Aşk'a Dair
Bir erkek gözüyle bakıyorum şimdi dünyaya.
Her şey ilk önce vasıfsız bir kadınla başlıyor, onun duyguları daha önde koştururken birleştirilmiş kısa metraj aşk avuntularıyla, kaderin ayaklarını gıdıklıyorsun. Bir süre geçiyor ve karşına ulaşılması zor bir karşı cins çıkıyor. Bir anda dünya onun etrafında dönüyor, sanki bir ömür yüzüne bakacakmış gibi, potansiyel sözcüklerinle, paragraf yapmaya çalışıyorsun. Sonra arkanda gözü yaşlı biri kalıyor tabi, sen onu ne kadar hafife alsan da, kendi kıymetini göremiyorsun. Kaderin değer aynası yok ki...
Dünya herkesin etrafında aynı anda döndüğünden, herkes kendi hikâyesine en acıklıymış gibi yapıyor, doğal olarak sende... Gel zaman git zaman bir bakmışsın ki, hiçbir şey yaşamadığın biri kalbinin ritimleriyle at koşturuyor. Ve en kötüsünü yapıyorsun, aşktan körelmiş gözlerinle, her şeyi, sadece bir şeye bağlıyorsun...
İster ilahi adalet, ister Cenap-ı Hak diyin, hayatının tüm kelimeleri olan kadın, başlı başına bir problem oluyor, tabi birde rahat durmuyorsunuz, diğeriyle de soğuk savaşınıza devam... Bundan dolayı avuçlarınızın içine sadece acı çekmek kalıyor...
Çünkü insanın acıyla yüzleştiği tek dönemeç, rotasını bulamama halidir. Hangi evin oğlu olduğunu, hangi kadının eri olduğunu sapıtmamak gerekir. Ve yolunu bulduktan sonra da gerisi sabır işidir ve zafere diden yolda çekilen çile...
Hüseyin Özkaymak
17.12.2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.