- 940 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
'' İSLÂM BİRLİĞİ '' DERKEN.
Ben bir müslümanım. Dinimle son derece gurur duyuyorum. En doğru olduğuna, en güzel olduğuna, tüm insanlığın yararına olduğuna kesinlikle inanıyorum.
Yine, dinimin gereği olarak, başka dinden olan insanlara da saygı duyuyorum. Hiç bir dine, insana, ülkeye düşmanlığım yok.
Hiç kimsenin, zorla benim dinimden olmasını, asla istemem ve onaylamam.
Dinimin başka insanlar, ülkeler tarafından da benimsenmesini elbette isterim. Fakat bunun, korkuyla, tehditle ya da savaşla olmasını asla kabul edemem. Özenmeli insanlar, inancımıza, üstün ahlâkımıza, temizliğimize, dürüstlüğümüze, çalışkanlığımıza. Bu güzel niteliklerin, islâmdan kaynaklandığını kanıtlamalayız.
Müslümanlığı benimsemiş ülkelerle birlik oluşturup, diğer ülkelere cephe alınmasına, kutuplaşmaya asla özenmemeliyiz.
Avrupa Birliği’ni, ’’ Hristiyan Kulübü ’’ diye adlandırıp, böyle olmayı sürdürdüğünde, sonucun bir medeniyetler çatışmasına varabileceğini iddia edenlerle, onlara karşı bir İslâm birliği oluşturmak gerektiğini savunan kişilerin, aynı kişiler, gruplar, devletler olması, ne kadar ilginçtir.
Öyle bir İslâm birliği nasıl kurulur ? Ülkemiz içinde bile böyle bir birlik kurmaya hakkımız var mı sizce ?
Bunu savunanlar, İslâmın, diğer din ve mezheplere mensup kişilerle de kardeş olduğumuzu, birlikte yaşamamız gerektiğini dillendirmiyorlar mı ? Doğrusu da bu değil midir ?
’’ Agop da bizden, Rojda da ’’ diyenler, İslâm birliğini de savunan aynı kişiler değil midir ?
Öyleyse, bu çelişki neden ? Bir taraftan, ’’ Senin dinin sana, benimki bana ’’ diyeceksin, diğer taraftan Dünya’nın yarısından fazlasını kapsayan ve tüm Dünya’ya hükmetmesini hayal ettiğiniz İslâm birliğinden söz edeceksiniz !
Dini kurallarla ülkeyi hatta Dünya’yı yönetmeye kalkışmak hiç de akıl kârı değildir. Ancak, özellikle bizim dinimizin tavsiyelerini uygulamak, temizlik, doğruluk, dürüstlük, yüksek ahlâk, adalet, hak, hukuk, çalışmak, bilime önem vermek her zaman tüm insanlığın yararına olacaktır.
Dinimiz ilk önce insanları saymayı, sevmeyi, onlara iyi davranmayı emrediyor. Başka dinlere, mezheplere mensup olanlara da saygı gösterip, iyi geçinmemiz, kutuplaşmalardan, savaşlardan uzak durmamız , en doğrusu ve en güzeli olacaktır.
Ülkemizde tam demokrasiyi geliştirmekten söz edenler, tüm din ve mezheplere eşit mesafede olacaklarını vaat edenler, bir taraftan da Dünya’da İslâm birliği kurmaktan söz edip, iki yüzlülük etmektedirler.
Tüm bu çelişkilerin kaynağında, acaba fanatik dincilik mi, yoksa siyaseti çıkarcılık olarak görüp, çıkarlar neyi gerektiriyorsa onu söylemeye ve yapmaya çalışmak mı var ?
Bırakın insanları kendi hallerine. Ülkedeki her türlü ahlâksızlığa, haksızlığa, adaletsizliğe elbette ki müdahale edin. Bunu ister din adına, ister insanlık adına yapın. Güzel olan her şeyi uygulamaya çalışın. Halk da sizleri takdir etsin. Alevisiyle, sünnisiyle, müslümanı, hristiyanı ya da inancı olmayanıyla özensin yaptıklarınıza.
Büyük birlikler, kutuplaşmalar, düşmanlıklar ,işgaller peşinde olmayın.
Çok büyük olmak değil, çok mutlu olan, refah içinde yaşayan, barışçı,huzurlu olmak istiyoruz.
Dünya Hristiyan birliği de, Dünya İslâm birliği de, ancak yeni savaşlar, yeni yıkımlar getirir. Dünya’da hayatı tehlikeye koyar. Bu da , bizlere bu güzelim Dünya’yı bağışlayan Tanrı’ya isyan değil midir, nankörlük değil midir ?
Müslüman, Hristiyan, Musevi, Yahudi, Hindu, Budist ve başkaları. Tüm dinlerden ve inanmayanlardan oluşan tüm insanlar olarak, savaşsız, huzur dolu bir dünyada, insanca yaşamak, hepsinden daha güzel değil mi ?
Tüm Dünya’yı yeşile, siyaha ya da maviye boyarsanız eğer, hepimiz ancak kör oluruz.
Oysa Gökkuşağının tüm renkleriyle süslü bir Dünya’da tüm insanların gözleri, pırıl pırıl olur.
Dünya’ya hükmeden, insanlığa hükmeden, devletleri yönetenler ! İnsanlığa, insanca yaşamayı çok görmeyin !
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Ülkemizde tam demokrasiyi geliştirmekten söz edenler, tüm din ve mezheplere eşit mesafede olacaklarını vaat edenler, bir taraftan da Dünya’da İslâm birliği kurmaktan söz edip, iki yüzlülük etmektedirler.
Tüm bu çelişkilerin kaynağında, acaba fanatik dincilik mi, yoksa siyaseti çıkarcılık olarak görüp, çıkarlar neyi gerektiriyorsa onu söylemeye ve yapmaya çalışmak mı var ?
Ülkemizde bunlarin neye ve hangi olaylara dayanarak söylendigini hepimiz cok iyi bilyoruz.
Neredeyse bölük bölük olan Türkiyede cogunlugun müslüman olusunun nedeniyle kimseyi birbrinden ayri görmemenin ifadesidir bunlar (benim görüsümle)
Herkesin olaylara farkli bir bakis ve yaklasimi var dile getirelen söz ve tutumlardan cikardigi farkli bir mana var
Bunu düsünürsek bazi kisileri iki yüzlülük ile suclamaktan öte birsey degil bu.
Ve insanlara yardim etmek aci doyurmak bizde büyütülüyor ardinda binbir sevab araniyor.
Sosyal yapisi güclü devletlerin görevidir yardima muhtaclara kol kanat germek.
Sosyal yapi gücsüz olunca ülke icinde perisanlik önlenemez.
Önlenemedikce her gelisme ancak rüyamizda.
Yüreginze saglik degisik acilardan yorumlanabilir.
Saygilarimla
hicbitmez tarafından 12/22/2010 12:00:10 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sayın Tezal,
Yazdıklarınıza katılıyorum. Yazdıklarınızı okurken yıllar önce çalıştığım kurumda arkadaşlarım arasında yaptığım yüz yüze ve sohbetvari anket geldi aklıma.
Bir yönetici arkadaşımızın odasında sohbet ediyorken odada bulunan sekiz arkadaşıma " Şu an Azrail gelse ve ölüm vaktiniz geldi, ancak size bir fırsat sunacağım yaptığınız iyiliklere karşı. Ailenizden geride kalanları, hangi ülkede yaşamasını istiyorsanız o ülkeye nakledeceğim. Hiç bir maddi ve manevi sorunları olmayacak. Hangi ülkeyi istediğinizi söylemeniz yeterli " dese,siz nereleri istersiniz? diye sordum.
Çoğunluk Amerika, İsviçre,İngiltere'yi tercih etti.
Hiç biri Arabistan veya herhangi bir İslam ülkesini tercih etmedi.
Bir kişi Türkiyeden başka yerde yaşamam demişti.
Bundan şu çıkıyor kanaatimce "İnsanlar huzur ve mutluluk arıyor".
Din merhamet sancağının kalesi değil mi ?
Hz. Muhammed ( S.A.V.) 'e sormuş yeni müslüman olanlar. "Ya Rasülüllah ,biz müslüman olduk,müslümanlık ne demek?" Efendimiz cevap vermiş " Müslümanlık yemek yedirmektir"....
Şu sözdeki asaleti ,yürekliliği,merhameti görmemek için sadece aptal olmak yetmez.Aptal ve kötü niyetli olmak gerekir diye düşünüyorum.
Ölen hayvanı bile ateşe atmayın diyen bir din'in müntesiplerinin Sivas'ta madımak oteli yanarken , (yangını derin devlet-yabancı istihbarat servisleri vs- kim çıkarmış olursa olsun) dışarda tekbir getirmelerine anlam veremiyorum.
Böyle bir din anlayışının Allah'ın dininden ,Peygamberimizin sünnetinden uzak , sadece kin ve nefretin ürünü olan zalimce inanışlar olduğuna inanıyorum.
Ezan seslerinin hangi din ve mezhepten olduğuna bakılmaksızın her insana emanet ve huzur hissettirdiği zamanların çok eskilerde kaldığı zamanımızda,aynı hal ve edep içerisinde , insanı yaşatmayı, adalet ve eşitliği tesis eden İslamın gölgesinde yaşamayı tercih eden insanların seslerini ve yüreklerini ortaya koymaları gerekmektedir diye düşünüyorum.
Memleketimizde kan gövdeyi götürüken İslami vakıf ve kuruluşların sadece seyirci kalmasını da anlayabilmiş değilim.
Birlik dirlik getirir kanaatimce.
Fakat biz Irak'ta çocukların üzerine bomba yağarken, alçak Amerika askerlerince küçücük kızlar tecavüze uğrayıp katledilirken Umre'ye hangi turizm şirketiyle gideceğinin telaşına düşen insanların o katliama sadece sloganlarla , ve sermayesi ,bütün maliyeti söz olan dualarla iştirak ettiklerine şahit oldum.
Irak katliamı, soykırımı sanki sadece o memlekette yaşayanların imtihanıymış gibi bir hal içerisinde olanlar unutmamalı ki, oradaki vahşet hepimizin imtihanıdır.
yarın bize de sorulacak soruların başında " Sen Neredeydin? " olacağına inancımın imanımla eş değerde olduğunu belirtmeliyim.
Bunun yanında sadece müslüman ülkelerde değil, hangi dinden ve inançtan olursa olsun,nerede bir insan zülme uğrarsa , hakkı yenirse, canına kasdedilirse, müslümanların kol kanat germekten daha ileri giderek müdahale etmesinin "DİN" olduğuna inanıyorum...
Hz Ebu Bekir'in kapısına gelen Yahudiye üzerinde hurma dalıyla tutturduğu hasırı vermesini anlayabilmek ve yaşayabilmektir DİN
Hz Ömer'in " Diclenin kenarındaki koyunun hakkını ilahi adaletin kendisine soracağı " anlayışıdır DİN
Aç olanı doyurmak.
Açık olanı giydirmektir DİN
Uzattım galiba ..
saygılarımı sunuyorum..
Fikret TEZEL
Engin Tatlıtürk
Peygamberin sünneti ve hadisler de dine dahildir.
Türkiye de bir İslam ülkesidir.
Madımak olayı tamamıyle provakasyondu.
Tekbirler ise işi çatışmaya sevk için bir aletti.
Dinimiz ya da gerçek inananlar adam mı yakıyor? Olabilir mi?
Irak savaşı var diye umreye ve ya hacca neden gidilmesin?
Abd'ye savaş mı açacaktı Türkiye?
En başta dindar olmayanlar karşı gelirdi.
Bunlar boş lakırdı galiba.
Sevgiler.
erolabi
Öncelikle bahsettiğim konularda anlaşılamadığımı,bunun da benim bir kabahatim olduğunu belirteyim.
İslamda öncelikler vardır.
komşusu aç iken tok yatamamak gibi..
aslında şimdi komşusu tok iken aç yatamayanlar var ya...
Sivas olayları bir provakasyondur. hem de kalitesiz ve zalimce bir provoke edilöiştir halk.Benim anlamadığım dışarda bulunan Müslüman insanların orada insanlar yanıyor,bu bizim imtihanımızdır,Allah rızası için kurtaralım dememesi.
İnsanlar yanarken coşku ile tekbir getirmek şüphesiz İslam edep ve kaidelerine ters olan bir durum.fakat sen ben neden kandırılmıyoruz da oradakiler kandırılıyor. yani bu bir günlük bir çalışmanın ürünü değil.
Ben orada olsaydım Allah rızası için o ateşim içine atar yananları kurtarmaya azami ölçüde gayret ederdim.Ben hala oradaki insanların Sivas- Fener maçını seyreder gibi tezahüratlar ile yanan insanları seyretmesini anlayabilmiş, kalbime de anlatabilmiş hatta bu gayret içerisinde olabilmiş değilim.
Umre konusuna gelince..
Gitmek arzuladığım,hatta çocuklarımla ilk gideceğim yer o mübarek beldeler.
fakat bir vurdumduymazlıktan bahsetmek istedim.
İslam tolumu artık kapitalzmin kucağına esir düşmüş durumda.
Bunu yaşamlarındaki ,tüketimlerindeki ve sosyal ilişkilerindeki hızlı ve yoz değişimden anlıyorum.
ihtiyaç içerisindeki insanlar için "cennetten köşkler " dileyen zengin insanlar,ellerindeki üç kuruşu vermekten azami derecede imtina eder hale geldiler.
çeçen savaşı sırasında bir lira bir lira toplanan yardımlar ile çeçen mücahitler Ruslara aman vermiyordu.Şimdi milyon dolarlar gidiyor fakat nafile..
yani necasetten mescid olmaz.
Biz Kur'an gibi cihanşümul insanlar olmadıkça bu sorunlar devam edecek.
Selam ve sevgilerimi tekrar sunar,ilerinde başarılar dilerim.
Osmanlı Devleti’ne ve diğer Müslüman devletlere karşı, 1364 Sırpsındığı, 1389 Birinci Kosova, 1396 Niğbolu, 1444 Varna, 1448 İkinci Kosova, 1453 İstanbul, 1538 Preveze, 1571 Kıbrıs, 1683 Viyana Kuşatması, Osmanlı Devletinin yıkılması ve 1919-1922 İstiklal mücadelemizde Haçlılar ittifak edip, Müslümanlara karşı cephe aldılar. Hattâ Kudüs’ün elimizden çıkması üzerine, müttefikimiz olan Almanlar, bayram yaptılar.
Batılıların geçen asırlarda ve günümüzde, İslâm ülkelerine karşı tatbik ettikleri yayılmacılık ve sömürgecilik hareketleri, İslâm dinine saldırmaları ve Müslümanları dinlerinden uzaklaştırmak için yaptıkları bütün dejenerasyon faaliyetleri, geçmişteki Haçlı seferlerinin, hâlen soğuk savaş, kültürel ve ekonomik savaş olarak devam ettiğini göstermekte, bugün bile pek çok eserimiz çalınarak batıya kaçırılmaktadır. Aksine, batıdan ülkemize kaçırılmış bir tek eser bile görülmemiştir. Batı, her hususta bunu bugün bile tatbik etmektedir.
Papa ikinci Urban'ın 1095 yılında Clernont Konsilinde yaptığı konuşma ile başlayan Haçlı seferleri (saldırıları) fikri de milyonlarca insan kaybına neden olsa da halen sürmektedir. ABD'nin bugün Müslümanlara yaptığı da bir haçlı seferidir.
Kafayı kuma gömmekle ve gerçeklerden uzak afaki insani çağrışımlar bulunan nutuklarla haçlı seferleri önlenemiyor ne yazık ki.
Birinci Haçlı seferinde 10.000 Yahudiyi de katleden Haçlılar bu gün sadece Müslümanlara terörist yaftası vurarak düşman bellemişlerdir.
Geleceğin haritaları ABD'nin kurulduğu gün çizilmiştir. ABD dünya hakimiyeti sağlanacaktır.
Bizim dünyayı renklere boyamamız, toplumu reklerden ibaret görmemiz, mozaik oluşumları savunmamız güzel bir edebi söylemdir ve gerçekleri değiştirmez.
Bana anlattığınız masallarla İsrail işgal ettiği Filistin topraklarından çekilir mi? Bir rica etseniz diyorum.
-------------------
Ülkemizde tam demokrasiyi geliştirmekten söz edenler, tüm din ve mezheplere eşit mesafede olacaklarını vaat edenler, bir taraftan da Dünya’da İslâm birliği kurmaktan söz edip, iki yüzlülük etmektedirler.
-------------------
Bu söyleme ters düşen ne var İslam birliğinde?
Amerika kıt'ası birleşiyor Ki hepsi Protestan Hristiyandır.
Rusya pek çok küçük devletin birliğinden oluşmaktadır.
AB şu hali ile bir Haçlı kulübüdür. Bizi dahil etmek istememeleri de bundandır.
Bizler ise bölük börçüğüz ve dahada parçalanmamız amaçlanmaktadır. Müslümanlar bölünerek ne kazanacak?
İçimizdeki cahil, hayin ve casuslar düşmanlarımızdan daha tehlikeli.
Yazınız o kadar barışçı ki; şimdi düşmanımız da yok dersiniz.
Evet bizim düşmanlığımız yok ama düşmanımız var ve ne renge boyanırsa boyansın tanırız, Tanıtırız.
Benin görüşlerimle taban tabana çelişen bir yazı. Sayfalarca yazabilirim fakat burada yazınıza yorum yapmam gerek.
Bunları da içeriğine neden katılmadığımı beyan için yazdım. Nezaketsizlik olduysa ( ki hiç istemem) özür dilerim.
Yazı bir kanaat beyanı. İlmi bir katkı yok. Nazik bir üslupla yazılmış. Değişik bir bakış açısı yansıtıyor.
Lakin harita çok çok güzeldi. İslam birliği kelimesi de kulağa çok hoş geliyordu. Yazıdan bu ikisini alabildim. Elbette tok misafir zor ağırlanır.
Saygı, sevgi ve selamlar.
Fikret TEZEL
Engin Tatlıtürk
Biz uysal koyun olunca onlar bizi kurban etmeyecek mi sanıyorsun.
Sizinle bu noktada ayrılıyoruz.
Sevgi ve selamlar.
"Ben bir müslümanım. Dinimle son derece gurur duyuyorum. En doğru olduğuna, en güzel olduğuna, tüm insanlığın yararına olduğuna kesinlikle inanıyorum."
Bence yazınızın özü bu cümledir. Bu cümle üstüne yorum yapmak yerine susmak en doğrusu. Kaleminizin sözlerine katılıyorum. Saygılarımla.
Osmanlı İmparatorluğu, taktir edersinizki bir ütopya değildi, ya da uyduruk bir efsane. O koca devlet vardı ve İslam birliğini sağlayabilmişti Agop'uyla Rojdasıyla...
Kıyamete yakın bir vakitte o büyük İslam Birliğinin yeniden tesis edileceği bildirilmiştir. Yani hala bir hayal değildir bu. Ama herşey insanca olmalı tabi...İslam bazılarının iddia ettiği gibi kılıçla boğaz kesmekten el ayak koparmaktan taşlamaktan inaret bir değildir. İnsana ve dahi bütün mahlukata Allah rızasıyla yaklaşmayı emreder İslam.
Bu tip konularda her zaman olduğu gibi her şeyin doğrusunu Allah bilir deyip büyük yorumlar yapmaktan kendimi alıkoyuyorum. Vatanımızın hakkında hayırlısı ne ise o olsun inşallah...
Ayrıca mesele yaşayıp gitme meselesiyse eğer bir sözüm yok ama, bazıları ebedi bir yaşam için buradaki yetmiş yılından vaz geçebilecek bir ruha sahiptir. Evet mutlu mesut sakin yaşayıp gidelim...Ama bize bırakılan emanetlere namahrem eli değdirmeden. Onları hep ve daima yüksekte tutarak...Biz insanız ve bir varoluş gayemiz var. Buraya yaşayıp öllelim diye konulmadık. Bizler seçildik...Çok şükür ki müslüman olarak yaratıldık. Bundan daha büyük bir nimet düşünemiyorum. On gün mutlu mesut yaşayıp ölen bir kelebek de olabilirdik...
İnsancıl duygularınıza katılmamak elde mi, ama ne var ki, artık dünya devrini tamamlamakta. Ve bundan sonra her şey çok zor olacak...
Saygılarımla.
aynur engindeniz tarafından 12/20/2010 11:38:55 PM zamanında düzenlenmiştir.
Fikret TEZEL
Müslüman, Hristiyan, Musevi, Yahudi, Hindu, Budist ve başkaları. Tüm dinlerden ve inanmayanlardan oluşan tüm insanlar olarak, savaşsız, huzur dolu bir dünyada, insanca yaşamak, hepsinden daha güzel değil mi ?
Tüm Dünya’yı yeşile, siyaha ya da maviye boyarsanız eğer, hepimiz ancak kör oluruz.
Oysa Gökkuşağının tüm renkleriyle süslü bir Dünya’da tüm insanların gözleri, pırıl pırıl olur.
Çok hoşuma gitti.Doğru söze ilave decek başka bir kelime bulamadım.
Tebrikler.
Selam ve saygılar.