Esen Kardeş
Eseniler çöllerdeki vahaların hangi aylarda ve nerelerde yeşereceklerini çok iyi biliyorlardı. Dahası Dünya Anamızın melekleriyle bağlantıda oldukları için; toprak, hava ve suda olacak değişimleri önceden biliyorlardı. Böylece avlanmak ve beslenmek konularında herhangi bir zorluk çekmiyorlardı. Göçebe olarak yaşıyorlardı ama her zaman peşlerine takılmış insanların köylerine uğramak ve onların hastalarını iyileştirene kadar buralarda kalmaları gerekiyordu; evet tabiki onlar usta otacılar ve şifacılardı aynı zamanda...
Onlar için en büyük onur her yıl içlerinden seçilerek Bilgi Tapınağına yollanacak adayların belirlenmesiydi; onların yolculuğu ve tapınaktan getirecekleri yeni bilgilerin heyecanı çok dayanılmazdı...
Bu kez beş adam ve iki kadın Bilgi Tapınağı’na gidecek adaylar olarak seçildiler. ShangriLa da bulunan tapınak Himalayaların eteklerindeydi ve oraya ulaşmak o zamanların şartlarında 3 ay sürmekteydi; 3 ay orada kalacak ve eğitimlerini alacak ve geri döneceklerdi. Ancak tapınağa varmalarının hemen ardından karanlık bir ordunun çok yakında olduğunu öğrendiler; bu durumda hiçbirşey bekledikleri gibi olmuyordu.
En bilge keşişlerden biri onları yanlarına çağırdı ve bir tomar paşömen uzattı; "üzgünüm ama tapınak yüzyıllardan sonra saldırıya uğrayacak; kaçın ve canlarınızı kurtarın ve uzak ülkedeki sevgili halkıma selamlarımı söyleyin...."
Böylece Bilgi Tapınağı’nı son görenler onlar oldu. Aylar sonra çöldeki halklarına karıştıkları zaman; hüznü de beraberlerinde getirmişlerdi; tapınağın yıkılmış olduğu haberi hepsi üzerinde aynı etkiyi yapmıştı; zifiri karanlıkta kalmış çocuklar gibi oldular. Ve karanlığın ordusunun eninde sonunda gelip kendilerini de bulacaklarına emindiler. Bu baskıya dayanamayan son yolculuğa katılmış keşişlerden 2 erkek ve 2 kadın parşömenleri günlerce inceledikten sonra büyük kentlere gidip insanlara kendilerine yaklaşmakta olan tehlikeden söz etmek istediler; onlara Bilgi Tapınağını ve aydınlanmayı anlatacaklardı....
Yol boyunca İsa insanlara bildiği herşeyi onların anlayabileceği bir dilde anlatmaya çalıştı; sözlerini güzel mesellerle süsledi. Manevi değerleri unutmuş olan halk sefalet içinde yaşayan çoğunluğuydu bu insanların. Yıldızlara; aya ve güneşe bakmayı unutmuştu bu insanlar; karanlık tapınaklara girip anlamsız işler yapıyor para ticareti yapıyorlardı...
Bir gece; gizlendikleri mağrada İsa kendisi gibi Eseni olan kardeşlerine şöyle söyledi; "Karanlığın ordusunun Pers ülkesini geçtiğini duyduk; kılıç , kan ve şiddet daha çok günler bu dünya üzerinde var olacaktır. Parşömenlerde okuduğumuz ve çocukluğumuzdan beri bildiğimiz birşeyi nasıl bu insanlara anlatacağız; bunun için benim kendimi öldürmem gerekiyor ancak böyle inanmaya başlayacaklardır." Magda onlarla beraber Himalayalar’a giden hanımlardan biriydi ve çok akıllıydı; " Ne yaparsan yap İsa; bu insanlar gene bildikleri yoldan gidecekler" dedi.
O gece İsa onlardan ShangriLa’dan getirdikleri ilaç karışımlarını hazırlamalarını istedi. Gidip tüccarların tezgahlarını yıkacak ve kokuşmuş Yahve’nin ne kadar yalan bir tanrı olduğunu anlatacak; hakaretler edecek ve kendisini tutuklatacaktı. Hakaretlerini sürdürecek ve tamda umduğu gibi hahamlar onun çarmıha gerilmesi için baskı yapacaklardı. Ve istediği olacaktı...
Öyle de oldu 2 gün içerisinde; 3. günün sabahında şafakla beraber kendisini çarmıhın üzerinde buldu, arkadaşlarına söylediği gibi ve planladıkları gibi yapacaklardı. O gün aralığın 22si idi; kış dönencesinin tamamlanacağı günü idamına denk getirmek çok zor olmamıştı, son isteğini sorduklarında İsa bu günü seçmişti. Plan işliyordu; saatler geçmişti ve fırtına başlamıştı; İsa’nın güzel sözlerinden büyülenen yaklaşık 1000 kişi Gogotta tepesinin eteklerinde toplanmış onun can çekişmesini izliyorlardı. Yorulduğunu hisseden İsa dilinin altında sakladığı ilaç kütlesini çiğnemeye başladı. 10 dakika içerisinde kalbi durdu; vucudu bembeyaz ve kaskatı kesildi. Romalı askerler öldüğünü anlayınca onu çarmıhtan indirip insanlarına verdiler. Magda ve diğerleri hemen onu gizli mağralarına götürdüler; kendisi için hazırladıkları sıcak küvetin içine yerleştirdiler ve Tibet’te öğrendikleri masajı uygulamaya koyuldular; kadim ilaçlardan gözlerinin içine damlattılar; burnuna; kulaklarına ve içirdiler kendisine farklı ilaçlardan.
İsa 3 gün boyunca dinlendi; sonra insanların karşısına çıktığında herkes onun nasıl ölümden döndüğünü konuşuyordu. Şimdi işte kendine inanlar sayıca kat kat katlanmıştı. Arkadaşlarına şöyle dedi:
"Karanlık ile yapılan anlaşmaya göre böyle yapmamız gerekiyordu; şimdi karanlığın güçlendiği günlerdir, ancak insanlık defalarca yenildi zaaflarına işte şimdi bunun bedelini ödemeye devam edecek; taki korkuyu tamamen yüreklerinden atana kadar; ancak o zaman gerçeği öğrenebilecekler ve onu kabulleneceklerdir. İşte o gün tüm sırlar ortaya çıkacak; tüm yalanlar ortadan kalkacak ve karanlık geri çekilecektir. Bir kez daha tüm evren ışıyacak, pek çokları sellerde; yangınlarda ve depremlerde can verecek ama ilahi güç dünyayı tekrar 30 derecelik eksenine oturtacak ve sihir tekrar insanların gözünüe görünür olacak."
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.