- 1796 Okunma
- 42 Yorum
- 0 Beğeni
Aşk Tuzağı
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Neriman Hanım, kırk üç yaşında, üç çocuklu, eşinden ayrılmış, tesettürlü, memur bir bayandı. Yaşadığı çevre küçük olduğu için, herkes birbirini tanır, çok çabuk dedikodu üretilirdi. Neriman Hanım, üç çocuğuyla hayat mücadelesi veriyor, evinden işine, işinden evine gidip geliyordu. Karşı cinse duyduğu istekleri bastırabildiği kadar bastırıyor, adının çıkmasından ödü kopuyordu.
Gün geldi, artık dayanma gücünü tükettiğini, birileriyle hiç olmazsa konuşmaya ihtiyacı olduğunu hissetti. Zaten bu ihtiyacı hep vardı ama hep bastırıyordu. Yalnızlık canına tak etmiş, dertleşeceği birini arar olmuştu. Uzun uzun düşündü. Sokakta birileriyle konuşsa, bir arkadaş edinse, dostça bile konuşsa, art niyetli insanların, arkasından ne dedikodular üreteceklerini düşünür gibi oldu, hemen bu fikrinden vazgeçti.
Dayanılmaz derecede bir arkadaşa ihtiyacı vardı. Bilgisayarının başına oturdu, üye olduğu birkaç sitede sörf yaptı. Kendisine gelen mesajları okudu. Bir mesaj çok dikkatini çekmişti. “Siz de benim gibi yalnızsanız ve biriyle, bir iki kelime konuşmaya şiddetle ihtiyaç duyuyorsanız, lütfen mesajımı yanıtlayın.” Neriman Hanım, mesajı birkaç kez dikkatle okudu.
“Hayatta tek yalnız ben değilmişim, benim gibiler de varmış. Bu mesaja cevap versem, iki kelime sohbet etsem, kıyamet mi kopar.” Dedi ve mesajı yanıtladı. Cevap gecikmedi. Telefon numarası ve mail adresi de vardı mesajda. Neriman Hanım ve Hüseyin Bey, böylece tanışmış oldular. Her ikisi de yalnız değildi artık. Böylece, günler günleri kovaladı, güzel sohbetleri gün geçtikçe koyulaşıp derinleşti. Neriman Hanım, Hüseyin Bey’e âşık oldu. Artık hayat daha bir güzel görünüyordu gözüne. Yaşamdan zevk almaya, etrafına mutlu mutlu gülücükler dağıtmaya başlamıştı.
Neriman Hanım, üç çocuğunun olduğunu söylemişti Hüseyin Bey’e. Hüseyin bey de, bir kızı olduğunu söylemişti. Her ikisi de birbirlerinin çocuklarına anne baba olacaklarını sözleriyle beyan etmişler, buluşmak için gün ayarlamışlardı. Buluşacakları gün, Neriman Hanım, verilen adrese bir genç kız heyecanıyla gitmiş ve beklemeye başlamıştı. Saatlerce beklemesine rağmen, ne gelen vardı, ne de giden. Neden gelmediğini sormak için telefon etmişti fakat Hüseyin Bey’in telefonu kapalıydı. Morali bozulan Neriman Hanım, susuz kalmış çiçek gibi çöktü oracıkta. Kurduğu bütün hayalleriyle birlikte, bulunduğu mekân da başına yıkılıyordu adeta.
Evine geldiğinde bitkin haldeydi. Aldatıldığını düşündü. Eli hiçbir işe varmadı. Sadece, sessiz sessiz ağladı. Çocuklarının ısrarlı sorularını “başım ağrıyor” diye geçiştirerek yatağına yattı. Ölmek istiyordu artık. Her şeyiyle güvendiği adam onu aldatmıştı. Birden eski yalnız hayatına gömüldüğünü hissetti. Hem de daha derine... “Keşke eski yalnızlığımda kalsaydım, bari acı çekmiyordum. Şimdi yalnızlığımın yanında, acı da çekiyorum.” Diye veryansın etti ama artık bir faydası yoktu çırpınmanın.
Ertesi gün, adeta on yaş yaşlanmış olarak işine gitti. Arkadaşları ondaki değişikliği hemen fark etmişlerdi. O yine,”başım ağrıyor” diye geçiştirmeye çalıştı. Öğleye doğru telefonu çaldı. Arayan Hüseyin Bey’di. Neriman Hanım konuşmak istemedi ama Hüseyin Bey, başladı anlatmaya. “Başıma neler geldi bilmiyorsun sevgilim. Çok perişanım çok!” dedi. Neriman Hanım meraklanmıştı. Çünkü acısı tazeydi ve hâlâ seviyordu. “Neler geldi bakalım, anlat ta bilelim.”
“Hiç sorma canım, benim kız birkaç gündür hastaydı. Geçici bir hastalık diye aldırış etmiyordum. Dün, aniden fenalaşınca hastaneye götürüp, bazı tahliller yaptırdım. Meğer benim kızım çok hastaymış çok! Tedavisi için gerekli olan ilaç, yurt dışından getirtilmesi gerekiyormuş. Getirtmeye getirteceğim de benim buna nasıl gücüm yeter bilmiyorum canım.”
Neriman Hanım neye uğradığını şaşırdı. Bütün kötü düşüncelerinden utandı. Kekeleyerek “çok üzgünüm, geçmiş olsun canım. Allah yardımcımız olur inşallah. Ne yapmayı düşünüyorsun?”
Hüseyin Bey ”ne yapacağımı bilmiyorum; inan çok şaşırdım. Evimi emlakçiye, arabamı galeriye satması için söyledim. Biraz birikmişim vardı onu da bankadan çektim ama yine de en az elli altmış bin lira açığım kalıyor. Eşden dosttan toplamaya çalışacağım ama herkes kendi yağıyla kavruluyor, bu kadar parayı kimden alırım bilmem ki?” dedi ve sustu.
Neriman Hanım çok üzülmüştü. Ne yapıp da yardım edeceğini düşünmeye başladı. Bütün birikimlerini gözden geçirdi. Sözünün geçeceği insanlardan yardım istemeye başladı ama paranın bir türlü tamamını toplayamadı. En son oğlan kardeşine gidip yardım istedi. Oğlan kardeşi, bu esrarengiz hastayı çok merak edip ablasına sert çıktı. “Sen bu hastayı nereden tanıyorsun Abla, senin neyin oluyor bunlar?” diye sorunca, en başından anlatmak zorunda kaldı bütün olanları. Niyetlerinin ciddi olduğunu, evleneceklerini söyledi.
Oğlan kardeşinin içine kurt düşmüştü. Ablasını sıkıştırıp, adamın ve kızının adını, çocuğun yattığı hastaneyi sorup öğrendi. Hastaneye gidip, o isimde bir hastanın yatıp yatmadığını sorduğunda, “böyle bir adla hasta yatmıyor, hiç de yatmadı” cevabını aldı. Sinirle ablasına koştu. “O adama kaç para verdin abla? O adam dolandırıcıdan başka bir şey değil! Eğer ki, bu kadar erkeğe ihtiyaç duyuyorsan, akşam yoldan birini çevirip, sabah salsaydın bütün bunlar başına gelmezdi! Kaç paran gitti abla kaç!” diye deli deli bağırdı kardeşi. Neriman Hanım, ikinci kez yıkılmıştı. Ne kardeşine cevap verdi, ne de kaç para kaptırdığını söyledi. Onun istediği, konuşabileceği bir dost, bir arkadaştı sadece. Dünyanın bu kadar çivisinin çıktığını bilmiyordu. İnsanların neden bu kadar bozulduğunu, neden zavallı insanların duygularının sömürüldüğünü hâlâ anlamış değildi. Şimdi giden parasına mı yanacak, yoksa, yıkılan gururuna mı, insanlara olan güvenini kaybedişine mi bir türlü bilemiyor ve düştüğü girdapta çırpınıp duruyor.
Not: Öykü yaşanmış hayat hikâyelerindendir. Her insan bir dünyadır sözünü çok severim ben. Sessiz, sakin kendi halinde bir insanın kim bilir ne dertleri tasaları vardır. Kim bilir ne derin yaraları, sevdaları vardır. Eğer ki içinizde birileri, benim hayatım bir romandır, yazılmasını istiyorum diyorsanız. Ana hatlarını yazıp mesajla bana iletirseniz, sizlerinde bir hikâyeniz olur. İsminizi yazmamı isterseniz yazarım. İstemezseniz yazmam. Haydin, her insan bir dünyadır ve o dünya karanlıkta kalmasın. Sizin başınıza gelen, başkalarının başına gelmesin. Kalemimizle aydınlığa çıksın.
Hepinize sevgi ve saygımla…
YORUMLAR
Madem ki ölüm var,kim aldatır kim kaybeder aslında ?
Kim kazanır kim kaybeder ?
Bir külah dondurma kadar değil mi zamanımız?
Eriyip gitmeyeceğiz mi güneşte eridiği gib dondurmanın?
O zaman derim kendime " Kimseyi incitme !
Kalp kırma!,
Kullandığın kürdanı bile kırmadan at!
Ve ölüm kapını çaldığında nedametle arkasına bakanlardan olma.
Değerli hanımefendi sizi kutlar sağlık ve hayırlı ömürler dilerim.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkürler Erolabi saygımla...
Kadında olsa erkekte olsa farketmiyor kötü yürekli insanlar olduğu sürece bu tür olaylar kaçınılmaz .....
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve saygımla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
çok teşekkür ederim.
sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
çok teşekkür ederim.
sevgimle...
bu durum hiç ama hiç yabancı değil ne yazıkki..
duıygular mantığı esir almamalı....yazılacak çok şey var ama belkide en iyisi susmak...
tebrikler....dua selam ile....
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve selam...
Evet benzer haberlerini duyduğumuz kadın olsun erkek olsun gerçek hayatta olabilecek şeyler... Sevgili Emine Hanım, usta kaleminizden okumak güzeldi. Güne düşmesi daha fazla okunup paylaşılması acısından çok isabetli olmuş. Yalnız mağdur kişiler kesinlikle bu işin peşini bırakmamalı... Polis için dolandırıcının yerini tespit etmesi çok kolay olabilir... Sevgiler saygılar Yazarım.
Emine UYSAL (EMİNE45)
çok teşekkür ederim.
sevgimle...
Emine'ciğim, güne gelen ibretli öykünüze tebrikler.
Anlatım her zaman olduğu gibi mükemmel, yaşanmış hayattan bir öykü olması insanı etkiliyor.
Sanal ya da gerçek, insanları tanımadan güvenmenin sonu.
Bu tip suistimalleri o kadar çok duyuyoruz ki.
Tekrar tebrikler canım, selam ve sevgiler.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
İlginç yaşamları öyküleştirilmiş bir şekilde okumaya devam edeceğiz sayende.
Tebrikler Emine bacı.
Sana kolay gelsin.
Selamlar.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Güne düşen yazı ve çok değerli yazarını tebrikederim yüreğin dert görmesin
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve saygımla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve saygımla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve saygımla...
Tabrik ediyorum Emine Abla. Güne gelmesi de iyi olmuş. Daha dikkatli olur belki insanlar. Allah kötülerle karşılaştırmasın ve beyin denen organı kullanmayı nasip etsin hepimize...
Rabbim neyi yasak etmiş de arkasından insanlığın yararına bir şey çıkmamış...
Bir sonraki hayat hikayeni bekleyeceğiz artık.
Sevgiler.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve saygımla...
okumaya geç kaldım
ama tebrik etmek için vaktim var sanıyorum
kutlarım yürekten
sevgilerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve saygımla...
Yazının güne düşmesine çok sevindim. Bu konuda, burnu dik pek çok görüş olacaktır / olmuştur. " İnanmasaydı " " E hak etmiş " " Hıh ! Ben bu güne kadar kanmadım. O da kanmasaymış" Ya yarın? Yarın ne olacağımızı kim biliyor? En "hayır " dediğimiz şeyi yaşamayacağımızın garantisi var mı? Bence Yok ama ben bazı konularda sessiz kalmaya karar verdim. Söz vermedim ama detaya dikkat çekerim...:-))
Kutluyorum arkadaşım.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve saygımla...
insanların saf içten temiz duygularıyla oynayan kandıran merhametlerinden yararlanmak için nher türlü dalavere içinde oyun cevirmeleri moda olmuş ne yazıkki...Allah onların şerrinden korusun diliyorum...ibret verici eserini bizlerle paylaştığın için çok tşk ederim canım arkadaşım...sevgilerimle yüreğin susmasın kalemin daim olsun..
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve saygımla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve saygımla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve saygımla...
Bu tür olayların daha çok erkeklerin başına geldiğini duyuyoruz ama kadınların da geliyordur elbet. Suistimal ; aşkta, sevgide, dostlukta ve hatta dinde bile oluyor maalesef.
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla...
Ne diyeyim böyle insanlara revadır demekten başka. Güzel bir anlatımdı Emine Abla. Tebrik ederim. Sevgilerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
Elçiye zeval olmaz bilirsin.
sevgimle...
Aynur Engindeniz
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45)
Daha bunun gibi ne gizli hikayeler vardır yastık altında.
Teşekkür ederim.
saygımla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgim ve saygım gurbete gitsin...
Yoldan gecen rastgele biri bile evet bu tür tuzak kuran insanlara yakalanma riskini azaltır. Fakat etik midir?
Onun da it- kopuk çıkma ihtimali yok mu?
Her neyse....
Yazı çok güzeldi.
Duygularla oynamak,
İnsan kandırmak gibi söylemler var dilimizde.
Biraz da kandırılmayı hak ediyoruz. Bu kadar saflık olamaz. Suç işleyip kanunları bilmiyordum demek gibi.
İnanmaya hazırız her daim. Ama neden?
Aklımız neden daima duyguların gölgesinde?
Yozlaşma toplumda iyice belirginleşmeye başladı. Bilinçlenme de bir taraftan atakta.
Bir ayrışma da apaçık ortada.
Ne yozlaşma ne de ayrışma duracak.
Tez
Antitez
Sentez
--------
Tez
Antitez
Sentez
-------------- diye sürüp gidecek değişim.
Yazınızdan dolayı kutlarım.
Saygılar sunarım.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Bu kişi arkadaş da olabilir. Çocuğum hasta diye para sızdırabilir. Bazan iyi niyetli insanlar altında ne var diye düşünmeden yardıma koşabiliyor. Her şeyden şüphe duyarsak kim kime yardım edecek? Yaşın yanında kuruyu da yakacağız.
saygımla...
Emine abla maaşallah bu ne üretkenlik, kıskandım doğrusu :) şaka tabii ki . başarılı bir yazındı yine her zaman ki gibi. Her indsdandan bir öykü çıkar. Devam et. Sevgilerimle :)
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Nermin Kaçar
Evvet her insan bir dünyadır...
Yaşanmışlıklara dokunan kaleminiz daim yazsın efendim...
Tebrikler...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgimlesin Mehtap...
Çok üzülerek okudum. Yine etkili bir anlatımdı. Tebrikler canım. Sevgilerimle..
Emine UYSAL (EMİNE45)
teşekkürler canım...
Emine UYSAL (EMİNE45)
teşekkürler yorumun için Ayşe Bacım...
çoğunlukta.... yalan dolan insanların kol gezdiği bir alem....hiç yüzünü görmediği bir kişiye bağlanıp inanmakta saflığın ta kendisi...değilmi....hayattan bir dersti.....kalemin etkinliğinii biliyoruzsaygılae emine kardeşim...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkürler komutanım... saygımla...
Bir süre, uzun bir süre, önce bu sayfalarda " Sanallığı " tartışmıştık. Hatırlamışsındır. Genel kanı; Sanal insan olmadığı yönündeydi. Benim katılmadığım bir ortak karar gibiydi. Evet, ahlakı bozuksa insanın, sanal ya da gerçek farketmez. Ama şu gerçeği de kabul etmemiz lazım ki, bu tip olaylar sanalda daha çok karşımıza çıkıyor. Karakterin, fiziksel varlığının olmayışı ( ekran önüne çıkıncaya kadar ) aldatmayı ve aldanmayı kolaylaştırıyor, sanırım.
Yazına konu olan hanımefendi gibi maddi aldanışları olan çok insan vardır. O kadar insanın 100 misli fazlası da manevi kayıplar yaşayanlar vardır. İlla ki sevgili olarak değil. İnsan yerine koyup, arkadaş gördüğümüz nice aldanışlar yaşamışızdır pek çoğumuz.
Güzel anlatımınla paylaştığın öykü için, teşekkür ediyorum. Sevgilerimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sonuç ortada; onlarca kırık kalp, kaybolan ümitler. Peki, değer mi? Kim mutlu oluyor bunca yalanın içinde. Bence o yalanlarıyla karakterimdeki insanlar gibi insanların duygularıyla oynayan kişiler bir gün kendi kazdıkları kuyuya kendileri düşecektir.
sevgimle...
Üretken bir kalem.
Gıpta ettim.
Ben de hayatımı göndersem mi acaba?..
Selamlar,efendim...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Çok ders vericiydi Emine hanım. Okurken gerçek hayattan bir kesit olduğunu sezmiştim..Ne hayat hikayeleri var..Allah herkesi yalancı sahte kişiliklere bürünmüş , insanların duyguları ile oynayan, aldatanlardan korusun...
Slm ve sevgi ile tebrikler..ESRA...