SEVGİLİ'YE MEKTUP
Sevgilim....
Uzun zamandır haber alamdım senden. Sesini duyamadım,kokunu içime çekemedim.Gözlerinin ışıklarıyla aydınlatamadım kalbimin karanlıklarında ağlayan serseri sevdamın aşkınla ağulanan ruhunu.
O kadife güllerle sarılan ellerinin ta yüreğime kadar uzanan sıcaklığını hissedemedim ,sanki ta kal-u bela’dan beri.
Sadece dünya vaktiyle yedi gündür benden uzakta olmana rağmen bana yedi asır gibi gelen bu zamanı nasıl durdurabilir seni kucaklayıp kaçırabilirim.
Aklıma geldikçe güzel gözlerindeki o son model lenslerin ışıltıları, içime vuruyor yeşil bakışlarının nuru, ve kendimden geçiyorum.
Sesinin titreşimlerini, şiveni değiştirmek için zorlandığın zaman çıkarttığın o muhteşem Denizli horozu tonunu ne kadar özledim bilemezsin.
Canım,
Hala dudaklarıma yapışıp kalan o ucuz parfümlerini boca ettiğin yanağının botokslarından sızan klor kokuların beni sarhoş ediyor.
Unuttuğumu zannetme,asla unutmam...unutamadım.
Aşkım,
Ellerini tutunca içimi ürperten parmaklarının arasında yer yer beyaz birikimleriyle beni daima cezbeden, sanki ucuzluktan alınmış margarin gibi kalın bir katman halinde sürdüğün el kremlerinin kayganlığını özlüyorum.
Sultanım,
Burun kıllarının ta dudaklarının üzerine kadar sarkan kısımlarında asılı duran aşk dolu çiy damlalarını omuzuma yaslanır gibi yapıp üzerime sürdüğün zamanlardaki o hin bakışın, o sigara içmekten dolu bronşlarla öksürüp "beni seviyen mi laa" deyişin, ve bana çaktırmadan ince tiz seslerle yellenişin değil mi beni baştan çıkaran.
Sebeb-i hayatım,
Beni benden alan ,başka diyarlara uçuran o inci dişlerine yapışıp kalan sabah kahvaltısında zıkkımlandığın siyah zeytinin kabuğunda saklı bir sır gibi içinde taşıdığın sevdam değil mi?
Peri Saçlım...
Rüzgarda dalgalanacak diye beklediğim o yağlı saçlarına her ne halt kullanıyorsan, kafanın derisine inek yalamış gibi yapışıp kaskatı kesildiğini fark edemeyecek kadar temiz bir akıl sahibi olduğun hakikatidir beni sana, derelerin denizlere akması gibi akıp getiren.
Çiçeğim...
En büyük yumruları yaptığında anlamamışım gibi gözlerime bakıp işmar edişin dir beni delirten.SSana kaç defa dediğimi unuttum aşkım,hiç olmazsa milletin içerisinde burnunu oyma,biliyorsun kıyamam sana.
Birtanem...
Terinin kokusundan sızlayan burnumun kemiklerini ameliyatla düzeltmek zorunda kaldığım zaman ,elinde bir demet papatya ile hastanedeki odamın kapısında duruşunu unutamam ömrüm boyunca. Belediye parkından yolduğun,hatta sonradan anlattığında şaşırmadığım o park bekçisinin seni kürekle kovalamasını bile unutamam.O kadar düşünceliydin ki,o güzelim çamaşır makinesinden çıkmış gibi duran papatyaları,çöpten aldığın gazete kağıdına sarmıştın. Hatta o gazete kağıdının bir köşesinde ilk kullanıcılarından kalma domates kabuğu yapışmıştı...seninle alakalı en ufak bir kabuğu,ayrıntıyı unutamam..bir tanem.
Nazlı Böcüğüm...
Muayyen günlerinde olduğun halde bana illa Sultanahmet Camiini gezicem diye tutturduğun günün benim için ne kadar anlamlı olduğunu bilemezsin. Hele caminin mihrabından asıldığını gören İmam’ın kızıp seni azarlamasına "Bağa bak..ben zaten regl oldum senden daha zinirliyim ha oküz " demen var ya...işte seni diğerlerinden ayıran . İşte bu !..Diğer bütün yaratıklardan ayrı oluşundur beni sana yapıştıran,bağlayan.
Narin Kelebeğim...
O kelebekvari yürüyüşün değil mi,bütün insanların dönüp hayranlıkla arkandan bakmasına sebep olan.O yaltaklanarak yürüyüşün değil mi, dört defa dayak yiyişimin sebebi...
Hassas Yüreklim...
Her zaman başkalarının derdi ile dertlenen hassas bie serçe gibi oradan oraya uçuşun bir film perdesi gibi gözlerimin önğnden akıp gider. Taksim’den Şişli’ye gidene kadar o düz yolda ve üç dakikacık süren uzun seyatimizde belediye otobüsünün seni tutması sonucu , orta kapıdan şoförün koltuğuna kadar kustuğun burgu makarnaları çiğnemediğin ve bir paketin hepsini yemiş olduğunu düşününce senin kadar doğal bir sevgili kimin var diyorum kendi kendime...
Yufka Yüreklim,
Şimdi hatırladım Tuhafiyeci Sibel ablanın kedisini önce traş etmiştin sonra da ağda yapmıştın...ne kadar güzel oldu diyerek fotoğraflarını çekip feysbukuna komuştun...polisler arıyordu seni sen olduğunu bilmeden bir sapık var diyerekten,sırrımız olmuştu aylarca...
Meraklım,
Komşunun çamaşır makinesine detercan yerine ayakkabı boyası koyduğun o gün
anımsıyormusun
Ah o gün merdivenin ferforje korkuluklarına cereyan verip apartmana çıkanları çarptırıyordun..sonra da sırıtarak kaçıyordun evin içine...neşeyle,çocukça bir sevincin umarsız ifadeleriylen.
Apartmanın posta kutusunu boşaltıp bana okurdun mektupları...heyecanla.Bazılarına cevap yazdığını söylemiştin gülmüştük beraber.
Gülüm...
Sen her zaman etrafındakilere de örnek olacak dikkat ve beceri sahibi oldun. Hatta reçel diyerek saç jölesini ekmeğin üzerine sürüp yediğinde ,kardeşlerine de yedirmen ne kadar merhametli, ince bir davranıştı ,anlatmak zor...
Bülbülüm...
Ne kadar da yakışırdı ağzına dört tane sakızı çiğnerken çıkardığın o sesler.Hele şişirip patlatınca suratına yapışırdı ya ! Aynı Gülşen Bubikoğluna benzerdin,Tarık Akan’la çevirdiği filmdeki hali gelirdi aklına hatırlıyormusun ?
Kalbimin tek sahibi...
Ne kadar mutlu olurdun Alibeyköy dolmuşuna bindiğimizde şoföre "ben yirmi lira vermiştim üstü gelemedi..vallaa da billaa da "deyip,para vermediğin halde para üstü aldığın zamanlar.
Sen kalbimin en müstesna köşesinin sahibi gel artık.
Seni daima seven Suphi.
Musa:
- Abi sen bunu mahkemeye mi sunacan ?
Suphi:
- He oğlum ne kadar sevdiğimi anlatıyo ya .
Musa:
- Ulen hakim bunu okuyunca kızı köprüden senin ittiğin anlaşılır keko. O zaman da mühabbet hapis alırsın.
Suphi:
-Müebbet hapis yani..
Musa:
- He o işte.
Suphi:
-Yok yaaa.
Musa:
- Ama şu da var,hakim durumunu anlar,ağır tahriş der,belki de kurtulursun hiç ceza yemeden.
Suphi:
-Ağır tahrik diyosun yani.Oldu o zaman.
Musa:
-Oldu şerefsizim.
YORUMLAR
:)))
Yazı uzun gibi görünmekle beraber tam kıvamında. Orta uzunlukta, akıcı ve anlaşılır.
İçerik ne deyim ben sana?
Oldu mu bu savunma.
Adamı asarlar yaaaa.
Gerçi ben okuyup hem güldüm hem beğendim. Ben Hemşinliyim anlarum da Hakim efendi anlayacak mi?
Sevgi ve selamlar. TEBRİKLER.
erolabi
Ben demiştim içimden ..
Engin uzun bulacak mı diye.
Ama haklısın insanlar az zamanlarını bu satyfalarda roman okumaya ayırmıyorlar Engin Kardeşim.
Yaa bir pazarli arkadaşımın anlattığı artık fıkra mıydı hakikat mı tam akımd adfeğil..o geldi aklıma..
Pazarda bi kız kaçırılmış...
Mezrede jandarma ihbar üzerine bulmuş kzı da kaçıranları da..
Hakimin karşısına çıkarmışlar.
Hakim de Pazarli
Demiş kizum anlat
Beni kaçurdiler hakim bey
ee sonra..
beni mezreye cötüdiler
Sonra kızum
Sonra ha bu (kaçıran çocuğu göstermiş)
beni syunsurdi..
Sonra demiş kzızım..
Sonra her bi elbisemi çikardiii
EEE sonra
Sonra ..demiş..))))))
Ya öldüm gülmekten.
Sağol kardeş...Selam ve sevgilerimle
Erolabi... Senden çok özür diliyorum... Hemde hatta çokkk çokkk.... Ben sizi nasıl kaçırmışım nasıl fark etmemişim...
Bu yazı var ya... Tam bir usta işi... Bizim gibi nüfus sayımlarında kendisini " YAZAR" diye yazdıranların işi değil...
En kısa zamanda tüm yazılarınızı okuyacağım.. Hatta bu gece...
Sizi metetmeye kalkışırsam ayıp etmiş olurum.. O benim hattim değil..
Sadece selam... Sadece saygı....
erolabi
Valla yorumunuzu okurken on defa estağfirullah çektim..
Saygılarımı sunarım.
aevgili abim, baştan sona zevle,okudum yazını ve her yazının sonunda dediğim gibi benim abim dedim. Yeni ufuklar açıyorsun kardeşinin bakış açısına:)
NEler görmüş geçirmiş diyorum , kimi zaman nasıl dert veriyor, üzüyor bu yüreği, kimi zaman tebessümü daha ilk paragraftan konduruyorsun yüzümüze.
Gönüller yakın muhakkak da, kapı komşum olsaydıda hergün kapısını çalıp çalıp kaçsam da demiyorum hani.
Rabbim seni sevdiklerinden ayırmasın, senin sevenlerde senden ayrı olmasın inşallah.
Sana bu denli sevgi duyuyorsam ben, bunu Rabbimin kalbime işlemesidir.
Rabbim kalplerimize Yaradılanı,yaradandan dan ötürü sevmeyi zaten doğuştan işlemiş.
Seni çok seviyorum ALLAH için.
kalemin istediğin müddetçe yazmaktan usanmasın abim.
saygımla ellerinen öperim..
erolabi
İçten yazını okurken eski zamanlara gidiverdi gözlerim.
kardeşlerimle hep beraber yattığımız yer yataklarında anlattığım masalları dinlerken küçüklerden biri ayağa kalkar heyecanla sorular sorardı. Oysa ben onları uyutmak için anlatırdım masalları.
O derece sıcaklık hissettim kalbimde..
O derece kardeş nefesleri vurdu yüzüme
Allah seni de sevdiklerinle uzun ve mutlu yaşatsın inşallah.
fakat biliyorsun bu sadece dua ile olmaz..
sadaka da gerekir.
Dua ve sadaka ömrü uzatır ve güzelleştirir.
Sevgilerimle kardeşim.
Erol Bey kaleminiz her türe yakışıyor. Anı, dram, mizah... Çok hoştu. Baştan sona yüzümde bir tebessüm okudum. Final ise harikaydı. Kutluyorum. Başarılarınız daim olsun. Saygılarımla..
erolabi
Değerli yorumunuza şükranlarımı arz ederim.
Birazcık tereddütten sonra sizden iyi olmasın çok değerli bir insanın yorumuna sundum,olur mu? diye.
Ayıp olmasın,yanlış anlaşılmasın korkusuyla.
Bana cevap vermedi,bende kötü olsa beni muhakkak uyarır ,düşüncesiyle sayfaya koydum.
Selam ve saygı ile.