- 917 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
DİNLER ZORBA MI (Şehit KUBİLAY'ımızın anısına)
...
SAGRADA FAMİLİA (138 senedir bitmeyen bazilika. Mim. Antonio GAUDI)
BARSELONA/CATALUNYA/İSPANYA
****************************************
DİNLER ZORBA MI (Şehit KUBİLAY’ımızın anısına)
İnançların kurumsallaştırılması, sistemleştirilmesi olan dinler, yayıldıkları coğrafyalarda insanlara kendi yöntemleriyle mutluluk sunmaya çalışırlar.
Ödüller sunarlar, özendirirler.
Korkutarak, acıtarak kötülüklerden kaçırmak isterler.
Kurallarını, öğretilerini yaşadıkları çağda, yayıldıkları coğrafyadaki insanın özelliklerine göre düzenler dinler.
Her din; tartışmasızlığını, hatasızlığını, tek’liğini (absolute) ortaya koyarak, kendini insanüstü tanımlar. Böylece güvenilirlik, itirazsızlık kazanır. Yayıldığı coğrafyanın tek hakimi oluncaya kadar, gereken neyse onu yapar.
Oysa din, inanç değil, inancın kurumsallaştırılmışıdır.
İnsanın zayıf olduğu, aciz olduğu dönemlerde; bir şekilde bunu başarmıştır dinler. Önce güzellik, ikna, rıza yollarını kullanmış, olmadığı yerde de zorbalaşmış, en ağır yaptırımları, hatta vahşeti kullanmaktan kaçınmamıştır.
Her coğrafya insanı bir dinin egemenliğini kabul etmek zorunda kalmış, kabul etmeyenler ya göç ettirilmiş, ya da öldürülmüşlerdir.
Şimdi söylemini insandan almasına karşın, dogmaları ve diretmeleri, insanın gerisinde kalmış bir dinin, aynı coğrafyada yaşayan insanların tümüne aynı etkiyi yapması mümkün değildir.
Farklı din/inançlardan insanlar çok yerde bir araya gelmiş, birbirlerini tanıma olanağı bulmuşlardır. Dinler birbirlerini kabul eder duruma gelmiştir. İnançlara saygı insanlık fazileti olmuştur.
O zaman dinlerde, esaslı düzenlemeler yaparak, asıl amaçları olan insanlığın güzelliği hizmetine sunulmalıdırlar.
Farklı inanç sahipleri aynı ortamda, birbirlerine zarar vermeden dinlerini de yaşayabilmelidir diyorsa eğer birileri; bunun anlamı şudur:
Din artık eski çağların zorbalığından, baskıcılığından kurtulmuştur. Din mecbur tuttuğu için değil, güzel olduğu için, insanlığa güzellikler sunduğu için insanları kendine çekecektir.
Nasıl olacak da dinler, birbirlerinin inananlarını incitmeden bir arada yaşatacaktır.
Bu, gerçekten mümkün müdür. Yoksa birileri şirinlik olsun diye mi bu söylemi sık sık öne sürmektedir.
İnek kutsaldır kesmeyeceksin, hatta incitmeyeceksin.
Domuz mekruhtur, yemeyeceksin, hatta adını bile anmayacaksın.
Günde beş kere Arapça ezan sesleriyle coğrafyayı çınlatacaksın. Üstelik hoparlörün sesini sonuna kadar açarak, süreyi nefesinin yettiği kadar uzatarak.
Kilise kulelerinden tiz çan sesleri kulakları çınlatacak.
Artık dönüşsüz bir noktaya gelen uygar yaşamda ayakta kalmaya çalışacaksın bir yandan.
Acaba dinler tutucuların elinden kurtarılıp, yavaş yavaş bazı ritüelleri, “olmazsa olmaz” sanılan uygulamaları yeniden düzenlenemez mi.
Acaba yüzyıllardır sırtlarında biriken safralardan, çör çöpten arındırılarak, dinlerin özünde kirlenmeden, zedelenmeden duran güzellikler yaşanamaz mı.
Bence olacaktır. Değişik inançtan insanlar birbirlerini rahatsız eden uygulamalarını yeniden düzenleyeceklerdir.
Dinler zorbalardan kurtarılarak, uygar insanın sarılacağı, huzur ve mutluluk bulacağı özüne ve amacına ulaşacaktır.
Din kimsenin tekelinde olmamalıdır.
Din kimseye acı vermeyi, hayatını zehir etmeyi istemez.
Din insanın, dünya yaşamının en güzele ulaşmasını amaçlar.
Dinler insanları birbirinden uzaklaştırmayı değil, birbirine bağlamayı hedefler.
Dinlerde zorbalık olması mümkün değildir.
Zorbalık, dini ele geçirmeye çalışan, ondan çıkar sağlamak isteyen, dinin özüne varamayanların işi olmalı.
büyükharman,21.12.2010
YORUMLAR
...
''Acaba yüzyıllardır sırtlarında biriken safralardan, çör çöpten arındırılarak, dinlerin özünde kirlenmeden, zedelenmeden duran güzellikler yaşanamaz mı.''
...
Yaşanır elbette,ama din kullanılarak insanlar nasıl sömürülecek o zaman!?
Yazınızı ilgi ve beğeni ile okudum. Tebrikler.
Saygılarımla.
büyükharman
sonunda insanın (aklı selim) kazanacağını düşünüyorum.
sertleşenler, zorbalaşanlar eksik ve zaaf içinde olanlardır.
geliştikçe, aydınlandıkça insanoğlu mutluluğunun nerede olduğunu daha iyi görecektir.
"akıl baliğ-batıl zail" olacaktır.
bu yaratılışın özünde var.
dinin özü de bu.
oysa dini savunduğunu zanneden donanımsız veya erdemsiz kesim, farkında olmadan dine ihanet ediyorlar.
saygılar
Semavi dinlerle, ineğe tapanları ayırmak gerek...zaten inanmayanda kendi nefsine tapıyor...sonuçta tapıyor...din üzerinden içimizdeki başka sıkıntıları tartışmak belkide yüzleşmek adına lazım...
Bir de ömründe camiye gitmeyen islamla işi sadece ölünce eğer alevi değilse cemevi hariç yolu düşmeyenlerin..Türkçe ezan adı altından fıkıh dersi vermesi, Hele ittihatçıların, esrarkeşleri kullananlarak Ortada fol yok yumurta yokken....Tıpkı şimdiki Cumhuriyet gazetesinin kendine bomba attırması gibi, ergenekonun ilk cinayetlerinden birini gündeme getirmesi...ve bunun üzerinden mukaddes dinimize güya saldırması...."cami duvarına bevletmek" kadar etrafı kirletir ve kaybolur...
büyükharman
bu bir deneme. yaşanan-izlenen-algılananlardan sentez.
islam-cami-güncel dedikolular değil anlatılmak istenen.
insan merkezli evrensel yani yansız.
eminim ki,
-afrika kabilelerini,
-latin amerika yerlilerini,
-hinduları,
-budistleri,
-musevileri
-arapları yakından tanıma şansınız olsaydı çok daha ılımlı, insancıl ve gerçekçi düşünecektiniz.
saygılar.