YUMURTANIN KULPU YOK!
Son günlerde “Karizmayı çizer diye “öne çıkan ve önem kazanarak gündemi belirleyen YUMURTA üzerine düşününce şunlar aklıma geldi.
Geçmiş yıllarda“kuş gribi “ geldi ve yumurta veren tavukları aldı götürdü.
Bu durum karşısında uzmanlar ve siyasiler yumurtanın “protein deposu” olduğunu ve insanların beslenmesinde yumurtanın yerini ve önemini günlerce açıkladılar.
Yumurta çiftliklerinde törenler,reklamlar ve tanıtımlar yapılırken,kent meydanlarında törenler düzenleyen siyasiler , tavada sucuklu yumurta yiyerek, pahalı olması nedeniyle sucuk alamadıkları için yumurtayı sade yiyen insanlara karşı “ tereciye tere satarcasına” propaganda yaptılar.
Arkasından üniversite öğrencileri,” Yumurtanın kulpu yok,hiç kimseden korkum yok” türküsünü anımsatırcasına “karizma çizen protesto aracı “ olarak yumurtayı siyasilere karşı kullanmaya başladılar.Günlerce konuşuldu,tartışıldı,eleştirildi, konu TBMM ‘ne taşındı.
Top,tüfek kullanılsa bu kadar ses getirmezdi. Çift sarılı yumurtalar çifte tüfekten atılan mermiler gibi çift elle peş peşe atılınca şifte çifte şemsiyeler açıldı, televizyonlar görüntüleri ekranlara ve gazeteler de fotoğrafları sayfalarına günlerce taşıdılar.
Toplum, yumurta yemeden çok yumurta üzerine görüşlerini ve düşüncelerini açıklamaya başladı.Köyün bilgesi ,”Yumurta kendini kırar kafayı kırmaz” dedi.
Yumurtalı omletten önce “yumurtalı siyaset,yumurtalı edebiyat ve yumurtalı tarih konuşulur,tartışılır oldu ve gündeme oturdu.
“Çift sarılı yumurtaları atmasınlar yesinler “ diyenler oldu.
“Yumurta karizma çizer “ diyenler de…
Halk kültürümüz içerisinde yumurtanın özel bir yerini halk türkülerimiz ve ata sözlerimiz en güzel bir şekilde anlatmaktadır.
“Yumurtanın sarısı yere düştü yarısı” türkü sözünün yerini,”yumurtanın sarısı kafaya düştü yarısı” şeklini aldı.
“Yumurta mı tavuktan,tavuk mu yumurtadan çıkar” halk sözünün yerini, “yumurta karizma çizer mi çizmez mi? Söylemi aldı ve konu çeşitli boyutları ile tartışılmaya başladı.
Kümeslerdeki yumurtaların düşmanı tilkiler pek kalmadığı için yumurta fazlalığı görülmeye başladı. Bu fazlalık protesto aracı olarak domatesin yerini alarak etkili olunca çifte ses getirdi.
Bir zamanlar siyasetçilerin propaganda aracı olarak kullandığı yumurtalar, şimdi protesto aracı olarak kafalara ve omuzlara değince nedense çok gürültü çıkardı.Biraz türkü söyleyerek bu gürültüyü ve gerginliği azaltalım.İnsanlar gergin ve kızgın olduklarında türkülere baş vururlarsa dinlenirler diye düşünmekteyim.Şairin dediği gibi:
“Ah bu türküler
Köy türküleri
Altlarında imza yok ama
İçlerinde yürek var.”
İşte içinde yumurta ve korkusuz yürek bulunan bir halk türküsü:
“Yumurtanın kulpu yok
Gözlerimde uyku yok
Sür gemici gemiyi
Hiç kimseden kokum yok.
Yumurtanın sarısı
Yere düştü yarısı
Yarısından fayda yok
Kaç gel gece yarısı”
Yere düşen yumurta yarısından fayda gelmese de, kafaya değen yumurta yarısı bu denli ses getirdiğine göre bir işe yarıyor demek ki !
Küçük yaşlarda NEVRÛ- BAHAR BAYRAMI’NDA pişmiş boyalı yumurtaları tokuşturan çocuklar büyüdükleri zaman insana zarar vermeyen ama sorunlara dikkat çekmede etkili olan çiğ yumurtaları kullanmaya başladılar.
Her sorun karşısında ata sözleri ve halk türküleri bize çözüm yollarını da göstermekte.
Büyük usta Âşık VEYSEL bakın ne diyor:
“Gülü yetiştirir dikenli çalı
Arı her çiçekten yapıyor balı
Kişi sabır ile bulur kemali
Sabretmeyen maksudunu bulamaz.”
Çok değerli halk ozanlarımızdan Hasan Kaplan (Kaplanî) genç kuşaklar için yazdığı bir şiirde şöyle demekte:
“Bulmalı toplumda gerçek yerini
Kuracak onlardır aydın yarını
Doldurup mavzere kurşunlarını
Sıkan olmamalı genç kuşaklara…”
Gençliği anlamak geleceği anlamaktır.
YAHYA AKSOY
YORUMLAR
Yumurta atan kadrolu militanlar..yumurtayı savunanların anasına babasına kahkahalarla yumurta atmalı .....ödeşilsin