SONBAHARIMI KAYBETTİM
En çok da yağmurlarda sevdim seni. Haylaz bir çocuktu yağmur, süzülürdü saçlarından yanağına. Ürkek ellerin vardı yağmurda, parmak uçların ıslak. Bir o kadar da nazikti duruşun. En çok da yağmura kızardın, saçlarından süzülen damla avuçlarında.
Bir o kadar da gülümseyişin vardı. Hasretin okunurdu satırlarda. Korkuların olurdu “ya yağmurlar da dinerse” diye. Aslında hep giden yolcuların vardı, gelenlere dönmektense yüzünü. Bir sen anlardın halden, bir de yağmur senin halinden. Omuzlarında bir damla koku kalırdı. Dokundurmazdın sakınırdın…
*** *** ***
Senle beraber yağmurlar yağardı bu diyara. Bir çocuk şarkı söylerdi parmağı camın buğusunda. “A” yazardı, “B” yazardı, bazen de resim yapardı. Ansızın süzülürdü her darbenin damlaları. Ev akardı, su akardı, harf akardı. Bir darbede silerdi çocuk camdaki o şekilleri, sobada henüz yanmaya başlayan odunların çıtırtısı…
En çok da yağmurlarda sevdim seni. Bir umman olurdu yağmur, sen de o ummanda bir gemi. Mutlulukları taşırdın yüreğinde. Bavulunda ise buralardan kaçırdığın sonbahar… Dolu dizgin eserdi rüzgâr o vakit, biraz daha hırçınlaşırdı yağmur ve sen kaybolurdun ummanlar içinde.
Ben eylülü kaybettim sende. Kenarı yanmış mektuplarımı kaybettim. Sızlayışlarımı unuttun bir cumartesi akşamı. Sen çaldın kapımı. Kapımda izin kaldı o andan sonra. Yağmurlar hızlı yağdı o gün, yapraklar biraz daha kurudu. Biraz daha sustu kapımda uluyan köpekler, ışıkları söndü sokak lambalarının. Ağladım o gün ilk defa, hiç kimselere göstermeden. Eylülüm kayboldu benim. Gitti aylarımdan eylül ayım…
O dakikadan sonra yağmurlar başladı bu diyarda. Sonbaharın adı unutuldu. Bir cumartesi akşamı sarhoş oldu şairler. Şiirin adına yasak konuldu. Avam aksanı konuştu tüm katipler. Kitapların sayfaları yırtıldı. Çaresizlik kondu adı. En çok da bir berduş ağladı otogarlarda. Yıllar önce kaybolan bir mevsimi için. Hazan kondu ondan sonra sonbaharın adı, zemheri diye de eklendi sonra ardına kış. Sen işte o zemheride geldin bana…
Bak unutmuşum adın neydi senin. Yoksa sen miydin o geceleri esip gelen. Adına destanlar döktüren. Annenin feryadı, sevgilinin ahı. Sen miydin beddualardaki o adı batası. Aşk mı kondu adın yoksa ayrılık mıydı?.. Yoksa her şeyden habersiz o küçük çocuk muydun sen, sokaklarda yalnız başına oyuna dalgın oynayan. Sonbaharım gitti benim hesabını verin. Bir cumartesi akşamım gitti…
Oysa umutlarla bezeli hayallerim vardı. Sen vardın içinde, yağmur vardı, aşk vardı… Öylece suskun duran yapım vardı. O gün yağmurlarla çaldın kapımı. Önce seni sonra yağmurları sevdim. Hangi yağmur damlasına söz geçirdiysen orda can verdim. Yağmurlarla sevdim ben seni, parmağının ucu ıslak, saçlarından tel tel süzgün damlalarla.
Senden sonra kondu kış adı. Kışlar senle yağmura doydu. Ama senle gitti benim sonbaharım. Sonbaharımdan haberin var mı?
İlk defa sende yazdım ben bu anlamsız yazıları. Bir günlük, belki de bir anı. Kınama beni kurbanın olayım, karmakarışık bir sevda değil miydi ki bu? Hiç bütünlük yoktu aslında senden sonra, bak bu yazı da perişan bitti. Ama biliyorum ki en çok da yağmurlarda sevdim seni…
İshak SAKA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.