- 1243 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
BEN MASUMUM ( ÇOK OLMASA DA... )
Bundan çok sene önceydi. Çok sene önceydi ama ben, evli ve iki çocuk annesiydim. Anneme kahveye gidecektim. Çocukları okullarına gönderdikten sonra giyindim ve yürüyerek gitmeye karar verdim.
İzmir sahil bulvarı’nın görüntüsü aynen şöyledir: Apartmanlar, yürüyüş yolu, araba park yeri, kaldırım, ortası refüjlü altı şerit yol ( gidiş-geliş ), kaldırım, kordon, deniz.
Tabi ki benim şehrimde de davranışlarınıza dikkat etmek zorundasınızdır. Altı şeritli yolun kenarındaki kaldırımdan yürürseniz, bir şeylere davetiye çıkartmış olursunuz. Hele bir de kıyafetiniz uygunsa, o bir şeylere, hiç kurtuluşunuz yoktur. Kendini bilen hiçbir kadın, o yoldan yürümez. Doğrusu nedir? Apartmanların dibindeki yürüyüş yolundan yürümek.
Ben de öyle yaptım. Ayağımda eşofman, üstümde salaş bir mont. Kendi kendime şarkılar mırıldanarak yürüyordum. Arabalara ayrılmış park yerinden bir araba geçti. Geçti, gitti. Aynı araba, bir kez daha geçti. Ben yürüdükçe, araba geçmeye devam etti. Üstüme alınmadım. Hatta etrafıma bakındım, genç bir kız mı var diye? Yok. Araba, tekrar geçti. Huylandım. Kara tarafına geçtim. Araba, yanımdan geçti. Aynı yola geri döndüm. Ama bu arada tepem atıyor, yavaş yavaş. Baktım, olacak gibi değil. Kurtuluş yok, sürücünün niyeti belli. Tellerim iyice attı. Arabanın geldiğini görünce, kendimi yola attım. Arabayı durdum. Sürücü tarafındaki camı çaldım: “ Açsana “ dedim. Açtı. “ Ben sana ne yaptım? Kalçamı mı salladım, gözümü mü süzdüm? İşaret mi ettim? Ne demeye peşimden dolanıyorsun? “ dedim. Tabi ki araya eklediğim bazı sıfatları yazmıyorum. Ben, Kazdağılıyım. Tellerim attığında, cici hanım sınırından taşabilirim / taşabiliyorum.
Son hatırladığım; adamın, sıçan deliği bir para modunda gaza basıp, gittiği.
Hiçbir zaman çok akıllıyım, çok usluyum, çok sakinim iddialarım olmadı. Tepem attığı zaman, dilimin kemiğinin olmadığının da farkındayım. Ama çoğu olayın – her olayın değil - başlama sebebi de ben değilim / değildim. Yukarıda ki olay gibi.
Şimdi, bir olay daha aktaracağım. Tellerim yine atık. Ve bir yorumum tabi ki var ama yazmayacağım.
Ege Sanayici ve İşadamları Derneği’nin konuğu olarak İzmir’e giden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, ilginç açıklamalarda bulundu. İzmir’den armoni değil kakafoni çıktığını ileri süren Çelik, Kayseri ve Konya’yı örnek vererek şunları söyledi:
"Türkiye’de Kayseri örneği var. Kayseri’den cumhurbaşkanı var, milletvekilleri, sanayi ve ticaret odaları, esnaf ve sanatkarlar odaları, barosu, borsası, stk’ları mahalli yönetimi, mülki idaresi merkezi idaresi öyle saat gibi bir işliyor ki Kayseri mesafe alıyor. Konya’da öyle. Konya’da gecekondu bulamazsınız. İzmir’de de bazı evler gecekondu değil. Kenti gecekondu sarmış ve ortak paydalarda buluşarak kentlilik bilinciyle İzmirlilik ortak paydasıyla o eksende buluşarak İzmir’de ciddi bir hamle yapılamadı."
"BURNU AKMIŞ, KİR-PAS İÇİNDE"
Çelik sözlerini şöyle sürdürdü: "İzmir, Türkiye’nin üçüncü büyük kenti. Modernizmi temsil eden kent, Türkiye’nin fihristi, tarım, turizm kenti. Ama ben İzmir’i şuna benzetiyorum. Pırıl pırıl nur topu gibi bir çocuk ama burnu akmış kir pas içinde. Yüzünü, gözünü temizlediğiniz zaman güzelliği ortaya çıkar. İzmir dört tekerine fren takılmış araba gibi. Bir şeye engel olma zihniyeti, çözümün bir parçası olmaktan daha öne geçiyor.”
…/…
Ankara ve İstanbul Büyükşehir belediyelerinin metro projelerini Ulaştırma Bakanlığı devraldı. 2.2 milyar dolarlık maliyetle metro inşaatlarını tamamlayacak Bakanlık sonra işletmeyi belediyelere devredecek. İzmir Belediyesi’nin metro projesi ise Bakanlar Kurulu kararının dışında bırakıldı.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a Hükümet’ten 2,2 milyar dolarlık jest geldi. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yıllardır yılan hikayesine dönen Ankara Metrosu ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin İkitelli metro projesini Ulaştırma Bakanlığı devraldı. Metrolar Ulaştırma Bakanlığı kanalıyla yapılacak ve işletmeleri için belediyelere geri verilecek. Devir için gerekli olan Bakanlar Kurulu kararı geçtiğimiz hafta gerçekleşen Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldı ve Başbakan Erdoğan da bu karara beklenen imzasını attı.
…/…
TBMM Dilekçe Komisyonu’nun Fatmagül ile ilgili görüşünü yazmayayım artık değil mi?
Eser Akpınar
23.12.2010
İzmir
YORUMLAR
Eser Hanım
Öncelikle,tepkinizden dolayı sizi kutluyorum.Milli Eğitim Bakanlığını uygulamalarıyla ve çağın gerisinde kalmış düşünceleriyle içinden çıkılmaz bir yonca tarlasına çeviren HÇ nin İzmir'i ve izmirliyi tarifi hem hoş değil,hemde sağlıklı değil.Tarifi esasında her şeyi eline yüzüne bulaştırmış bir zihniyetin dolayısıyla AKPyi anlatımından başka bir şey değil.
İzmir ve özellikle Eskişehir hiç ulaşamadıkları,nemalanamadıkları,erişmeye çalıştıkça ters yüz edildikleri iki nadide kentimiz.Eskişehir de her seferinde hüsrana uğrayan bu zihniyet nasıl Eskişehir için ''Küçük İsrail'' diyebiliyorsa İzmir için de ''Gavur İzmir'' ifadesini kullanmaktan çekinmiyor.gerçi bizler halimizden son derece memnunuz.Kentlerimizin onlar için ulaşılamaz olması bizleri ziyadesiyle memnun ediyor.Ama onları kızdırıyor ve çileden çıkarıyor.
Bu kızgınlık; olmayan beyinlere de yansıyarak akla hayale gelmeyen,mantık içermeyen,davranış biçimlerinin oluşmasına neden oluyor.Esasında gülüp geçmek gerekir bu tür söylemlere.Üzerinde durmamak gerekir.Altı ay sonra bu eli yüzü kir içindeki pasaklı çocuktan oy isteyeceğini düşünmeden ortaya konulan bu söylemlerle sonlarını hazırladıklarını farkında bile olmayan bu insanlara sadece gülmek gerekir.Saygılarımla..
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum. Güzel paylaşımlarda görüşmeyi diliyorum. Saygılar, selamlar.
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum Secaattin Bey. Selamlar.
Sevgili Eser, benzetmeniz o kadar güzel ki, hayran olmamak elde değil. Ben tatlı ve kirli bir çocuk gördüm mü, önce yüzünü yıkar, sonra da doyasıya öperdim. Şu güzelim İzmir'i kim yıkayacakkkk!
sevgimle...
Eser Akpınar
Keşke o da senin gibi, görmek istediği görüntünün altında ki güzelliği görebilseydi...
İzmir'in yıkanacak bir yanı var da ben mi göremiyorum?
Teşekkür ediyorum. Sevgiler, selamlar.
İzmir de belediye işleri çok iyi yürüdüğü kanaatinde değilim.
Ankara ve İstanbul'a metroları yıllar önce belediyeler bütçelerinden kısarak yaptılar. Pek çok hattı da başarı ile bitirdi ve yıllarca işlettiler.
Bütün ilçelere yayılan hatlardan bir ikisi az bir kısım gecikme yaşadı. CHP'nin çalıştırmamak için açtığı davalar da belediyeleri yıllarca oyaladı. Halen bitmeyen davalar var.
Ankara ve İstanbulda bunlar yaşanırken İzmir'in belediye başkanları gerek olmadığını behane ederek Metro konusunda hantal davrandı.
Geçen dönem Ak parti belediye başkanı Antalya da TC tarihinde yapılmayanı yaptı. Dört yılda Antalyayı baştan ayağa değiştirdi.
Alt ve üst yapısını yaptı.İhya etti.
Tarihinde ilk defa çalışma gören Antalya halkı ikinci seçimde yine CHP'li aday seçti başına.
İzmir de öyle yapsın.
Her şeyini tamamlasın bir dönem gelecek belediye başkanı. Sonra bir 90 yıl daha layık olduğu gibi yönetilsin.
Hükümetler altından ev dağıtsa bazı yerlerin oyları bazılarına tapuludur ki asla Ak partiye oy çıkmaz. Ankara da Kızılay buna örnektir.
Şehirlerde de siz bilirsiniz benden iyi.
İşte tapulu oylar bağlı bulundukları vergi dairelerinde ağlayacaklar.
Edebiyat defterinde veya şurada burada değil.
Selamlar.
Engin Tatlıtürk tarafından 12/24/2010 10:54:27 AM zamanında düzenlenmiştir.
Eser Akpınar
Ben, İzmir çok iyi yönetiliyor iddiasında değilim. Aynı sohbeti, oğlumla, facebook da da yaptık. Ancak, şunu kabul edelim ki, hangi hükümet dönemi olursa olsun, merkezi idarenin aksi düşüncede olduğu iller, her zaman ikinci plana atılırlar. Bir çeşit cezalandırma diyelim buna. Zaten Sayın Çelik'de benim bu söylemimi : "Bir şeye engel olma zihniyeti, çözümün bir parçası olmaktan daha öne geçiyor.” sözleri ile onaylamıştır. Ve bu konuda verilecek en güzel örnek, bence, ne Antalya ne şu, ne bu il. Eskişehir dir. Büyükerşen'in, herşeye rağmen, yarattığı mucize ortada.
Benim gönlüm ne istiyor, açık ve net söyliyeyim: İzmir'li elele versin. Gerektiği kadar maddi gereksinimi sağlasın. Kimseye muhtaç olmadan, bütün yapılacak işleri tamamlasın. Civarı ve şehir merkezi ile bunu yapacak maddi güce sahiptir.
Ortada bir yanlış varsa; tarafımız ne olursa olsun, yanlışa yanlış demek lazım, diye düşünüyorum. Kullanılan ifade son derece yanlıştır. Anlamını aşan ve talihsiz bir ifadedir. Konuyu gündeme getirme sebebim de sadece bu'dur.
Teşekkür ediyorum. Saygılarımla.
Engin Tatlıtürk
Çok konuşan çok hata yapar. Lakin hiç söylenmese de gerçekler değişmiyor.
Selam ve saygılar.