı. Kendine gülümseyerek bakarak doktor;
- “Hadi iyisin! Geçmiş olsun! Kalbin seni zorlarken bile arabayı kenara çekip durdurmuşsun.. Mücadeleci insanları severim. Arabanın yanından geçen biri fark etmiş seni! Sonuçta aramızdasın!” dedi gür sesiyle..
Utku şaşkındı. Gözlerini açıp kapadı ve hafif kafasını öne doğru indirip kaldırdı. Sonra kendini zorlayarak da olsa konuştu.
- Buradan ne zaman çıkarım?
- Tetkiklerinin sonuçlarına bağlı! Seni buraya getirdiklerinde tansiyonun yirmi üçtü. Biraz misafir edeceğiz seni! Şimdiden bir şey söylemem çok erken olur…
Utku, doktorun odadan çıkışını gözleriyle takip etti ve tavana baktı uzun uzun…
Olmuyordu işte! Herkesten kopmak kolay ama insanın kendinden uzaklaşması ne kadar da zordu. Nereye gitse ruhu da bir hafiye gibi adım adım peşinden geliyordu. Duygu sarmaşığının başlangıç ucunu bulamıyordu ki bitiş noktasından koparıp atsın! Gömdüğü gerçekler bir köstebek gibi gün yüzüne çıkıyordu tekrar…
“Kendimi bulamayacağım, yeni bir ben yaratacağım” bir yer var mı acaba diye düşündü..
- Dostum! Ağzını bıçak açmıyor! Deminden beri sana sesleniyorum! Hey orada mısın?
Kafasını çevirdiğinde yanda ki hastanın ışıldayan gözleriyle çakıştı gözleri… Sustu öylece ve tekrar tavana baktı..
- Tavanı deleceksin! Yanında bir insan varken bırak artık kireç yığınına bakmayı! Sıkıldım be dostum! İki laflayalım! Adım Eşref…
Utku;
“ Deli midir nedir? Bu böyle durmadan konuşursa işim var!”diye söylendi içinden…
Adam hâlâ konuşuyordu. Duymamaya çalıştı adamın söylediklerini… Yerinden doğrulmaya çalıştı ama kıpırdayamadı bile…
- Dostum bir ihtiyacın mı var? Tuvalet falan! Sana yardımcı olayım!
Utku, sert bir şekilde;
- “Hayır! Kendi kendime işimi halledebilirim” dedi canı sıkkın bir biçimde…Ama nafile! Beyninin “kalk” diye verdiği sinyal bir türlü bacaklarına ulaşmıyordu. Kafasını Eşref’e doğru çevirdi.
- Sanırım size ihtiyacım var! Kalkmama yardımcı olur musunuz?
dedi mahcup bir ses tonuyla..
Odaya geri döndüklerinde elinde tansiyon aleti ve derece ile bekleyen hemşire kendilerine gülümseyerek bakıyordu. Sonra konuşmaya başladı.
- Yataklarınızı boş görünce ben de hastalarım firar etti galiba diye düşünmüştüm. Meğer gezintiye çıkmışsınız!
Eşref ağzı kulaklarında cevap verdi.
- Hemşire hanım! Maalesef fazla uzaklaşamadık. Ne de olsa bekleyenlerimiz var! İnsanın yokluğunun fark edilmesi ne kadar da güzel!
Utku, koluna tutunduğu oda arkadaşının da kendisi kadar yalnız olduğunu hissetti. Ne kadar da doğru söylemişti Eşref! Şu ana kadar nerede olduğunu merak edip telefonunu çaldıran bir kişi bile olmamıştı. Ama burada yokluğu hemencecik fark edilmişti.
Aysel AKSÜMER
YORUMLAR
Cok güzel bir yazı... Rahatsızlğım nedeyiyle beni daha çok etkiledi tabii.... Tebrikler
Aysel AKSÜMER
Yine yalnız yanını yakalamışsın yazınla insanların ve çok da güzel yazmışsın
tebrik ederim sevgili Aysel...
Aysel AKSÜMER
Canım, herkesten kaçabiliriz ama kendimizden asla. Nereye gidersen git, kendini evmedikten, barışık olmadıktan sonra bu dışarıdaki insanlara da aynı olacaktır. Ruh tahlilleri çok güzel işlenmiş öykünde. <tebrik ediyorum. Sevgilerimle
Aysel AKSÜMER
Kurulan cümlelerde sıkıntılar dikkat dağınıklığı sebebiyle midir? Bilmem.
Utku’nun çatık kaşlarını görünce kafalarını geri içeri çekmek zorunda kalmışlardı.
...görünce, kafalarını içeri çekmek zorunda bıraktı hepsini... bu kadarı yeter.
Aysel AKSÜMER
çok önemli bir konuyu işlemişsiniz..
kişinin kendini sevmesi ve hayatla barışık olması gerekir
sevgiler çok başarılı...
Aysel AKSÜMER
Yıllar önce bir akrabam İstanbulda trenin altına düşüp iki ayağını kaybetmişti. Hastaneye ziyaret günleri alime aldığım meyve poşetleriyle gider ,ziyaret saatinin sonuna kadar onunla oturur, moralini düzeltmesini sağlar, sonra da bir sonraki ziyaret için hazırlıklara başlardım.
Bir kaç defa gittikten sonra yanında yatan ve her gidişimde yatağına oturmama müsaaade eden amcaya da bir kaç kilo muz ile elma aldım.
Bir sonra gittiğimde akrabam " Ya Erol sen gittikten sonra bu adam iki gün ağladı" dedi.Üzüldüm ,çok hemde. " Yahu abi ben ne yaptım ki?" dedim.
"Be kardeş sen ona meyve almışsın,adam kaç aydır burada geleni gideni yok. arayanı yok."
Her hafta artık iki hasta ziyareti için gidiyordum hastaneye.İki ayrı poşetle. Amca beni görünce heyecanlanıyor,ağzından slyalar akıyor,ağlamaya başlıyor,acaip sesler çıkarıyordu.
Doktoruna gittim.
"Bir kaç haftadır iyi,hizla da iyileşiyor.Adama ne olduysa iyileşmeye karar verdi. daha önce hiç konuşmaz , tepkisiz bakardı,şimdi hemşieyle ilaçların kullanımı konusunda konuşmuş,iyi yani" dedi.
Amca az konuşuyordu.
Bizim Karadenizli olduğumuzu bildiğinden biraz çekingendi.Zİra sonradan kulağıma fısıldadı " Oğul bız Kürdiz hem da Elevi"
Güldüm ,sarıldım amcaya..
"Ben de " dedim.
Amca "Ben de aynen senin gibi "İnsanım" dert etme.
Bak ben halimden derd ediyormuyum.
güldü bana ilk defa bu kadar bariz güldü a yaşlı adam.
Her fırsatta kendisinden bahsetmesini istedim.
O da anlattı
Kimsesi yok.
Bir bacısı var.
O da gelebilecek durumda değil. Fukara,yol bilmez.
Ben köyünün adını yerini aldım.
Köy muhtarına para gönderdim.
Ablayı ilçeye indirip otobüse koydular.
İstanbula geldi.
Ağabeyini ziyaret etti ,döndü.
Amca renk attı.
Güzelleşti,konuşmaya başladı etrafındakilerle.
Ve üç ay sonra öldü.
Cenazesini köyüne gönderdik.
Sahipli olarak.
Allah kimseyi sevensiz, arkadaşsız koymasın.
Sevgisiz koymasın.
Değerli yazarı saygı ile selamlıyorum.
Aysel AKSÜMER
harika bir yazi tebrikler.kisinin kendisiyle var olmasi barisik olmasi ve cevresinde de bu barisikligi yansitmasi gerekir.kisiliginde
yasananlar yalnizlik ve bazi sorunlarin ailevi cozume ulastirmak sevgi huzur mutluluk ask derken bunlarin bir butun saglandiginda mutlulugu ykalamis yalnizliklari silmis oluruz.
Aysel AKSÜMER
Çok manidar.
İyi bir konu yakalamış ve iyi işlemişsiniz.
Çok akıcıydı.
Tebrikler.
Selamlar.
Aysel AKSÜMER
insanın bilinmeyen yönleri....bu güzel kalemle açıklığa kavuşuyor....saygılar
Aysel AKSÜMER
Güzel yazılarınızı özlemişim. Psikolojik yanı ağır basan değerli bir çalışmaydı.
Tebrik ederim l Aysel Hanım.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Belkide kendimize bakmayı bilmiyoruz. Hiçbir insan kendisini tüketecek kadar kendisiyle ilgili değildir. Daha içimizin kaç odası var bilmiyoruz. Kendimizden önce gözümüzü dışarıya tutmamızdır işimizi zorlaştıran.
Çok sevdim ve yürekten kutladım.Selam,saygı...
Aysel AKSÜMER
Hayat bazen insanın üzerine üzerine gelir gibi olur,her şeyden, herkesten kaçma isteği doğar.
Kahramanımızın böyle durumdayken hissettikleri yansıtılmış öykünüzde,tebrikler arkadaşım, başarılı bir çalışma.
Sevgi ve selamlar...
Aysel AKSÜMER
Teşekkür canım yine beni teşvik eden sözlerin mutlu etti. Sevgilerimle..
Paranoya bir insanın ruh tahlillerini ustalıkla işlemişsiniz.Kutlarım.
Selamlar. Ve hayırlı sabahlar diliyorum.