- 982 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Bize Ne Oldu!?..
Soyulduğu halde gülen adam hırsızdan bir şey çalmış demektir, boş yere üzülen ise kendi kendini soyar.
William Shakespeare
Fısıltılı bir düşünüşle her geçen gün daha fazla zorlaşan yaşamın türküsünü dolamak dile. Kelimelerin yetersiz kaldığı isyanların içinden geçerek sözcüklerden yardım dilemek ve sonrasında geçmişimizi özlemek.
Nereye giderseniz gidin, ne yaşarsanız yaşayın en büyük düş, aslında bugünü yaşamak ve yarına taşımak. Kendi ırmağını arayan sularca akarak durulmak, sonrasında da bir denizin koynunda uyumak gibi.
Yıllar ne çabuk geçiyor. Çocukluğumuzun yemyeşil dallarına tırmanarak uzanmak istiyorum sarmaşıklar gibi hayat merdivenlerinden ve haykırmayı diliyorum bir tepeden avazı çıktığı kadar. Fakat her feryat, kendine dönen bir yankı olmuş, bunu hiç fark etmemişiz. Yaşamak için verdiğimiz mücadele, hayatta kalmak için çektiğimiz çile, biz ve sorumlu olduklarımızla birlikte büyümüş, o muhteşem geçmişimizden geriye ne kalmış, düşünmeden edemiyor insan.
Her gün zorlaşan yaşam şartları dedik. Her gün azalan, sonrasında da yavaş yavaş imkânsızlaşan alım gücü büyük bir düşünüş olup sarmış bizleri. Adına kriz deyin, ekonomik kriz deyin, yaşam şartları deyin o kadar bariz ki sıkıntı. An be an büyüyor, her geçen gün bizleri güçlü kollarında daha fazla sıkıyor.
Çocukluğumu hatırlıyorum ister istemez. En unutamadığım anlar bayramlar ve o bayramların gelişini beklerken katlandığımız sabırsız heyecan, sabahlara kadar uyuyamadığımız o tatlı ve huzurlu geceler. Ardından, her insanın birbirini tanıdığı, selam verdiği, hal hatır sorduğu o insan topluluğu. İçilen bir bardak çayın damaktaki tadı, komşu ziyaretleri, sinemalar, mini konserler, okul yıllarımız, farklı seçim heyecanları, dünya gündemine bakışımız, insanca düşünüşlerimiz vs. hemen hepsi birbirinden farklı geçen bir süreç ve şu an gelinen nokta.
Dünyanın büyük bir bölümünü etkileyen yoksulluk oranının artması, ekonomik kriz haberleri, nedenlerini hiç çözemediğimiz sorunlar ne kadar çok. Kafamız almaz ekonomik nedenlerin nasıl çıkarıldığına, aklımız ermez bizi neden etkilediğine. Bildiğimiz tek şey, bilmek istediğimiz tek gerçek neden böyle olur, neden insanların alım gücü, yaşamak ülküsü birbirine böylesine umarsızca karışıverir.
Daha düne kadar pek etkisi görülmeyen, ancak bariz bir şekilde üç yıldır bu konuyla iç içe olan insanların ortak düşüncesi bu şimdilerde. Ne oldu Türkiye’me, ne oldu insanıma. Neden dünü arar oldu insanlar, neden bir köşeye koyduğu üç beş kuruşu yok oldu ve neden bu yaşamak çilesi?
En iyimser dilekle, en iyimser düşünüşle yaşıyoruz ya. Önemli olan bu şu an. Paramız pul olmuş, alım gücümüz yok olmuş ve yaşamak şartları ha bire zorlaşmış. Gündemde mahalli idareler seçimleri ve tüm dikkatler oraya çekilmiş. Birbiriyle dalaşan siyasiler, birbirinin kuyusunu kazan insanlar topluluğu ve güçsüzün her devirde olduğu gibi yaşama şansının olmadığı bir devran ve bizler bu devranda sıramızın gelmesini bekleyen küçücük ayrıntılar olarak kalakalmışız.
Düşünüyoruz, düşündüğümüz kadar varız diyoruz ve sonrasında ortada kalakalıyoruz. Refah içerisinde yaşayan bir toplum iken, birbirimizin etlisine sütlüsüne karışmadan yaşar gider iken ne oldu bize böyle?. Küskünlükler, dargınlıklar ve birbirini çekememezlikler. Toplum olarak sancılar içinde kıvranıyoruz da, bir türlü bize ne olduğunu soramıyoruz birbirimize.
Günlük mutluluklar bile bize yetmiyor artık. Bayramlarımız jet hızıyla gelip geçiyor, özümüzü ve sözümüzü kaybeden bir toplumun neferleri olarak hızla bilinen sona gidiyoruz. Gözlerimizi diktiğimiz tv.ler, bilgisayarların içinde kaybolduğumuzu göremiyoruz ve insancıl değerlerimizi maalesef yitirmişiz, aramak zahmetine bile katlanamıyoruz.
Bize biçilen bu kader elbisesini her gün ütüleyip sokağa fırlıyoruz. Labirent haline dönüşmüş bir kentin inşaat halindeki caddelerinde, sokaklarında köşe kapmaca oynayarak bir günü öldüreceğimiz mekânlarımıza doluşuyoruz. Dışarıda özlemli bir yağmur var, ancak onun bile farkına varamıyoruz ve bu hayat yağmurunda ıslanmadan nasıl yuvamıza varacağız, onu düşünür oluyoruz.
Aslımızı, neslimizi, sevgimizi, öz değerlerimizi yitirmişiz, farkında değiliz. Bize nasılsın diyen insanlara alaycı tavırlarla bakarak, ‘Nasıl olabilirim ki?’ bile demiyoruz. Çünkü biliyoruz iyi ki iyi değiliz, biliyoruz ki içimizde sadece kuru bir umut. Böylesine bir çelişki içerisinde bencil düşünüşlerin, hazımsız gülüşlerin içerisinde deyim yerindeyse bir sinek gibi yaşayıp gidiyoruz.
Evet. Bize ne oldu?
Memleketime ne oldu?
Ve en doğrusu neden yaşamak bu kadar güzelken, neden bu günlerde insanca yaşamayı düşünmek bile anlamsız oldu?
Cevaplar gülümsemek için bile yetersiz.
Doğru cevap, yine o usumuzun almadığı gizemli hayatın içerisinde.
Mutluluk ve sevgiye her zamankinden daha çok sarılmanız dileğiyle…
Selahattin Yetgin
YORUMLAR
BEN BU YAZIYI ALKIŞLIYORUM
NE OLDU BİZE..
CEVABI???????
NE OLDU BİZE ???
MUTSUZLUK NİYE MUTSUZLUK
ÇÜNKÜ HERŞEY HERŞEY BOLLLL
TATMINSİZLİK VE ASLINDA HEM BOLLUK HEM DARLIK
HER İKİSİDE DİZ BOYU
AMA SANIRIM
BİZ GÜNÜ VE ANI YAŞAMAYI ÖĞRENEMEDİK BİLMİYORUZ
HIRS ALMIŞ GİDİYOR
AHHH ÇOÇUKLUK GÜNLERİM AHHH..
BU YAZI BENİ ÇOÇUKLUĞUMA
YANI MUTLULUĞUMA GÖTÜRDÜ
O KADAR ÇOK ŞEY YAZILIR Kİ...
SEVGİLER