- 1602 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
Tek Yumruk
Bugün hepimize düşen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet’e sahip çıkmak, Çanakkale’yi, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır. Türk Ulusu dili, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele güçlü biçimde yürüyecektir. Mustafa Kemal Atatürk
İçimde kelimeler ordusu nereden nasıl taşacağını bilmeden yüreğimin duvarlarından atlıyor tek tek… Her kelimenin düşünceli, kaygılı duruşu ruhumu terleten sorguların yanı başına yaslıyor başını…
Huzur; bir milletin bayrağının altında bağımsızlığının verdiği onurla yaşamasının geleceğine yansıyan aynasıdır… Bu aynayı ancak birliğin verdiği o erdemli duruşa katkı sağlamayı beceremeyenler, ortamın huzursuzluğundan beslenenler, insanın insan rengini yaşamlarına yansıtamayanlar kırmayı ve parçalamayı hayal eder...
Millet olma özelliğini hak eden toplumların uğrunda mücadele verdiği kutsalı; tek Vatan, tek Bayrak, tek resmi dil ve tek marştır… Bu tekliğin içine herkes kendi yarattığı rengi katarsa öz asaletini yitirir ve aslı olmayan senaryoların sahte çığlıkları sarar her yanı…
Türk, Kürt, Azeri, Laz, Çerkez, Alevi kardeşlerimizle, din, dil ırk ayrımı yapmaksızın yaşattığımız birlikteliğimize dokunmak isteyenlerin oyununa gelmek, önce kendi ektiğimiz birlik otağına kibrit çakmaktır.
Güneydoğu Anadolu bölgesine yıllar önce gitme şansım olmuştu… Öyle güzel dostluklara merhaba demiştik ki hala Kürt ve Arap olan dostlarımın sıcacık seslerinde geçmişi yâd ederek geleceğe dair planlar yapabilme şansına sahibim/z… Ki ben yaşamı paylaştığım dostlarımı seçerken, sadece insan renklerine bakarım… Çünkü benim tek bir Vatanım ve tek bir rengim var o da insan rengi…
Bizler geçmişimizle barışık, geleceğimizle güçlü, doğru ve yanlışıyla attığımız her adımı kabul edip daha iyiye hep iyiye diye birleşen ellerin bu topraklardaki sesiyiz… Ve geleceğe umutla bakan, geçmişinden ders çıkaran bir coğrafyanın bütünüyüz… Geçmişimizdeki en büyük ders, topraklarımızı parçalamak için her türlü senaryoyu yazıp oynayanların oyununa gelmememizdir…
Birkaç gün önce şehit cenazesindeki minik bir kız çocuğunun babacığının tabutuna sarılışındaki acıyı gördüm yine ! Ağlayan ablasına daha da küçük olan kardeşi aynen şöyle diyordu
— Ablacım ağlama… Neden ağlıyorsun ki? Babacığım bizi hiç bırakıp gider mi akşama gelecek mutlaka gelecek…
“Babalar evlatlarını, topraklar milletini, hiç öksüz bırakır mı diyordu minik kızın kulağına bir ses”
Ne garip, bir gün önce o minik Türk kızı yine aynı yerde bir Kürt arkadaşıyla uçurtma uçururken birbirlerine dillerini öğretiyorlardı minik kelime dağarcıklarından… Ne çocukların, ne kadınların, ne de bu Vatan toprağında yaşayanların yokken kardeşlikten sorunu, boşluğun sancılı karargâhına hapsolanların dağa sığınışlarında yanıyor birçok insanın gelmişi geçmişi…
Sırf ülkemizdeki huzuru kaçırmak adına, topraklarımızı bölmeyi düşünme cesaretini gösteren insanların yıkanmış beyinlerindeki o zifiri boşluk bile oynanan oyunun ne kadar aciz olduğunu göstermiyor mu?
Türkiye Büyük Millet Meclisine ikinci bir dili misafir etmeye çalışmak savundukları dile ve halka değil kendilerine edilen hizmetin onursuz çığlığına karşılıktır… Süregelen barış çabalarına gereksiz bir çalım atmaktır ki bu çalım aslında ne bizim huzurumuzu kaçırmaya yeter, ne o dili konuşan kardeşlerimizin hakkını savunuyoruz yalanının üstünü örtmeye…
Bir ananın ak sütü kadar beyaz, bir babanın yüreğindeki evlat sevgisi kadar büyük, bir çocuğun gözlerindeki yalansızlık kadar net bir ses ile iyi ki bu toprakların çocuğuyum, insanıyım, milletine dâhil bir nefesiyim diyor içimdeki o gururlu ses…
Geleceğe, ağrılı ama gücü ve umudu hiç tükenmeyecek bir solukla bakabilmenin gururunu sarıyorum insan mozaiğimin her yanına… Ve diyorum ki; iyi ki Bayrağımın her dalgasında bir başka kardeşimin bir başka ezgisini barındırıyor toprağımın bereketli kokusu…
Vatan Bölünmez Bir Bütündür Parçalanamaz… Ve her birimiz bu bütünün hiç eskimeyecek, azalmayacak, susmayacak parçalarıyız… Ve biz bu Vatanı yabancı kimliklerin elinden kurtarmak için canlarını feda eden tüm şehitlerimizin üzerine and içiyoruz ki parçalanmaya izin vermeyeceğiz….
Mehtap ALTAN
22.12.2010
YORUMLAR
Sıcak dostluklar veiçten merhabalar.Humanizm ve gerçekler..Yazınız ya da görüşleriniz yerli yerindeydi şair.
.........
Yorumu uzun yazmıştım ama sonra sildim.
Türkiye ağır evrelerden geçecek.Önümüzdeki yirmi yıl böyle olacak. Belki de elli yıl.
Beceriksiz siyasetçilerin hatalarının bedelini halk ödeyecek.
Şimdi insancıllıktan, fakir fukaraya yardım etmekten bahsedenlere gülüyorum. Bunun adı soytarı tellallığı.
Bir ülkenin ve çocuklarının yarını yasalarla belirlenir. Hurafelerle değil.
Gevur Avrupa çocuklarını garantiye almış. Ya biz ?
Aaah ! Ah !
Çok acılar çekeceğiz şair. Hem de çoook !
Kardeşlik mi ?
Tekelci kapitalizm'in ve iş birlikçi faşistlerin hiç sevmediği sözcük.
............
Emeğe ve yüreğe saygımla.
Duyarlıydınız.
Muharrem Nalçacı tarafından 12/22/2010 10:31:01 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yazınıza baştan sona imzamı atabilirim tebrikler.
Bunca şehit kanlarıyla sulanan bu güzel vatanı, bölmek isteyenlere , kesinlikle taviz olamaz.
Sözü çok uzatmadan, bu ülke vatandaşı olduğum, bu şanlı bayrağın altında yaşadığım için çok mutluyum.
Ülkemiz renkli mozaik gibi,Türk, Kürt,Çerkes, Azeri, Laz bir bütün olarak yüzyıllardır yaşadığı gibi huzurla yaşamalıdır.
Ülkemizde fitne çıkarmak isteyenlere fırsat vermemeliyiz.
Selam ve sevgiler, bu doğru paylaşım için tebrikler.
Vatan Bölünmez Bir Bütündür Parçalanamaz… Ve her birimiz bu bütünün hiç eskimeyecek, azalmayacak, susmayacak parçalarıyız… Ve biz bu Vatanı yabancı kimliklerin elinden kurtarmak için canlarını feda eden tüm şehitlerimizin üzerine and içiyoruz ki parçalanmaya izin vermeyeceğiz….
Bütün yazdıklarının altına imza atabilirim/ atabiliriz... Biz bir bütünüz parçalanmayız/ parçalayamazlar.
Kalemin susmasın, yüreği güzel arkadaşım.
sevgimle...
Hepimizin diyemeceğim; aksi düşüncede olanların var olduğunu biliyorum. Ama büyük bir çoğunluğumuzun aklında ve yüreğinde olan duyguları, düşünceleri; zarif bir şekilde kelama dökmüşsünüz. İncitmeme özeninize saygı duymamak mümkün değil.
Yüreğinize sağlık. Kutluyorum, kaleminizi. Saygılarımla.
duyarlı kalemler her zaman lay..lay ...lom....yazmamalı....bazanda....görülen tehlikeyi...anlatmalı....ikincisi olmayan bu aziz vatanımız için bir şeyler karalamalı....söz konusu vatansa gerisi teferruattır....sözüne kulak tıkamamalı....korkmamalı...satılık ve kiralık kalemler her gün sahnedeler...duyarlı bir konuda yazdığınız için saygılar....altan hanım
Yazınız güzeldi. Kutlarım.
Kılıflarla gelen tuzaklara karnımız tok. Takke düşmüştür artık.
Seçimden sonra gözler iktidarda olacak.
El uzatan kardeşimizdir.
Molotof ve taş atan da düşmanımız. İlla da askerime kurşun atan.
Zor oyunu bozar der atalarımız.
Zor oyunu bozar.
Tebrikler.
Selamlar.
Engin Tatlıtürk tarafından 12/22/2010 10:32:40 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ülkemiz üzerinde yıllar yılı bir çok senaryolar oynatıldı, yıkmak, parçalamak ve bölmek için. Bunu şimdiye kadar başaramadılar ve umarım bundan sonra da başaramayacaklar.
Ama öncelikle bizim gözümüzü açıp bu gaflet uykusundan uyanmamız ve birlik olmamız gerek sanırım.
Aslında yazılacak ne çok şey var bu konu üzerine...
Yüreğine, kalemine sağlık.
Sevgilerimle...
."...Vatan Bölünmez Bir Bütündür Parçalanamaz…"
Amasya, Erzurum, Sivas Kararları ve madde no: Bir
Demek ki, Kongre ve mücadele vakti gelmiş, ama kime karşı? Burada, hani yazınızda diyorum; bir soyut bilinçten, somuta çekme bilimselliğini hala göremiyoruz !... Siz bile; bunları yazmaya başlamışsanız, yer yer sevinerek ve ama okuduğumuz bu azalan tutarsızlıklarınıza rağmen...
Edebi bir metin okumadım. Daha çok size özgü evrak-ı metruka ya da edebiyat-ı resmiye yaklaşık idi okuduğumuz. İnşallah yanılmıyorumdur...
Malum bilinç eksikliğiniz nedeniyle, saygılar göndererek iki puanınızı kırıyorum, kalanı güzeldi yine de..
Esenlikler dilerim.
Göktürkmen tarafından 12/22/2010 9:43:47 AM zamanında düzenlenmiştir.
Önce yazınız için candan teşekkürler...Bu konuda okadar süfli gevezelikler yapıldı ki, her şey aşındırıldı ve anlam kaymasına uğradı. Bir yanda ayrıntıda gezinmek istenirken diğer yandan bu toplumu değerli kılan ve bu topraklarda ebencet kalmamızı sağlayan tüm değerler insafsızca, aşındırıldı, aşağılandı. Sanki yeni birşeyle karşılaşıyormuşuz gibi aval aval bakmayı tercih etti çoğumuz. Oysa daha dün bunun binlerce örnekleri yaşanmıştı. Dil aynı dil, yöntem aynı yöntemdi. Sırp ayaklanması, Girit, Yunan, Bulgar ve Ermneni meselesi...Bütün bunları hafızamızdan silerek basit bir düzlemde geziniyormuş gibi davranmak ahmaklığın daniskasıdır. Bütün bunlar yapılırken, biz bir talebi olabileceğini düşündüğümüz insanların gerçek sesine asla kulak veremedik. Derin çoğunluğun sesi, sisler arasında kaybolmuştur. Devlet, millet, vatan kavramlarının asli hüviyetinden bihaber olan insanlar yazık ki, kendi konumlarını bile algılamaktan uzak düşmüşlerdir.
Bu konuyu oniki bölümlük bir yazı serimle değerlendirdiğim için, şikayetçi olduğum gevezelik boşluğuna düşmemek için, yazınızı yürekten kutluyor ve çekiliyorum.
Selam,saygı...
hyazici58 tarafından 12/22/2010 8:59:15 AM zamanında düzenlenmiştir.