- 2832 Okunma
- 38 Yorum
- 0 Beğeni
EDEBİYAT DEFTERİ ISSIZ ADADA
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Emine 45, evine yorgun bir şekilde döndüğünde çok kızgındı. O kızgınlıkla, sonlarının Titanic gibi olmasını istemişti. Her ne kadar dili böyle söylese de, kızgınlığı saman alevi gibi çabucak sönerdi. Anaç bir yapıya sahipti çünkü. Bir anlık öfke ile ayrılmıştı fakat yine de yüreği orada kalmıştı. Bir yorgunluk kahvesi yaparak, bacaklarını sandalyeye uzattıktan sonra televizyonu açtı. Haber kuşağında, günün gelişmelerini sunan spikerin söyledikleriyle, ayağa fırladı. İçmekte olduğu kahve yere döküldü.
- Son dakika gelişmesi sevgili seyirciler. Edebiyat Defteri sitesi yazar ve şairlerini taşıyan gemi, bilinmeyen bir nedenle okyanusta kayboldu. Arama ve tarama çalışmaları sürüyor. Gelişmeleri sizlerle paylaşacağız.
- Ne yaptım ben Allah’ ım. Arkadaşlarım, kardeşlerim siz olmadan ben yaşayamam “
Diye bağırıyor ve ağlıyordu. Alt katında bulunan komşusu Zehra Hanım, ağlama sesini duyunca merak ederek, yukarıya çıktı. Emine 45, çantasını aldı ve nereye gideceğini bile kestiremeden, evden çıkmak üzereyken komşusuyla karşılaştı.
Emine 45 ‘ i hiç bu şekilde görmeye alışmamış komşusu şaşkınlık içinde;
- Emine Hanım, hayırdır hastalandınız mı yoksa? Şekeriniz mi yükseldi. Sesinizi duyunca korktum, koşarak geldim yanınıza ?
- Yok Zehra Hanım, daha kötü arkadaşlarım okyanusta kaybolmuşlar. Ben onları aramaya gidiyorum. Hadi benim eve, ocağa göz kulak ol.
Kadın şaşkınlık içinde bakıp kaldı peşinden. Başını iki yana sallayarak evine girdi. Emine45 ne yapacağını bilmez halde bir süre sokaklarda dolaştı. Bir banka oturdu ve düşünmeye başladı.
Gemi su almaya başlamıştı. Çıkan fırtınada, gemi kayalıklara çarpmış olmalıydı. Büyük bir gürültüyle birlikte sarsılan gemi, dev dalgaların altına girip çıkıyordu.
Nermin Kaçar, panik halinde bağırıyordu.
“ Ben yüzme bilmiyorummmmmmmm ! Nereden de geldim buralara. Anneeeee kurtar beni.
Bir taraftan da, bildiği bütün sureleri yüksek sesle okumaya çalışıyordu. Ayşe09, Handan Akbaş,Aysel Aksümer,Eser Akpınar ise onu sakinleştirmeye çalışıyorlardı. El ele tutuşmuşlar ve birbirlerine destek veriyorlardı. O sırada, şoku atlatan gemi mürettebatı ile ansızın, bu durumdan kurtulmak için çareler arıyor, bir taraftan da Laz uşağına olanca gücüyle bağırıyordu.
- Ağabeyciğim ben sana söylemiştim! Talihsizlikler peşimizi bırakmıyor diye. Neden kaptanın yanından ayrıldın. Nasıl kurtulacağız buradan. Allah’ ım, yardım et bize. Onca insanın vebalini nasıl taşıyacağım. Ya çocuklarının, eşlerinin, sevdiklerinin… Buradan bir kurtulalım, kurban keseceğim vallahi. Sonra da şairini, nesircisini ayırt etmeden, mevlüt okutup, sofralar kurduracağım. Siteye bir sürü yenilik getireceğim.
Toynak ise şaşkın bir vaziyette, yaramaz bir çocuk edasıyla, ıslanmış bir halde Ansızına bakıyordu. Bütün şair ve yazarlar, ortada toplanmıştı. Fırtına dinmiş, sabah olmak üzereydi. Telsiz suya düştüğü için irtibat da kesilmişti. Jenaratörün ışığında, gemide kalan yiyecekleri eşit bir şekilde dağıtmışlardı. Pazarcı Ayhan, yine temkinliydi. Islananlara, valizindeki ıslanmamış giysileri dağıttı ve bir kenara çekilerek dinlenmeye başladı. İçinden de “ Gene terslikler beni buldu valla. Ne güzel satacaktım malları. Aman be olsun, arkadaşlarıma feda olsun. “ Diyordu. Sabah olmuştu ve muhteşem güzelliğiyle güneş ortaya çıkmış, devasa okyanusun üzerinde, su ile oynaşmaktaydı. Herkes umutsuz bir şekilde gözlerini ufuk çizgisine dikmişti. Tam o sırada, Tacettin komutan, sevinç narası atarak ;
- Kara kara bakın tam karşıda. Bir ada olmalı. Kurtulduk dostlar. Biliyordum. Kurtulacağımızı biliyordum.
O tarafa baktıklarında, göz yanılması olmadığını anlamışlardı. Tacettin Komutanın yanından hiç ayrılmayan Bedri Tokul, gelmeyeceğim dediği halde gizlice gemiye girerek saklanmış olmalıydı ki ; o da çarpma esnasında ortaya çıkmıştı. Üzerindeki giysiler ıslanınca, içindeki güreş formalarıyla kalakalmıştı.
Sabah olunca, ortaya çıkmıştı.Onu güvertede gören Tacettin Komutan, koşa koşa yanına geldi ve ona sarıldı. Gemi su almaya devam ediyordu. Filikaları suya indirmeye başladılar. Önce kadınlar bindirildi. Kadın ve erkeğin eşit olduğu çağımızda yine aynı ayrıcalığın yapılması haksızlıktı fakat bayanların çığlıkları bir türlü dinmiyordu nedense. Küreklere asılan erkekler, bayanları sahile bırakarak geri dönmüşlerdi. Yedinci tur da yapıldıktan sonra gemi yavaş yavaş suların içinde kaybolmaya başladı.
Issız bir ada olmalıydı. Yeşilin her tonu, denizin mavisi ile muhteşem bir manzara oluşturmuştu. Cennet böyle bir yer olmalıydı.
Karaya çıkıp, kendilerini kumsala atan yazar ve şairler, yaşadıkları korku ve heyecanı, biraz olsun attılar. Ansızın, oturduğu yerden orada bulunan kişileri sayıyor fakat bir türlü hesabı tutmuyordu nedense. Kurallar koymasına rağmen yine kaçağı önleyememiş olduğunu anladı o anda. Şokun etkisiyle,Aynur Engindeniz, Engin Tatlıtürk, Fikret Tezal, Irıza, Esma Karaman, Fenafil, Erolabi, Güldeste, Nasya, NBÇ, Türkan Dinçer, Bekir Güçlüer,Üzümkarası,Mustafa Sakarya, Nar-ı Çiçek, Ağyar, Hayrettin Yazıcı,Hiçbitmez, Canan Demirel,Neneh , Gülayse, Can Murat ve Labirent’ i fark etmemişti. Yine kopamamışlardı Edebiyat Defteri üyeleri birbirinden. Gözlerinden akan iki damla yaşı kimseye göstermeden gömleğinin kollarıyla sildi ve ;
- Sevgili dostlarım, yine hep beraberiz. Allah’ a şükür kurtulduk. Şimdi birlik zamanı. Bu adaya sığındık.Hepimiz sağız. Şimdi bir keşif ekibi kurarak, adaya bakacağız. Yerleşim alanı var mı ? Nasıl hayatta kalacağız. Bir grup da, balık tutacak, yiyeceğe ihtiyacımız var. Balık tutmaktan anlayanlar sağ tarafa, keşif ekibi sol tarafa ayrılsın. Bir grupta burada kalacak, hanımları koruyacak. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için. Haydi ! Durma zamanı değil.
Tacettin Komutan, Bedri Tokul, Ağyar, Ümit Zeki Soydurucu, Fikret Tezal,Engin Tatlıtürk, Can Murat ve ansızın keşif ekibi olarak adayı incelemeye çıktılar. Labirent, Toynak, Erolabi, Bekir Güçlüer, Hayrettin Yazıcı ise balık tutmak üzere suya girdiler.
Ayhan Sarıkaya, her zamanki babacan ve koruma içgüdüsü ile ekibini hazırlamıştı kafasında. Mustafa Sakarya, ırıza, Erdal Dursun,Cömert Yılmaz’ dan oluşuyordu ekibi. Geriye kalan şair ve yazarlar da derin bir uykuda oldukları için muaf sayılmışlardı.
Vakit bir türlü geçmiyordu. Şairler, ellerine aldıkları ağaç dallarıyla, kumsala şiirler yazıyordu. Nesirciler ise yaşadıklarının öyküsünü oluşturuyorlardı. Bir süre sonra asık suratlarıyla keşif ekibi gözüktü ağaçların arasından. O sırada da ellerindeki balıklar ile av ekibi plaja çıktı. Bir sürü balık yakalamış olmaları herkesi sevince boğdu. Keşif ekibinin izlenimleri ise iç açıcı değildi. Issız bir adaydı ve vahşi hayvanların seslerini duymuşlardı. O yüzden de riske girmemek için dönmüşlerdi. Beklemekten başka çare yoktu. Balıklar temizlendikten sonra sahilde yakılan ateşte pişirildi. Herkesin karnı doymuş ve gözleri parlamaya başlamıştı. Yıldızlı bir gecede, herkes sevdiklerini düşünmeye başladı. Özlem duydu. Pişmanlıklar yaşadı kimileri geçmişe dair. Bir daha onları görecekleri güne erişmeyi ümit ederek uykuya daldılar. Nöbetçiler hariç.
Emine45’ in kafasında bir şimşek çaktı. Hemen telefonun tuşlarını çevirdi ve AKUT’u aradı. Durumu anlattı.Gerekli bilgileri verdi. Telefonu çaldığında, kalbi hızlı bir şekilde atmaya başladı.Sevinçten ağlamaya başladı bu kez de. Bulunmuşlardı. Issız bir adadan bahsediyordu karşısındaki kişi. Rahatlamıştı.Bütün site üyelerine mesaj attı.
Yaklaşık beş saat sonra bir yardım gemisi, açıklarda demirlemişti. Edebiyat Defteri sitesi üyeleri bir macerayı daha atlatmış ve daha çok kenetlenmişlerdi. Filikalara binmek üzereyken, geriye baktılar son kez. Edebiyat Defteri ailesi bireyleri olmanın gururunu yaşıyorlardı.
- Birilerinin âhını mı aldık ne ? Dedi ansızın sessizce.
Direniş ise olanlardan habersiz bir şekilde, Lahey limanındaki otağında, onları sabırsızlıkla bekliyordu.
İSMİNİ YAZAMADIĞIM ARKADAŞLARIMDAN ÖZÜR DİLİYORUM. SEVGİLERİMLE
YORUMLAR
Bu kırk beş Nermin kardeşime yazdığım yorumu bile engeliyecek güç te ise ... İşte harman . işte derman... Daha o adam görmemiş.. Delide bilmiyor veliyde...
Bedri Tokul
Edebiyat defteri "sörvayvır" [okunduğu gibi okuyun]versiyonu, yoksa "lost" mu desem :-)
Aman fazla kalmıyalım bu ıssız adada, birileri bizi kurtarsın, entrikalar mentrikalar başlar sonra nema lazım, diyecektim Emine hanım hızır gibi yetişmiş. Eee zaman kötü :-(
Tebrikler Nermin hanım, selamlar saygılar
Bu gemide olmak, gemi ile kaybolup issiz adalarin birinde kendini bulmak
hüzün-üzüntü karisimi yaslari yine de magrurca göstermeden hasretin kollarina silmek ve sabir ile yardim beklemek..
Nermin Hanim, öyküler denince gözlerde parlayan kalem.
sizi okumak
ve kendimi/zi sizde bulmak güzeldi, onur verici idi günüme dair.
Bu gemide olmak hele bir baska onur benim icin.
Hayranlikla okudugum su kiism ki paylasmadan edemeyecegim;
"Vakit bir türlü geçmiyordu. Şairler, ellerine aldıkları ağaç dallarıyla, kumsala şiirler yazıyordu. Nesirciler ise yaşadıklarının öyküsünü oluşturuyorlardı. " /aci bir tebessüm ve ince bir sanci olustu gözlerimde/
Ve
En cok icimi acitan su kisim oldu;
"Birilerinin âhını mı aldık ne ? Dedi ansızın sessizce. "
.........
Kutluyor saygilar sunuyorum degerli yaziyi okutan kiymetli yürege
sevgilerimle.
Nermin Kaçar
çok sevindim böyle bir yazının güne düşmesine
tebessüm ederek okudum ve mutlu oldum..
sayenizde tabi...
forumda açılan bu gibi konular bence yararlı olmuş gibi değil mi?
yazarlarımıza destek olmuş adeta
ve çokca tebrik ediyorum..
sonununda güzel bitmesi ayrı bir mutluluk bırakıyor okurken :)
sevgilerimle
Bir süredir yolcusu olamadığım, bu yüzdende kendimi öksüz saydığım edebiyat gemime yada diğer adıyla aileme bir an önce kavuşabilmek dilleğiyle. Uzundur olamama rağmen benide yad etmeniz büyük incelikti Nermin Hanım. Bu vesileyle size ve şahsınızda tüm kıymetli dostlara baki selamlarımı sunuyorum.
Mustafa Sakarya tarafından 12/23/2010 2:29:44 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Engindeniz
Sayın Nermin Kaçar,
Gemi hareket ederken, yeniyiz diye bizi almamışlardı. Bizde rıhtımda mahzun kalmıştık.
Kurtulma maceranızı ''Yazarlar Kahvesi''nde otururken, televizyondan izledim.
Geçmiş olsun.
Akıcı bir üslup ile yazdığınız yazınızı beğeni ile okudum. Tebrikler.
Saygılarımla.
bekir güçlüer tarafından 12/23/2010 1:59:16 PM zamanında düzenlenmiştir.
Nermin Kaçar
bekir güçlüer
beni gemiye kim götürdü farkında değilim demek ki.
Anladım şimdi ,siz götürmüşünüz. Teşekkürler.
Saygılarımla.
Yahu takaya binerseniz olacağı buyduuu nolcek !!!
Alla Alla kaç kez dedim: '' Şu dümene bizim Toynak'ı geçirin diye bin kez dedim :))))
Buna da çok şükür, kurtulmuşsunuz ya ! lahey Limanında sizi sabırsızlıkla beklerken valla her taraf karlar altında kaldı.
Sizleri beklicem diye KARDANADAM oldum yaa :))))
Olsun, sizler için kardanadam olmaya değer. Ben buradan büyük bir seyahat gemisi kiraladım, gelince o takayı atıp, Okyanuslara kafa tutan gemimizle yola devaaammm. Baharca57'de uçakla gelecek yanıma, birlikte seyahate çıkıyoruz. Oh be yalnız olmayacağım gemide :)))
Yalnız olsaydım, gözlerimin yaşını silmeye işlemeli beyaz mendillerimde kalmayacaktı yahu :)))
Can kardeşim Nerminnnn,
Yine konuşturmuşsunnn kalemi ve yüreğiiii
tebriklerim taka büyüklüğündeee pardoonnn Okyanus büyüklüğündeeee...
saygılar , selamlar yollandı laheyden hemide taptaze ...
Kız Nermin,beni fazla bekletmeyin şu laheyin buz kesen havasında haaa. Kaptan Toynak'a süle tam gaz gelsin emiiii :)))
direnis tarafından 12/23/2010 11:42:48 AM zamanında düzenlenmiştir.
İlahi Nermin Bacı... Yazdıklarının hepsi doğru inan... Bende gemiye binmek için geldiğimde Emine 45 " Sen engellisin binemezsin" demiş beni almak istememişti.. Sağ olsun Taco gardaşım bir yolunu bulduda aldı beni gemiye....
Şu muhabbetin , şu dostluğun güzelliğine bakın ey Edebiyat Defteri dostları...
Bazı özkardeşlerin arasında bile yok böyle muhabbet...
İyi insan, duygulu insandır. Duygulu insan hayal kuran insandır...Hayal kuran insan kıymetli insandır...
KIYMETLİ BACIM BENİM....
Kutlarım kardeşim her şey dört dörtlük.
İsimlerin konu ile hikayeye dahil olmaları çok yerinde.
Ekip ödlek çıktı. Aslında hayatları pahasına bir şeylerle geri dönebilirdi.
Hikayede üç beş kişi ölse idi sorun olur muydu? Olmamalı. Hikaye değil mi?
Tek eksiği ani bitiş. Bir ikinci bölüm de olabilirdi.
10 numara.
Tebrik ve teşekkürler.
bütün uğursuzluk toynakta.....onu gemiye almakla büyük hata yapıldı....ama ben onu somalili korsanlarla karşılaşınca fidyenin yanında promosyon olarak vermeyi veya adada karşılaşırsak yamyamlara yemeleri için verecektim...sevgili nermin yazın çok güzel olmuşda o gün toynak hiç balık tutmadıki....habire tutulan balıkları ben tuttum diye bağırıyordu birde en çok o yemişti...adam doymak bilmiyorki....yinede iskeletor....onun çıplak halini İMF heyeti görse türkiyenin tüm borçlarını siler .....hikaye......MUHTEŞEMDİ......BEDRİDE HALA GÜREŞ FORMALARINI ÇIKARMAMASI beni çok güldürdü...sağolasın
Vay zavallı site...Neler geldi bu gençlikte başına...
En çok da ne komik biliyor musun, bütün bu edebiyat defeteri serisinde Ansızına hep vefakar ve de cefakar rolleri vermişiz. Ağlamış durmuş bizler için. Acaba okuyunca ne düşünüyor diye hep merak ettim soğrusu:)) Ya da yazılanları okuyor mu?
Bu bölüm de çok güzeldi Nermin Abla. Biraz çekmeliydiler çabuk kurtuldular ama olsun. Karlı dağdan çöle, çölden okyanusa, oradan ıssız adaya, ee ama yeter. Bu da bir bünyedir canım:)) İşin garibi kimse de hasta olmadı bunca iklim değişikliğine:)
Bir dahaki bölümü ben yazacağım. Bu kadar badireler attlattıktan sonra Edebiyat Defteri Umre'de olsa hiç fena olmaz yani...Şükür babında...
Kutluyorum seni tekrar. 10 puan...
Nermin Kaçar
Aynur Engindeniz
Canım benimmm gülmekten karnıma ağrılar girdi. Bu kadar mı bizden yazılır. İşte bu diyorum. Birinin başladığını, dğeri, kendisi başlamış gibi devam edebiliyorsa, burada birlik ve beraberlik var demektir. Hem de sonuna kadar.
Kutlarım Nermin. Çok güzel bir çalışmaydı bakalım devamını kim yazacak.
sevgimle....