- 577 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GÜNAH ÇIKARDIM
Evet dostlar akşamdan beri üşenmelerimi bir kenara bırakıp sonunda klavye ile haşır neşir olma vaktinin geldiğine inanarak yazma gayreti sarf ediyorum.
Bilindiği gibi Bursa’da 8.si düzenlenen Tüyap kitap fuar’ına gitmek dün kısmet oldu. Olmasınada güzel ve tatlı bir iki anı ilede gün anlam katmanın heyecanı ile tabir yerinde olursa rüya gibi bir gün oldu. Tabii olarak Bursa’nın şair ve yazarlar arasında bir başka yeri vardır. Bu başkalığı fuar alanında bire bir görme şansını yakaladım.
Neresinden başlayacağımı bilmiyorum ama şöyle tepedenmi yoksa bacadanmı olacak başlayayım. İlk gittiğimiz için biraz fuar yerini bulmamız zor oldu ama kısa bir uğraşın ardından sonunda yerimizi bulduk.Başladık gezmeye ama o kadar çok stant varki insan hangisine bakacağını şaşırıyor öğrencilerin ağırlıkta oluşu bir başka kıvanç kaynağı oluyor okuyan bir gençlikle gurur duydum açıkcası ve hasretini çektiğimiz Rumeli havasını fuarda buldum.
Gerçi bu Rumeli havasını bana koklatan ağabeyimin yokluğunda ilaç gibi geldi.
Batı trakya kültür ve dayanışma derneğinin stantındaki kısa sohbetmizden sonra Balkan Aydınları ve Yazarları Birliği Başkanı Sayın Osman Baymak bey ile tanışma fırsatı yakalamanın verdiği heyecan görülmeye değerdi. Hep Tv’den izlediğimiz Vural Savaş hocamızla sohbet etme imkanı bulmakta ayrıca bir güzellikti.
Fuar takvimine bakınca anladığım Vural Hocamız fuar boyunca Bursa’da imiş. Daha sonra bütün gezilerimiz bitince ricamı kırmayıp oda bilerek değil rast gele Bursamızın tanınmış Avukat şair ve yazarlarından Rahmetli Ali Aksoy ağabeyimizin anma programına katılma isteklerime hay hay diyerek 30 dakika bekleyen Nazmi Şenusta ağabeyime teşekkür etmeyide bir borç biliyorum.
Salonda bir birinden değerli şair öğretmen arkadaşları Ali ağabeyimizle yaşadıkları acı tatlı anılarını bizlerle paylaştılar hepsine ayrı ayrı Teşekkür ederimki bize böyle bir anı yaşattıkları için hepsine minnettarım.
Bir anıda ben paylaşayım burda yeri gelmişken ilk tanışmamızı tam hatırlamıyorum ama ikinci rastlayışımız idi Sami ağabeyin yanında oturuyorum içeri uzun boylu iri cüsseli tatlı kendini sevdiren sohbetine doyum olmayan bir kişiliği vardı.Kendimi tanıttıktan sonra bana sorduğu ablam nasıl iyimi oldu.Selam söylediğini ve halini hatırını sorduğunu ilettikten sonra ya dedi bu Sami bana yamuk yapıyor neden abi dediğimde ise beni ne zamandan beri Gürle tepesine götürecek ama hala götürecek dedi. Bildiğim kadarı ile Gürle kayasına çıkmak kısmet olmadı son yıllarında onu saran dede toprağı özlemi geride Rumeli mektupları ve onun gibi nice değerli çalışmalar bıraktı.Kadri Güler Beyinde söylediği Divan edebiyetına yöneldi tespiti hiç önemsenmeyecek kadar önemsiz değil bilakis üzerinde önemle durulmsı gereken bir yer şu kadarını söyleyeyim: Evet Ali abi memleket hasrati ile yanarken dış Türklerin çektiği ızdırapları hatırladı ve çöyle bir yazısı çıktı hatta Gazi gazetesinde “içimizdeki kırımlılar” ona gerçi kendisi hala hayatta ama kısa bir değinme ile geçeyim.Sami Kırpız evet Bana Türk dünyasının kapısını ve dedelerimizin çektiği acı dolu yılları hatırlatan o oldu derdi.Ayrılmamızdan sannedersem birkaç gün sonra vefat haberi geldi.
Vefat haberini maalesef çok geç almıştım bu sebebten katılamadım mevlütlerinin nerde ve zamnaları hakkında bilgi alamadığım için onlarada katılamadım ama içimde hep acı uhde kalmıştı.İşte o acı uhdeyi dün içimden attım denilebilirki ilhan günah çıkardı. Evet günah çıkardım dün hep içimde bir utanç vardı gidemdim olmadı yapamadım gibi bir şeydi . Ama işte dünkü akapalta dergisinin düzenlediği bu anma programında tek bana bahseddiği ailesinden başka Nahit Kayabaşı beyefendi ile tanışma fırsatım oldu.Dün biraz buruk hüzünlü idik acı tatlı bir gün idi.Ayrıca anmadan geçemeyeceğim iz bırakan bir Nazım şiiri dinledimki bu şiiri böyle güzel okuyacak babasından sonra tek kişi olan abimizin Büyük oğlu ÖZGÜR olsa gerekti.Kendisini tanıma şansına nail olmuş biri olarak bahtiyar sayıyorum çünkü bu zamana kadarki ilk karşılaşmam oldu babasının bir kopyası diyebileceğim br mütevazilik tam bir Rumeli delikanlısı gördüm orada ufak oğlu Önder’ide orda tanıdım ve tam bir günah çıkardım dün ve bir saat nasıl geçti anlamadım.Nahit hocamızın kayda değer bir önerisi oldu ordaki umarım bu önerinin gerçekleştiğini yakın bir zamanda görür ve duyarız.Önerisi şudurki çok arzularım bunun gerçekleştiğini görmeyi Ali Aksoy adını yaşatmak adına Gemlik’te bir cadde park veyahut bir sokağa verilmesini önerdiki umarım gerçekleşir.
Son olarak Ali Aksoy ağabey’in büyük oğlu Özgür Aksoy’un okuduğu bir Nazım şiiri ile anma programına nihayete erdirdik.Vedalaşıp çıktık .Yolda ilginç bir hava vardı sanki bahardan kalma bir gündü yağmur yağarken Orhangazi’ye girerken gökkuşağı selamlıyordu .Bitmesini istemediğim rüya gibi bir günde bitiyordu ve günah çıkarmış olduğum için huzurluydum.
Bu güzel gün için Nazmi Şenusta ağabeyime çok teşekkür eder bu güne anlam katanlarada sevgi ve saygılarımı iletiyorum.
Yazılış tarihi:17 Aralık 2010 Cuma, 12:51
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.