- 996 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KÜTAHYA YOLCULUĞU VE KPSS
Gezmek kadar güzel bir şey olabilir mi? Bir de iş icabı olursa, o zaman havası biraz daha değişik oluyor gezinin. Evet arkadaşlar, her zaman değişiklikte fayda vardır. Zaman zaman geziyle ruhumuzun yükünü hafifletmemiz gerekebilir.
Sonunda sınav kağıtları elimize ulaştı, annemle beraber açtım, güzel bir yaz günüydü. Kütahya Sağlık Yüksekokulu Merkez Kampüs yazısını okuyunca şoka girdim. Hatta yanlış okuduğumu düşündüm, defalarca baktım, evet, maalesef doğruydu. Şoku atlatıncaya kadar babama söyleyemedim. Kütahya yazısını okuyunca verdiğim ilk tepki gülmek oldu, bana sanki şaka gibi gelmişti. İster kötü bir şey olsun, ister iyi bir şey olsun, verdiğim ilk tepki gülmek olur, bu da benim farklılığımın bir sonucu olsa gerek ve benim ters yönüm oluyor, çünkü bazı tepkileri, ya verilmemesi gereken yerde veriyorum, ya da o anda verilmesi gereken tepkinin tam tersi tepki gösteriyorum. Mesela insanlar depremde korkudan ağlarken, ben o anda gülme krizine girebilirim. Bunu deprem isimli yazımda belirmiştim. Ama Kütahya’nın nasıl geldiğini anlayamadık. Benim kaydımı Bahri internetten yapmıştı.
Yaşadığım şoku facebookta da paylaştım, arkadaşlarım da şaşırdılar ve bana, nasıl olduğunu sordular, fakat benim herhangi bir fikrim yoktu. Güzel giden yaz mevsiminde, beklenmedik bir gelişmeydi, ama elden ne gelirdi, kısmetten öte yol gitmezdi çünkü. Yaz mevsiminde güneş içimizi ısıtırken, ben de bu şoku atlatmaya çalışıyordum, nitekim atlattım da, bu arada babam da öğrendi ve o günü iple çekmeye başladım.
Heyecan, olumlu bir duygudur, insanın yaşadığının farkına varmasını sağlar. Bir heyecan bastı ki beni, Kütahya’ya gideceğim için. Fakat, aşırı heyecanı, kalbim kaldıramadığı için, heyecan yasak bana, tabi ki streste. Evet arkadaşlar, heyecan gibi duygular da dozunda olmalı, tabi ki ben de bu sınırı geçmiyorum ve bunu da içimde yaşıyorum, tıpkı hayatı içimde yaşadığım gibi.
Annemin tepkisi biraz sert olmuştu da, değiştirmemi istemişti, ben de rektörlüğe gittim ve sistem kapandığı için değiştiremeyeceklerini söylediler, istediğim buydu işte. Buna çok sevindim, tabi ki de sevincimi annem gile belli etmedim. Güzel bir yaz günü içim içime sığmıyordu, içimdeki sevinç duyguları beni heyecanlandırıyordu ve içimde dalga dalga dalgalanıyordu.
Gezmek güzeldir, başka yerler görmek, yeni hayat tecrübeleri kazanmak, uzun yolculuk yapmak, muhteşem bir heyecan olsa gerek. Evet arkadaşlar, gezmek, değişiklik yapmak, insan ruhuna bir dinginlik verir, insan ruhunda kopan fırtınaları dindirir. Uzun zamandır, uzun bir yolculuğa çıkmamıştım. Bu bizim için güzel bir tecrübe olacaktı.
Sınavlara hazırlık uzun çalışmalar gerektirir, bu çalışmalar, bazen insanın sinirlerini bozar, sabrını zorlar. Ara sıra dinlenip baltayı bilemek gerekir. Tabi ki ben de sabrım zorlandığı zaman ara sıra dinlenmeyi ihmal etmedim. Sınav stresi ameliyat stresinden daha ağırmış. Bunu da tecrübeyle öğrenmiş oldum. Çünkü her iki stresi de yaşadım.
Sınava birkaç hafta kalmıştı, stresin dozu ara sıra yükseliyordu, bunu atmam için bir şeyler yapmalıydım, ben de konuşma yolunu tercih ettim.
Ağustos’ta tanıştığım Afra ablamla konuşacaktım. Tatlı bir dost sesi bütün stresi siler süpürür, diye düşündüm. Ve ona, sınava birkaç gün kala kendisiyle konuşmak istediğimi söyledim. Sınav vakti yaklaştıkça sabrım da zorlanıyordu. Çok şükür, çalışmalar bitmişti, bu arada ben de bitmiştim, çünkü hayatımın son 5 yılı sürekli sınavlara girip çıkmakla geçmişti. Sabrın zorlanması zaferin, taşması ise yenilgini habercisidir.
Kasım ayının çok güzel, güneşli bir Perşembe günü (sınava 3 gün kala), güzel bir fırsat yakalamıştım, Afra ablamla konuşmak için. Msnde kamera aracılığıyla konuşacaktık. Afra ablam, beni, her zamanki gibi sımsıcak, yürekleri ısıtan gülümsemesiyle karşıladı. içten bir dost tebessümü, insan için son derece rahatlatıcı olabilirdi, nitekim benim için de öyle oldu. Zaten onu görünce her şeyi unutur, kendimi daha iyi hissederim. Onunla konuşmaktan inanılmaz derecede zevk alırım ve bana terapi gibi gelir, beni rahatlatırdı. Yaptığımız konuşma, benim için çok faydalı ve rahatlatıcı olmuştu, kuş gibi hafiflediğimi hissettim, çünkü sınav stresinden eser kalmamıştı.
Yolculuk zamanı yaklaştıkça benim heyecanım da artıyordu, zaten bu heyecandan olsa gerek gece uyuyamadım, hem de 4 – 5 gün. Adeta sabahı iple çektim.
Mayıs 2005’te Sakarya – Kuzuluk Kaplıcaları’ndan dönerken Kütahya’dan geçmiştik. Kütahya’yı ilk defa o zaman görmüştüm. Nerden bilebilirdim ki 5 yıl önce, içinden geçip gördüğüm Kütahya’ya sınav için gideceğimi. Evet arkadaşlar bu kısmetten başka bir şey olamazdı, alın yazısından başka bir şey olamazdı.
Cumartesi günü yola çıktığımızda ilk durağımız Akşehir’de babamım Hacc’dan arkadaşı İsmail amcalar oldu. Yıldız teyzeyle de böylece tanışmış olduk. Her ikisi de güleryüzlü, misafirperver, cana yakın insanlardı. Bir ara babam gil camiye gitmişlerdi ki birden kapı çaldı. Gelenler Yıldız teyzenin komşularıydı, Yıldız teyzeyi göremeyince merak edip bakmaya gelmişler. Evler müstakildi. Öyle olunca da komşu ilişkileri kuvvetli oluyor, bu durum hoşuma gitti. Akşehir’de gözüme takılan ilk şey, Akşehir’in arkasından yükselen bir dağ olmuştu. Orada 3 saat oturduktan sonra yola devam ettik.
Yolculuk esnasında sürekli çevremi izliyor ve fotoğraf çekiyordum, sınavı ise aklıma hiç getirmiyordum. Gerçi yanımda okuyacak kitap vardı, fakat ben yolculukta kitap okuyamam. Eğer kitap okursam, yaptığım yolculuktan hiçbir şey anlamam, yani zevk alamam. Bundan dolayı yolculukta kitap okumaktansa çevreyi gözlemlemeyi tercih ederim.
Yolculuk esnasında sol tarafımızda sıra sıra dağlar bize eşlik ederken, sağ tarafımızdan da dümdüz ovalar bize eşlik ediyordu. İç Anadolu Bölgesi’nde olupta dümdüz ovalarla karşılaşmamak mümkün değildi. Sağ tarafımızda , çok uzaktan, Akşehir gölünü görebiliyorduk, sanki gökyüzü orada, yerle birleşmiş gibiydi.
Kütahya’ya geldik gelmesine de, kalacağımız Yoncalı Kaplıcaları’nı bulmak 1 saatimizi aldı. Evet, bol seyirli, fazla yorucu olmayan bir yolculuk geçirdik. Değişiklik her zaman iyidir. Kütahya’ya gelir gelmez gözüme ilk takılan şey, Kütahya’nın arkasından yükselen bir dağ oldu.
Ve sonunda Kütahya’ya gelmiştim, mutluydum, bu arada Afra ablama da nerede olduğumuza dair bilgi vermeyi de ihmal etmiyordum. İnternetten (facebook’tan) onunla iletişim halindeydim. Bu arada internete telefondan giriyordum.
Pazar günü ilk işim etrafı gezmek oldu, Ahmet’i de yanıma alarak. Ahmetle birlikte Yoncalı turuna çıkmıştık, gezdiğimiz yerin sağ tarafında marketler, sol tarafında ise piknik alanı vardı, piknik alanının içinde çocuk parkı bulunuyordu.
Afra ablam ise çok uzaklardan, yani yurtdışından, benimle ilgilenmeye devam ediyordu, sürekli rahat olmamı ve dinlenmemi söylüyordu. Onun ilgisi ve yönlendirmesi olmasaydı, ben stresten napardım, bilmiyorum. Bu durum beni mutlu etmişti, gerçekten Afra ablamın verdiği telkinler rahatlatıcı oluyordu. Afra ablam aynı zamanda bir eğitimciydi, hem de harika bir eğitimci, hayatta her ne kadar hiç yüzyüze karşılaşmasakta onun harika bir eğitimci olduğuna inanıyorum. Biz arkadaş değil dosttuk, hatta dosttan da öte… Evet o bana yüreğini açarak can olmuştu, ben de ona yüreğimi açarak can olmuştum. Onun sayesinde harika dostlarla tanışmıştım. Nilüfer ablam da bu harika dostlardan birisi. Bu arada Nilüfer ablamı da unutmamak lazım, o da yazdığı mesajla bana moral veriyordu. Gerçek dost, sana yük olan değil, senin yükünü azaltan olmalıydı…
Sınava 1.5 saat kala kampüse geldik. Burası jandarma bölgesi olduğu için, aramayı polis değil, jandarma yaptı. Polis aramasına alıştığım için, jandarma araması tuhafıma gitmişti. Gerçi onlarda aynı görevi yapıyordu. Sıkı bir jandarma aramasından sonra sınıfa girebilmiştik. Bu süre içinde, sınava kadar, Afra ablamla konuştuklarımızı düşünüyordum, onun söylediklerini düşünmek beni rahatlatmıştı. Sınava da rahat bir şekilde girip çıktım. Gayet güzeldi, gerçi sayısal biraz zorladı. Allah’tan hayırlısı artık.
Hayatımda, ilk defa böyle bir sınava, başörtülü olarak giriyordum ve bu beni mutlu etmişti, bize problem çıkarmamışlardı. Şimdi düşünüyorum da, başörtülü olarak sınava girmek bu kadar kolaydı da, neden yıllarca bize, başörtüyü yasaklayarak işkence yaptılar, neyse geçmiş önemli değil artık, gelecek önemli, önümüze bakmalıyız artık. Ama geçmişte yapılan hatalardan da ders çıkarmalıyız.
Sınavdan sonraki zamanlarda ise kardeşimle birlikte Yoncalı Kaplıcaları’nı dolaştım. Selçuklu Hamamı vardı orada. Oraya geldiğimiz zaman bir yavru köpek dikkatimizi çekti ve bir müddet kedi büyüklüğünde olan bu yavru köpekle ilgilendik. Onu elime aldığımda titriyordu. İnsanın nasıl sevgiye ve ilgiye ihtiyacı varsa, hayvanlarında sevgiye ve ilgiye ihtiyacı vardır. Gözlerine baktığımda, ilgim onu sevindirmişti sanki, tabi ki ben de mutlu olmuştum. Yavru köpekten ayrılmak zor oldu. Ahmet ise köpek kendine doğru gelince kaçıyordu, oysa ki o da onu sevmek istiyordu.
Evet cumartesi günü geldiğimiz Kütahya’dan Salı günü dönecektik. Dönüşte hem Kütahya’dan hem de Afyon’dan alış-veriş yaptık, fakat alış-veriş merkezlerinde dikkatimi çeken bir şey vardı ve bunu Konya’da hiç görmemiştik. Alış-veriş merkezlerinde içki reyonu vardı, içkileri görünce takılıp kalmıştım, neye uğradığımı şaşırdım. İnsanlar içkide ne buluyor, anlamıyorum. Bilmiyorlar mı, içkinin bütün kötülüklerin anası olduğunu. Allah bunu bize yasakladıysa vardır bir hikmeti. Allah, bize, hem maddi yönden hem de manevi yönden faydalı olan şeyleri helal kılmıştır, zararlı olan şeyleri ise haram kılmıştır. Allah ıslah etsin.
Evet arkadaşlar, sınav için Kütahya’ya gelişimiz alın yazımızdan başka bir şey değildi. Bunu Allah ezelde belirlemişti ve zamanı gelince de gerçekleşti. Alın yazınızı değiştiremezsiniz, alın yazınızda ne varsa onu yaşarsınız. Evet bir şeyin olmasını ne kadar çok isterseniz isteyin, eğer o alın yazınızda yoksa olmaz, yani Allah izin vermedikten sonra olmaz, kişi yine de gerekli mücadeleyi yapmalı. İnsanı rızkı gezdirir, bizim de Kütahya da rızkımız varmış…
KISMETTEN ÖTE YOL GİTMEZ…
SÜNDÜS KOÇ – KÜTAHYA (YONCALI)
29.11.2010 – PAZARTESİ.
YORUMLAR
Agranur Nur TEBDİL-İ MEKANDA FERAHLIK VARDIR
HATIRLARSIN BEN BUNU HER ALANDA UYGULUYORUM DEMİŞTİM MEKANDA DÜŞÜNCEMDE DUYGULARIMDA KEŞİFLERİMDE İNSANİ İLİŞKİLERİMDE YANİ HAYATIN HER ALANINDA UYGULAYIP HAYAT DESTURU YAPTIĞIMI..
KÜN OL DER OLUR
KÜN VE YEKÜN OLUVER DER HİKMETLE NİZAMLA MİZANLA EN GÜZELİYLE OLUVERİRBİİZNİLLAH..SNA DEMİŞTİM DİMİ DUYGULARINI BIRAKIVER SATIRLARA NASIL DÜŞERSE ÖYLE KALSIN DİYE..CANIMSINNN KIZZZ GÖZYAŞLARIMLA OKUDUM HARİKULADE HAYATINDAN İZDÜŞÜMLERİNİ.. BU KADAR ABARTMA NOLUR ALLAH RIZASI İÇİN YAPMA BEN İNSANLIK GÖREVİMİ SORUMLULUĞUMU YERİNE GETİRMEYE GAYRET EDİYORUM RABBİMİN VERDİĞİ İMKAN DAHİLİNCE CANIMMM..YAZI ÖYLE AKICI ÖYLE GÜZEL Kİ BİR ÇIRPIDA OKUYUVERDİM..YÜREK SESİN KALEMİN KELAMIN DAİM OLSUN SÜNDÜSÜMMM DAHA NİCE GÜZELLİKLER OKUYACAĞIMIZDAN HİÇ KUŞKUM YOK BUNA YÜREKTEN İNANIYORUM..RABBİMİN İNAYETİYLE BİRDE GÜZEL BİR SONUÇ ALIRSAK DEYME KEYFİMİZE SENİ SEVİYORUMMM İNŞAALLAH KOCAMAN ÖPTÜMMMMMMMMM..:)))
6 Aralık 2010, 13:51