- 1552 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
LEVİRAT*
Yatsı ezanı okundu. Birazdan hayatımın en zor gecesini geçireceğimi biliyorum. Yıllarımı verdiğim yatak odam bana yaban yaban geliyor. Kendi yatağıma iğrenerek bakıyorum. Kader mi desem, şans mı, talih mi hangisine küfür etsem de yüreğimin yağları biraz erise. Ben hangi günahların bedelini ödüyorum Allah’ım bu genç yaşımda.
Aslında her şey ne kadar da güzel başlamıştı benim için. Davul-zurna eşliğinde her genç kızın rüyalarını süsleyen gelinlikle baba evinden uğurlanmıştım. Hüzün ve sevinci bir arada o zaman yaşamıştım. Bir tarafta bu yaşıma kadar iyi kötü bütün gençliğimi verdiğim evimden ayrılıyor olmam, diğer tarafta ise daha görmediğim yeni yuvam. Dilim varmıyor daha birisine kocam demeye, yalnız kaldığımda kendi kendime fısıldıyorum. Her kocam dememde ateş basıyor bütün vücudumu, yüzümün kızarıklığının uzun süre benimle kaldığını hatırlıyorum. Aslında kocam diye evine uğurlandığım kişinin yüzünü bile şöyle böyle hatırlıyorum. Ne huyunu, ne suyunu, ne tenini, ne teninin kokusunu biliyorum. Babam uygun gördü, usulden sordular sadece. Babamın he dediğine benim yok deme şansımın olmadığını bilmeyecek kadar aptal da değildim. Zaten köy yerde yaşı onbeş oldu mu artık gitme zamanın geldi demektir. Ben de kaşığıma ne çıkacağını merakla beklemeye başladım.
Daha yeni gelinim. Karşı köye gelin gittim. Adetlerimiz aşağı yukarı aynı. Yine de alışmaya çalışıyorum. Sağ olsun kocam anlayışlı biri. Bana olabildiğince yardım ediyor. Yardım ediyor dediysem ev işlerinde değil herhalde. Köy yerinde erkeğin ev işlerine yanaşması bile ayıp sayılır. Sadece ev ortamına alışmam konusunda yardımını görüyorum. Ev kalabalık. Yeni gelin ben olduğuma göre evin bütün işleri de bana bakıyor. Ama umurumda bile değil. Akşam geç vakitler bile olsa kocamla baş başa kalacağım zamanı iple çekiyorum. Gündüz kocamla iki kelime bile etmemin imkansız olduğunu bilmeniz gerek. Hele kayınvalidemin veya kayınbabamın yanında asla. Bazen kaçamak yapıp kıyıda köşede göz göze geldiğimiz de olmuyor değil.
Günler ne de çabuk geçiyor. İkinci çocuğuma hamileyim. Artık yabanlık kalmadı. Evimi benimsedim. Durumumuz iyi. Tarlaya, tapana kocamla birlikte de gidiyoruz. Allah korusun nasıl da güçlü kolları var, bana iş bırakmıyor, çalışmak için yaratmış Allah onu. Sinirleri alınmış sanki, hiçbir şeyime kızmıyor. Bazen munzurluk edip kızdırmak istiyorsam da nafile. Bütün çabalarım boşuna. Her seferinde sanki taşa söylüyorum gibi tepkisiz. Kızsana be adam, ara sıra hırpala beni desem de olmuyor, olmuyor.
Soğumaya yüz tutan yerde serili bedene sarıldığım zaman nasıl bir acının yüreğime çöktüğünü dün gibi hatırlıyorum. Kızıla boyanan torağı elime yüzüme sürüyor, ne söylediğimin farkında olmadan kesik kesik hıçkırıklara boğuluyordum. Her seferinde kendimi bir sonsuzluk içinde uçar halde buluyor her şeyin şaka olmasını, yahut bir rüyadan uyanmayı bekliyordum. Ama nafile, beklenen olmadı. Ben şimdi yeni kocamı, daha düne kadar bana kardeş gibi yakın olan kocamın küçük kardeşini yatak odamda beklerken bunun da bir kabus olması için dua edip duruyordum.
Kahpeler, sizin de ocağınıza ateş düşsün inşallah, sizler de benim çektiğim acıları fazlasıyla çekin. Bir hiç uğruna dağ gibi herifimi kızıl kana boyadınız ya; sizin yuvanız, tüneğiniz dağılsın. Ölüme mi yanayım, iki çocukla kendimden küçük kaynımın koynuna atıldığıma mı?
Odaya girmemi engellemeye çalıştıklarında içime bir kurt düşmüştü zaten. Kayınpederim;
- hadi kızım misafirlerle bizi baş başa bırak derken işkillenmiştim.
- Ölüm hak, miras helal diye söze başladı bizimkisi.
- He ya, ölenle ölünmüyor ki diye söze girdi densiz gülü Ömer.
- Daha geline sormadık ya ağalar, bilirsiniz ki töre belli. Biz ta dedelerimizden bu yana bunu gördük bunu biliriz. Hem iki çocukla ne yapar bu kızcağız, ya torunları kime emanet edebilirim, yetimlerimin kimsenin kapısında horlanmasına gönlüm razı olmaz.
-
Kafamı kapıya iyice dayadığımı hatırlıyorum. Konu benim geleceğim ile ilgili olunca her şeyi göze alarak bunu da yaptım. Normal zamanlarda aklımdan geçse aklımdan zorum mu var diye düşünürdüm. Ama ne olacaksa olacak bu akşam. Babam iyice küçülmüş gibi geldi bana. Yutkunup duruyor. Başı önde. Tabii istermiydi gözünün nuru kızının bu hale düşmesini. Ya ben; daha acılarımı bile yaşayamadan kaynımın karısı olacaktım. Biraz önce evlenme vekaletimi de verdim zaten.
Bizim buralarda nikaha kadın kısmı gitmez, tanıdığı birine evlenmek isteğini belirten vekalet verir o kadar. O kişi damadın karşısına geçip benim adıma evlenmek isteğimi kabul eder. Resmi nikah, o da ne ki? Birazdan yatsı namazı kılınır ve damat efendi odama buyur eder. Daha düne kadar yenge diyen adam, kardeşim diye her tür hizmetini gördüğüm kişi bana dokunacak. Onun karısı olacağım. Delirdim galiba. Aklım almıyor.
Sizin malınız da, mirasınız da, töreniz de, geleneğiniz, göreneğiniz de başınıza çalınsın emi. Daha kocamın, yiğidimin kokusu üzerimden gitmedi be utanmazlar, Odanın her bir yerinde bir anım var. Midem kaskatı, boğazımda hıçkırıklar düğümleniyor, ağlayamıyorum. Ah yiğidim, şimdi beni kendi odanda, kendi yatağında kardeşin olacak edepsizle görmek kemiklerini sızlatıyor mu acaba. Tabi kemiklerin kaldıysa. Ne kadar nankör şu insanlar, Hadi benim söz hakkım yok, ya sana ne oluyor, densiz, hödük. Çıkıp ortaya ben ağamın karısına nasıl bakarım de de alnından öpeyim. Sümsük sümsük duracağına, o zaman elini değil ayaklarını da öpeyim senin. Ama nerde o yürek sende. Bir de benden karılık bekleyeceksin, olur canım.
Odanın kapısı ürkek ürkek açıldığında içeriye zoraki yeni kocam olacak sümsük kaynım itiliverdi. Yaşça benden küçük ama koca işte. Olmaz olası. Başı önde, yüzüme bakmaya cesaret edemiyor. Kapı kapandı put gibi kıpırtısız duruyor öylece. Ben zaten ayaktayım saatlerce. Yatağıma bön bön bakıyorum. Sanki yıllardır her mahremimi bilen saklayan bu yatak değil.
Neden sonra; - ben dedi, yahut başka bir şey dedi de ben mi öyle anladım onu da bilmiyorum. Bana doğru bir adım attığını hatırlıyorum en son. Günlerce yataktan çıkamadım. Gücüm tükenmişti, bacaklarım beni taşımaktan aciz kalmıştı. Ama ben evin yeni geliniydim sonuçta. İki çocuğumla birlikte aynı eve ikinci defa gelin olmuştum. Geceler boyu töreniz batsın, töreniz batsın diye katıla katıla ağladım, ağladım.
* Kocası ölen kadının kayın biraderi ile evlendirilmesine ilişkin töre
YORUMLAR
Yazının ve sözcük kavramın konsonant, başka anlamları ile düşünüp okunması ile daha yararlı olacağını sanıyorum. Bizim berdel benzeri bir kült ile başlayıp, anlam genişlemesine giden genişlemesiyle gibi anlayabilirsiniz. Az huruf ve cifir alalama ile yazılmış, ben böyle düşünerek okuyunca daha farklı bir tad alarak okudum.
Saygılar...
Göktürkmen tarafından 12/14/2010 8:36:28 PM zamanında düzenlenmiştir.