günlük/2
işte böyle ruhum, nerede kalmıştık …
ah evet, ne kadar yüzsüzüm di mi, kendi ağzımla hediyemi de istedim…
istedim ama bakalım O ne yapacak…
ne demişler isteyenin bir yüzü vermeyenin iki yüzü kara…
çok da umurunda olurdu ya :)…
O zaten benim sayemde bugüne kadar zenci oldu bırak kararmayı …
ah yine de çıkmadık candan ümit kesilmezmiş..:)
ben böyleyim işte, zamansız zamanlarda içim içime sığmaz…
oysa bir yıl daha bitiyor, yaşlar ilerliyor, biraz hüzünlerimiz olması gerek ya…
işte bazen bu hüzünleri tersine çeviriyorum, keşke her zaman yapabilsem bunu…
her dem aynı heyecanı duyabilsem içimde, aynı güçle… :)
yılın son günlerinde kıpır kıpırım ve içsesim hep aynı şeyi tekrarlıyor:
hayırdır inşallahhhhh, hayırdır inşallahhhh…
çok da kendimi dizginlemek istemiyorum,
her neyse ve nasılsa bu içindeki heyecan yaşa diyorum kendime…
sanki her zaman mı yaşanıyor diyorum,
zaten hayat çoğu zaman mecburiyetlerden ve görevlerden ibaret,
azıcık kendini şımart, kendine zaman ayır ve yaşa bu coşkulu anlarını diyorum…
diyorum da, benim coşmalarım da tehlikelidir, frenlenmeli…:)
bunu da fena halde biliyorum…
…
hımmmmm, çok geçmedi işte bu heyecanın üstünden,
yine aldım ağzımın payını ruhum…
tahmin ediyorsun di mi nereye takıldığımı…
yine bir “O” faslı geçeceğim sana üzgünüm…
kanatlarımı kırıverdi birden…
aman biliyorum benimde hemen kırılıveriyor kanatlarım…
olsun… kırmasın o da…
ben onun kanatlarını hep açık tutuyorum,
hep gökyüzüne yükseltiyorum mavi mavi…
aldığım ödül ne biliyor musun “vaktim yok, oraya pek takılamadım…”
neyse…eyvallah…
en çok “herkesin bir O”su olmalı” yı sevmiş…miş…miş…
ne bekliyordum ki.?
zaten bunların olacağını adım gibi biliyordum di mi.?
neden alışamadım peki buna..?
ya da neden o da arada bir ufacık bir adım atmıyor..?
neden hep aynı yerde tıkanıp kalıyoruz…?
ve neden bana “bazenleri neden susuyorsun” diye soruyor..?
ah ne zaman cevabını aldım ki bu soruların…?
bugünlük kapansın bu fasıl artık…L
...
bir gün daha bitiyor işte ruhum…
ama öyle ama böyle bir akşamı daha getirdik koyduk karşımıza…
pır pır pır eden deniz, kös kös oturdu koltuğuna…
astı suratını, oooo hiç çekilmez şimdi,
vallahi evdekiler yandı ki ne yandı…
…
oy oy gözümüz aydın ruhum evdekiler de kurtuldu hadi…J
Emre”nin yazısı bir geldi pir geldi derler ya, hani bu kadar olmaz da derler…
beni çıkardı karamsarlığımdan…
farklı “O” lardan dem alsak da yazılarımızda,
bizi hangi “O” nun huzura kavuşturacağını biliyoruz sonuç da…
ah yine yüzümde güller açıyor, akşamı güzel bir dosttan gelen güzel bir yazıyla karşılıyorum…
evet, dostları olmalı insanın ruhum… :)
üstelik tahmin bile edemeyeceğiniz yerlerden ulaşmalılar size…
sizin yüreğinize nerelerden dokunduklarını gördüğünüzde şaşırıp kalacağınız…
aklınız da olmayan ama hayatınızın akışında bir şekilde hep olan…
gibi gibi…
bilirim ki, seven bir insanın düşündüğünü göstermesi için her zaman vakti vardır…
bu da bu yazıya kapak olsun…
“O” na da olsun illa ki … dokunsun...
Hamiş : ben bir “O” yarattım ama “O” bir “ben” yaratamadı kendinden…
2010 ellerimizden kayarken/2- Dnzc_