BİR İÇDÖKÜŞÜN DIŞA VURUMU
Size olan sevgisinden yüreği yırtılan ciğeri parçalanan bir dostum var.
Size ’merhaba’ dediğinde ellerini tutsaydınız avuçlarınızın içine dolacaktı
size dair hissettiği ve sizin için düşündüğü herşey...
Kara gözlerinize dolan redediş parıltıları
yerini bir kabul ediş parıltısına bıraksaydı
dönüp arkasını gittiğinde gönlünü dolduran
kara düşüncelerle boğula boğula yürüyeceğine
içini,ıslak ruhunu ısıtan,kalbine mutluluğu akıtan,
umudu hazla ışıtan bir an’ı yaşayarak yürüyecekti.
Birinin sizi çıldırasıya,ölesiye sevmesi sizinse ona karşı hiç
bir şey hissetmemeniz sizin elinizde olan bir şey değil elbette.
Bu olsa olsa Tanrı’nın elinde olan bir şeydir ve ancak ve ancak
Tanrı’nın istediği bir şey olabilir.
Çünkü hiç kimse karşılıksız bir aşkın ızdırabanı çekmeyi göze alamaz bu hayatta.
Platonik bir aşkla parçalarına ayrılmış bir dostun parçalarını toplamaya çalışıyorum.
Böylesi bir güç kaybına hangi insan dayanabilir ki
ve daha baştan acı çekmeye mahkum insanlar dünyaya
getirmekte bir cinayet değil midir sizce?
Bütün bunları niye yazıyorum? Niye? Niye? Niye?!..
Dostum için ruhumu olmadık düşünceler emiyor diye
ya da sözlerim buz tutmuş duygularınızın üstünde yuvarlanan birer alev topu olur diye.
Ama biliyorum ne yazarsam yazayım
hiç bir şey değişmeyecek her şey aynı kalacak ille de ille
Yüreğini yüreğinize damlatan dizelerim bile
yüreğinizin ses vermeyen gevşek tellerine hangi sıklıkla
dokunursa dokunsun bunun sizin üzerinizde hiç bir etkisi olmayacak.
Evet değiştiremeyeceğim bir şey varsa oda kanılarımdır.
Çünkü hiç bir şey bende onlar kadar sağlam bir şekilde yer etmemiştir.
Ama yine de zaman pastanızdan bir dilim rica ediyorum.
Ne de olsa kalbi size olan sevgisinden göğüs kafeslerinde;
kafeslerinde özgürlük için çırpınan kuşlar gibi çırpınan,
bütün gün boyunca sizi gördüğü an’a yapışıp yanan,
sizi gördüğü an’ın darbeleriyle derin acılara bulanan,
varlığınızın yaydığı sıcak ateş dalgalarıyla eriyip giden
yüreği kanaya kanaya karşınızda damla damla biten,
kendisini hayatınızın gözden ırak ıssız kıyılarına iten,
ama bir günün her saati ve her saatin her dakikasında
sizi düşünen sizi hayal eden biri için istiyorum bunu.
Sizinle geçireceği küçük bir an; hayatının önce sevince
daha sonra acıya bulanacak an’ların en tanrısalı olacak.
Evet dostuma ölü ölü geçen an’ların en büyülü olanınısiz yaşatacaksanız.
Eğer bu sizin için değer bir şeyse tabi kİ.
Haberİ yok bu mektuptan.
Onun kanayan kalemİ de size
doğru kayan elemİ de bu gün bendİm.
YORUMLAR
ne demeliyim bilemiyorum gerçekten.böyle bir şiire yorum yazmak harcım değil.temennim doğacak günler size ferahlık ve huzur getirsin gerçek doslıkların kucağında...
alpa niro
insan bu kadar susuyorsa bence konuşacak kadar insanlaşmamıştır
ne ses
ne seda
ne tepki
ne etki
sadece sukun
sonsuza kadar konuşmamaya uygun
bir sukun