Sirkeci Halkalı Treni...
Yıl 1976...
Henüz on yaşındayım.
Demirel portreleri ile taçlandırılmış dev kartpostallarının herkesin evinin duvarlarını süslediği boğazın incisi.! Boğaz köprüsü tam karşımda...
Ne kadar da büyükmüş.!
Üzerinden geçerken, sol taraftaki İstanbul silueti kartpostallardan daha bir güzel. Hayaller şehri İstanbul.Taşı toprağı altın İstanbul.. Ben de geldim...
Yeni mahalleden, Sirkeci Halkalı banliyö trenine biniyorum... Son durak Sirkeci garı. Trenden iniyorum. Bir curcuna. Herkes bir yerlere yetişmenin telaşı içerisinde, ürküyorum...Çok kalabalık... Gar binasının duvarları tarih kokuyor sanki. Benden başka kimsenin ilgisini çekmiyor gibi bu koku. Herkes bir yöne koşuşturuyor. Kalabalığa karışıyor, bana göre dev gibi kapısından dışarı çıkıyorum... Vapur sesleri martı sesleriyle karışmış, ilginç bir ritmiyle beynime kazınıyor. Hala İstanbul’u bu sesi ile hatırlarım...
Derin bir nefes, İstanbul’u kokluyorum. İşte... Şuraya demirlemişti düşman gemileri, At meydanında konuşmuştu Halide Edip. İşte... Şu sokakta Yunan bayrakları ile el sallayan hain kalabalık.! Çelebi şu kuleden uçmuştu Üsküdar’a. Ya kız kulesinin hikayesi.!
Kuş pazarı...
Diken kuşuna saka demişler burada. Bizim sapanla vurmaya kıyamadığımız “diken kuşunun adı meğer bura da sakaymış. Burada kafese tıkılır ve parayla satılırmış. Baharatlar açık açık satılıyor mısır çarşısında. Kubbeleriyle Kapalıçarşı. Padişahlar yaşarmış şu sarayda. Mustafa Kemal son nefesini vermiş şu rüzgarlarla Boğaza...
Yıl 2010...
Kırk beş yaşındayım.
Duvarlarımda kartpostal yok. Yazlıktayım."Türk bayrağının yanında “ sarı yeşil kırmızı bayrak dalgalansa” ne olur?" diye yazıyor gazete sayfalarında.Referandumda evet çıkacakmış yazıyor yandaş medyada.Nereden açıldı konu.? Ülkenize sahip çıkın çocuklar dedim.! Satılıyor dedim.! Bölünüyor dedim.! Halkı soyuyorlar dedim.! Kandırıyorlar dedim.!
Uyanık olun dedim.!
Oğlum;
- Baba o tren yine aynı mı?
diye sordu.
Anlam veremedim.
-Hangi tren?
-Sirkeci Halkalı treni.
-Nereden çıktı şimdi bu ?
-Çocukken binmiştik hatırlar mı sın? Ve sen bana demiştin ki;
"Bu tren sen 18 yaşına geldiğinde de aynı hızda ve aynı renkte boyalı ise bu ülkeyi terk et oğlum.!!!"
Soru işaretlerine esir oldum, mahpus oldum, firar oldum...!
Evet oğlum...
1976 da ki tren hala aynı hızda ve aynı renkte. Sirkeci Halkalı trenini biz kaçırdık. Bu düşük hızına ve bildik rengine rağmen. Bunca yıl boşa kürek salladığımız gibi, şimdi o treni satanlara da “evet” diyoruz.
Yolun açık olsun Oğlum...!
Bu ülkeyi terk et...!
Ben bu şerefsizlere ilk kurşunu atacağım…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.